Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

19 Kasım 2012 Pazartesi

Challenge! ;)

Cuma gecesi sakince 40 yaşına giren bi hatunla tanıştım.
Ve bir kere daha ne kadar manyak bişi olduğumu anladım! :)
Aylar öncesinden planlar proğramlar yapıldı...
Şunu yapıcam bunu edicem dedim!
Sosyal medyada 40 olacağımı bilmeyen kalmadı! :)
Bi kendi kendine triplere girmeler, bi abuk sabuk kararlar almalar, bi artistik martistik bi bişiler halindeyken ben, hatunun sakin ve sessizce 40 olması bana bi koydu! 

Ve bir kere daha aklın yaşta değil başta olduğunu herkesciklere kanıtladım! :)

Perşembe günü doğum günümü kutlamak için Amsterdama uçuyorum...
Cumartesi günü öğleden sonra 3 civarlarında 40 olucam :)
40 olmayı nassı bişi olarak algılıyosam dumansız dumansız 40 olunmaz diye Amsterdam'ı seçtim efem...
Fikri ortaya attığımda bir sürü arkadaşım benimle birlikte gelmek niyetindeydi...
Sonradan o oldu bu oldu derken ben tek başıma kaldım!
Tek başıma seyahat etmeye alışığım ama tek başına otlanmaya değil! :) Daha doğrusu hiç otlanmaya alışık değilim, bilmiyorum... 40 yaş gibi o konudada milli olucam :)))

Tek başıma gitmemi istemeyen bir sürü kişi vıdı vıdı yapıp durdu... Ama aklıma koymuştum ve yapmalıydım...
Keçiydim ben! :)

40 olmak bir sürü anlam ifade ediyor benim için...
Bu anlam kargaşasında tek olmak pek iyi olmayabilirdi de, birden bire hayatta zaten tek değilmiyiz felsefesine sardım... Evet dostlar vardı, arkadaşlar vardı, sevgililer vardı, aile vardı ama sonuçta yalnızdık... 

Bu güne kadar başıma ne geldiyse hep yaknızken geldi! 
Onca dosta-arakadaşa-sevgiliye-aileye rağmen bir şekilde hep tekken beni buldu belalar! :)

40 olmakta bir nevi belaydı!
Şu an güzel kafacığımda usul usul uçuşan herşeyin doğum günü sabahımda tusunami etkisinde beynimi yıkacağını bildiğimden tek olup güreşmenin, onları alt etmenin daha iyi olcağını düşündüm! 

Bir nevi challenge! 
Kendimi kabul etmeye gidiyorum...
Affetmeye, unutmaya, gülmeye, ağlamaya, eğlenmeye, somurtmaya...
En çokta kendimi kabul etmeye...

Ben hiç bir zaman sakince ne kırkımı ne de altmışını kabullenebilecek bir kadın değilim...

Ben coşkulu ve tutkulu bir kadınım...
Ağırbaşlılık bana göre değil... 
İçimle dışım hiç bir zaman aynı olmadı... 
Duygularını, hissettiklerini hep coşkuyla yaşayan biri olarak arada sakin sakin yaşayanlara özenip yaw ben ne tuhafım deme huyumdan vaz geçmeliyim...

Ben buyum... Beni ben yapan bu ve beni de insanlar böyle olduğum için seviyorlar...
O zaman neden ben kendimi kabullenmeyip durmadan yargılıyorum?

30 yaş yazım okunma rekorları kırarken, çıkacağım yaş grubunun insanlarına kafayı takmayın hayat uzun, yaprsınız edersiniz diyen ben kendimede aynı şeyleri söyleyip, iç hesaplaşmalarımın sersemliğinde onlarla bir orta yol bulmanın arzusunda, gerçek kılamdıklarım için üzgün hatta ucundan acık pişman ama umutlu tam kesinleşmemiş olsada (ki konu bensem hiç bi zaman kesin olmaz) gelecek 10 yıllık plan eskizlerimle yeni yaşıma doğru Red Kit'in sigaralı versiyonu olarak gidiyorum :)

Kendime özür ve mutluluk borcum var... 
Borçlu kalmayı sevmem... 
Bir şekilde kendimle masaya oturmalı ve ihtiyacı olanları ertelemeden gerçek kılmalıyım! 

Ve üzgünüm her zaman coşkulu olucam... Sakin, olgun ve  ağırbaşlı bir kadın olmaz benden... 

Hissettiklerimi ben olarak yaşamak istiyorum... Siz değil... ;)
Ve sakince 40 olan hatunu sakinliğinden ötürü kıskanmanın çok büyük bir hata olduğunu kabul ediyorum! 
:) 
Bu yaşta ve her yaşta coşkulu olmam dileğiyle yeni 10 seneme Ozyce bir coşkuyla yol alıyorum ;)

1 yorum:

Adsız dedi ki...

O kadar yaz yaz yaz sonra "Ve üzgünüm her zaman coşkulu olucam... Sakin, olgun ve  ağırbaşlı bir kadın olmaz benden... " de.. Yawu niye hala uzgunum diyosun kendi yazdiklarindan ders almiyosun :/