Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

22 Eylül 2008 Pazartesi

Basından...

Sarışın geeeenç kızımız demiş ki: Erkeği kandırmayı bilirim demiş !!!
Kandırmak dediği evlenmeye ikna etmek !!!
Helal walla!

Kaç yaşındayım hala kendi fikrime göre bi erkek nasıl kullanılır-itinayla ikna edilir klavuzum, fikrim yooook ! Okulda da öğretmediler, evde de... :(
Erkek nasıl aşık edilir, nasıl bensiz yapamaz hale getirilir, nasıl köle edilir, naasıl gösterilip verilmeeeez ve bunların sonunda aşık köle olmuş bi şekilde itinayla boynuna boyunduruluk taklılır wallah billah hiiiç mi hiiç fikrim yok !!!

Erkek nasıl itinayla deli edilir, saçı olsa da olmasa da yoldurulur fikrim var ama !
Amma velakin bu fikir bi işe yaramamakta anladığım kadarıyla... Tanrıııım ne kadar zekiii bir kadınım !!!

Başka sarışın orta yaşlı eski artiz yeni köşe yazarı ablamız ise ''Erkeğe şiddete son'' başlıklı nefis bir yazı yazmış, sarışın çıtıra cevaben:

Kendi haline bırakırsanız, evlenmeye yanaşmıyor hınzır!
Kadınsa adeta doğuştan hazır.
Sadece hazır olmak da değil. Öyle olsa oturur bekler. Fazladan istekli de. Ki karşı tarafı kandırmak için mesai harcıyor.
Bu ne demek?Evlilik denen şeyin kadına sunduğu cazip bir durum var ortada. Fakat erkeği bucak bucak kaçıran aynı zamanda...
E, akıllı erkek başına gelecekleri biliyor.
Hatta şöyle söyleyeyim, bazı büyük şehirlerde "Erkeğe şiddete son" kampanyası düzenlense yeridir.
Evlilik de şart değil... "Hayat arkadaşı" olunması yeterli.
Yahut son deyişle "manita" olunması... Sonuç aynıdır. Kösem Sultan.

Wallahi billahi erkeğe şiddete son !
Nedir bu garibanların hatun milletinden çektikleri... Minnacık tayni tayni bebekken başlar evcilik oyunlarında göze kestirilen veletin yalancıktanda olsa 'kocası' edilmesi durumu !

Zordur erkeğin işi... Sevse bi türlü sevmese bi türlü...
İki kap sıcak yemek için, bulaşık, ütü için istemeye istemeye kanmak zorunda kalması zordur...
Eee anaların hatası vardır bu işte !!!
Erkek adam yapmaz etmez diye hayatta kalma şartlarını öğretmezsen sonra kurda kuşa yem olur... Kandırıverirler biricik oğlunuuuuuuu...

Hayatı birlikte geçirmek nerdeeee, kandırıp yem etme nerde...
En gıcık olduğum şeydir, hayatı kurtarmak adına yapılan evlilikler... Sınıf atlmaymış, marka çaput almaymış...
Bir insanın parası için ona boyun eğmek, kölesi olmak... cık cıık...
Hiç anlayamam...

Evlilik toplumda yer elde etmek, giyinmek-kuşanmak, önüne iki tas sıcak yemek gelsin diye yapılacak birşey değil bence.

Birisini sevmek ama gerçekten ömrünün sonuna kadar her haliyle sevebilmek, birlikte her zorluğu, güzelliği yaşayabilmek için yapılan birşey olmalı.

Yaş ilerleyip buruştukça, adamın bağırsakları ortada yaşamak sırf imkanlar için yapılmış bir evlilikte nasıl dayanılmaz nasıl katlanılmaz olur... Normal sevgi birlikteliğinde bile ızdırap bir durumken bile bu...

Anlamıyorum...
Kandırmayı bilmiyorum... Kandırmayı bilmediğim gibi kandırılamıyorum da!
Doğuştan hazır bir durumum malesef yoook !
Gelmişim kaç yaşına, ister kız, ister domates kurusu oliiim umrumda değil evlenememek, bir adamı kandırmayı başaramamak !!!

Bir ömür yanlız geçmeeeez... Can yoldaşı şarttır. Ama can yoldaşlığı toplumdan, isimden, paradan puldan geçmez bende...
Sevgiden geçer, tutkudan geçer, sıkılmamaktan geçer, herşeyi paylaşmaktan geçer, dert etmemekten geçer, her koşulda yan yana olmaktan geçer...

Yaw bende mi bi anormallik var acep? Millet kandırma telaşında beeeen...
Doğuştan özürlü doğmuşum !
Hazır ve nazır hormonlarım eksik benim !!!

Gitsem çıtır sarışın kızımızdan ders alsam, şu elimde ki şahane Ege'liyi elimden kaçırmadan kandırıp altın kafese soksam... Sokayım sokmasına da bülbül hikayesi gibi olmasın, bülbülü altın kafese sokmuşlaaaaar yurdum demiş... :)))))))))))))

Kandırıklar dünyasında kandırıksız aşkıma sevgileeeer, saygılaaaaar...
:)))
Şinciik aklıma geldi, buketi kızımıza yolliiiiiiiim... :)))))

15 Eylül 2008 Pazartesi

Hayat beni neden yoruyorsun...

Normalde kendisini hiç dinlemem...
Ama bu sefer bir şarkısının sözleri durumuma uygun düştü...
Nerde çalınıyor, durup kulak kabartmaya başlıyorum ve en derininden iç geçirmeye...

Hayat beni neden yoruyorsun, madem çok günah, oyunu sen bozuyorsun.
sebebi çook....
Evet, Serdar Ortaç'ın 'şeytan' şarkısı...

Ben kim Serdar Ortaç dinlemek kimken...

Hayat beni yoruyor...
Bunca zaman sonra sarsmadan, tereyağından kıl çeker misali olması gerekirken...
Acı ve mutluluk iç içe girmiş durumda...

Benim aşkımın yanında, pembe diziler, arabesk filmler halt etmiş vaziyette...

Can üzülür buna taş değil, çekilecek gibi aşk değil...

Aşk her daim çekilir, istenirde yanında bilmem ne bankasının en bi en büyük bonusundan daha çok bonusla geldiğinde bi dur olunur...

Bu kadar çok bonus bankanınki gibi harcanacak, kullanılacak bir bonus olmadığından, bonuslarımız küçücük aşkla çarpan yüreklerimize fazla gelmekte...

Hayatmı bunu yapıyor, yoksa bilmeden yaptığımız istekler mi, seçimler mi bilemiyorum...

Aşk güzel şey...
Sabaha yeniden umutla uyanmak...
Kalbin yeniden atması...
İçinin içine sığmaması...
Heyecan, mutluluk, gözyaşı...
Işıldamak...

Herşey herşey çok güzel...
Birisi için önemli olduğunu bilmek, merak edilmek, yeniden hiç sevilmemiş gibi sevilmek, gözlerde kendini görmek, aklında hep onun olması...
Geleceğe, hayata umutla bakmak...
Benden bize geçmek...

Yeniden susamak, yeniden nefes almak, yeniden bakmak ve görmek...

Ama ah, kahpe hayat beni neden yoruyorsun?
Yormadan, sarsmadan, üzmeden olmazmıydı? Olamazmıydı?

Eeee o zaman aşk olmazdı hele tutkulusundan hiiiç olmazdı !!!

Küçük kalbim aşkım için çarpıyor...
Hayat beni yoruyor ama aşkım için yoruyor...