Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

25 Temmuz 2008 Cuma

Toz bezi...

İşsiz güçsüz bir Cuma günü öğleden sonrasını keyifli bir hale getirmek için öle maması tatili için dışarı çıktığımda kendime Penguen aldım.

Semra Can'ın Böyleyken Böyle köşesi bu yazıyı yazma sebebim oldu.
Köşenin konusu; Toz bezi...
Kapının arkasında babanemin uzun donu olan... la başlayan kareler beni aldı da görürdü...

Türk milleti olarak temizlik için marketlerde bu işler için satılan bezleri kullanmaya yeni yeni alışıyoruz.
Eskiden yoktu öyle özel yok statiklisi statiksizi, toz kovarı, su emeri bezler...
Çocukluğumdan hatırladığım genellikle arabalar için kullanılan kenarları kırmızı iple dönülmüş sarı bezler ve genellikle bulaşıkları kurulamak için kullanılan beyaz üzerine kareli bezler vardı...

Sevgili annem süper bir temizlik ve düzen meraklısı olmadığından bizim evde toz genellikle onun gönlünün istediği zamanlarda alınırdı... Hala daha öyle ya... Ve alınırkende bezler kullanılmayan çarşaf, atlet ve gömleklerden seçilirdi.

Genellikle çok kızgın olduğu zamanlarda temizlik olayına girer, babama, babaneme kızgınlığını caaaaaaaaart, caaaaaart diye zevkle parçaladığı çarşaflardan çıkarırdı...

Hiç unutmam o görüntüleri...
Hışımla gider, atmaya kıyılamayan belki bir gün bişi için kullanılır diye saklanan yığından gözüne kestirdiği bir parçayı alır, güzelce caaaaaartlatır, arada söylenir, kapının kenarında onu gülerek izleyen kızına önce kedi gözleriyle dehşet bir bakış atar sonra kızıyla birlikte duruma kahkahalar atarak gülerdi..

Seneler sonra evden ayrılıp üniversiteli olup, yurtta kalmasına kıyamadıkları biricik kızlarına ev açtıklarında kızları hayatta sadece elektrik süpürgesi kullanmış kırk yılda birde toz almış bir elbebek gül bebek olduğundan evinin ilk boku çıktığında ev sahibine koşup temiiiizliiiiiiik diye çığırmıştı !!!

Doğal olarak ev sahibi kendi kadınını gönderdi... Gönderirken de bilimum bez !
Zamanla gelen harçlıkla yaşamak artııııııı 15 günde bir kadın getirtmek çok yaşanılası bir durum olmayınca kız ne var ki leeeen ben yaparım bu işi dedi. Hem her seferinde kadına bu atılcaaaak, bu atılmayacaaaak, bu kesinlikleeeeeeee atılmayacak diye talimat verip kadının bildiğini okumasından bıkmıştıda !!!

Başladı temizliğe... Anneannesi tıp literatürüne geçecek bir temizlik hastasıydı...
Her sabah halılar silinirdi... Halının tüylerine dikkat edilecek, kesinlikle bez kovanın içine sokulmayıp her seferinde lavabonun altına sokulup yıkanacak... vs., vs... !!!

Ciyaaaaaaaaak !!!

Genlerde varmış ki, ilk deneyimden sonra süper bir temizlik virtözü oldum !
Oldum ama evin içinde kırmızı bir don gezinmekte...
Allahım yarabbim bu don nerden gelmedir acep?
Aile erkeklerim renkli giyinmezler...
Sevgilimin desem, henüz don çıkarıp evimde bırakma levılınada geçmemişiz?
Töbeee töbeeee...
Koccamaaaan kırmızı bişi !!!
Neyse diyip tıkmıştım temizlik t-shirtlerinin, eski nevresimlerin, atletlerinin yanına...

Evimin çöp ev olarak imha edileceği zamanlarda sevgili annem beni ziyarete gelmeyi alışkanlık haline getireceğini bilmediğim ilk yıllarda, bir gün 2 gecelik sabahlamanın ardından ev prroje ve maket artığı yığınıyken, günlerce uyumak üzere (ama imkansız) yatağıma yatmış ağzımdan salyalar akıtıp hoor hoor diye uykunun tatlı, kalkılamaz, mantık bırakmayan zevkli kollarına kendimi bırakmışken kapı çalmaya başladı, o yetmezmiş gibi camıma taş yağmaya ve Ozzzzzzzzzzzziiiiiiii diye tanıdık bir ses bağırmaya...

Hödöööö noluyo diye yataktan fırladığımda biricik elektrikli sobama sol ayağımı sokup (allahtan yanmıyordu) bütün öğrencilik yıllarımı çırık pırık bir sobayla geçirmeme neden olacak hamleyi yapıp dağnıklığa, pisliğe birazda kırık alet edevat parçası ekleyerek kapıyı açtığımda annemin yüzü görülmeye değerdi !
Annem şoke olmuştu !!!

Ozy bu ne haaaaaaal????
Anne teslimim vardı. Uykusuz ve yorgunuuuuuuum... Bırak uyim. Yarın sketch ödevi için tüm okul bilmem nereye gidiceeeeez... Dinlenmem ve yarın ki canlı perfonsıma göre ders geçmem gerek ! Zııııııııııız...

Sevgili anamı sabahın köründe evimde bir sürü dağınık ve karıştırmaması gereken ama karıştıracağı şeylerle bırakıp kös kös ders geçmeye gittim.
Akşam eve döndüğümde annem kendini aşmıştı ! Evim parıl parıl parlıyordu. Hatta Kıprıslılar'ın temizlikten sonra söylediği gibi 'buuuuz gibi' olmuştu, olmasına ama annem hem burcunun hemde gözlerinin vahşiliğine bürünmek üzereydi... Fırtınadan önceki sessilik hakimdi !!!

Ozy dedi...
Aha sıçtık. Hazır ol... Sakin ol... Sen süper yalancısın! Yüzün gözün kesinlikle kızarmayacak...
Evet annecim?
Bu bu ne?
Ne ne anneciiiim?
Bu kırmızı doooon neeeeeeee?
Glup!
Aylar öncesinden ne ve kime ait olduğunu keşfedemediğim don burnumun ucunda sallanıyordu...
Nerden bulmuştu onu? Ben onu ooooo unutup gitmiştim!
Derin bir nefes alıp önce bi ohhh dedim... Çünkü sevgilimle ilgili bir takım şeyleri bulup bana kan kusturacakken o ev sahibimin kocasının olduğunu umduğum(yooo damatlarının değildir umarım) donunu merak ediyordu !!!
Açıklamak biraz zor oldu. Gerçeği söylesemde gerçek yalan gibi-şaka gibi olduğundan ve kızının büyüyüp aaaa akıllara ziyan sevgilim dediği veletle aynı evde bi kahve bile içme fikrine ateş ve barut misali baktığından bana inanmakla inanmamak arasında çok gidip geldi...

Sonrasında çoook güldük...

Herşeyi toz bezi yapma adetimiz bir anneyle kızın arasını bozuyordu az kalsın !!!

Zamanla temizlik manyağı olan ben modern bezlere yöneldim. En sevdiğim reyon temizlik ürünleri reyonu oldu. Yok elektronik aletler için ayrı yok ahşaplar için ayrı bi sürü güzel bezim varken, okul bitip ana ocağına dönünce, ana dırdırı çekilmez oldu... Çula çabuta para harcıyosun, ne lüzümsuz şeyler alıyosun diye diye bende artık anamın gençliğinde ki gibi başladım caaaaart caaaaart oooh bu patronum içiiin, caaaaart bu sinyal vermeden dönen adam için kıvamında eskileri yırtıp kullanmaya...

Yaa... Keşke diyorum babanemin paçalılarından birini hatıra diye saklasaymışım... toz bezi niyetine...
Karikatür öyle başlıyodu ya...

:)))))))))

Caaaaaaaaaaaaaaaaart... !!!

24 Temmuz 2008 Perşembe

Have you ever really loved...

Have You Ever Really Loved A Woman?
Really?
Çok sevdiğin bir gün birisine söylemek veya kendine söylenmesini istediğin bir şarkının, hiç ummadığın bir şekilde gelişen olaylarla sana söylenmesi...

Hayat sürprizlerle dolu...
Olmaz dediğin oluyor, olur dediğin olmuyor...
When Harry met Sally kıvamında bir aşka yelken açmış durumdayım...

Korkularım var...
Mutluluklarım var...
Sorularım var...
Cevaplarım var...
Bilinmezliklerim var...
Bilinenlerim var...

O kadar aşk, sevgi gak guk bu yürekten içeri giremez kolay kolay derken, yollar, denizler, dağlar aşar moddayım...

Bir kadının sevdiğine 45 dk'da kavuşabileceği, teknolojinin her türlü irtibat imkanını sağladığı şu yüzyılda, inançlarımı yitirdiğim, korkularımla giydirdiğim bedenim, kalbim, aklım şaşkın...

To realy love a woman
To understand her, you gotta know her deep inside
Hear every thought, see every dream
And give her wings when she wants to fly
Then when you find yourself lying helpless in her arms
You know you really love a woman...

Bu gün gözlerim her zamankinden farklı parlıyor, bakıyor...
Herkese inancınızı kaybetmeyin, etrafınıza iyice bakın ve zamanı geldiğinde olur diyorum...

Oluyor...
Bazı şeyler için zaman gerekiyor...
Doğru zaman
Doğru yer...
Yaşanmışlıklar, istekler, beklentiler...
Bazen tanrım ne kadar geç dediğiniz şey aslında doğru zamanınız oluyor...

Hiç olmadığım kadar benim...
Hiç olmadığım kadar dünya umrumda değil...
Mutluyum...
Sorularım var...
Cevaplarım var...
Bilinenlerim ve bilinmeyenlerim var...
Bildiğim en çok bildiğim; peşinden gitmek aşkın...
Yaşamak...
Sonu ne olur diye düşünmeden...
Söylenmesini istediğim şarkı söyleniyor...
Atmak istediğim kahkahayı atıyorum...
Bir sigara içimlik zamanda özlüyor ve özleniyorum...
Yüzümde kocamaaaan ama kocaman bir hıım hııım gülümseme...

Evet evet ucundan acık aşığım ! (hı-hı... acık :))) )

8 Temmuz 2008 Salı

Kıl-tüy durumlar !

Kadınmısın derdin var !
Hele havalar ısınmaya başlayıp, yaz gelince... İyice derdin var !!!

Neden bu kadar uğraşmak zorundayız?
Neden bu kadar masraf yapmak zorundayız?
Neden bu kadar acı, eziyet ve zaman kaybı yaşamak zorundayız?
Nedeeeeeeeeeeeeen?

Limonu ikiye böleceksin, yarım limonu iyice sıkacaksın, içini çıkarıp şeker için ölçü kabı yapacaksın.
Yaw şu güzelim şeyi sıcak sıcak vücuduma sürmesekte yesek olmamı?
Olmaaaaaz...
Ama ama...

Iyyk !
Ergenliğe adım atıp her ay regl olmaya henüz alışamadığın dönemde bir de kıl-tüy derdin başlar.
Almasak?
Aaaaa olmaz... ne öyle pis pis !
Pis mi?
Sarı sarı tüy işte... Neresi pis? Babamın ki pis dilde benim ki niye pis?
Pis işte !
Pis ?

Gel buraya...
Ilık olduğu iddia edilen ama sıcak olan ev yapımı nefiiiiiis tatlı bacaklara yapıştırılır ve şaaaaak diye çekilir !
Aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa...
Aaaaa ne var bu kadar bağıracak !
Acıdı yaaaaaaaaa...

Ya acıdı... Ve hep acıyacak !
Hatun kısmısının neredeyse ölene kadar süreceği işkence 12-13 yaşlarında başlar...
O yaşlarda amaaan etek gicem, aman sevgilimle buluşcam gibi hayati önem taşıyan durumlar yoktur...
Yaş ilerledikçe aaaay tek tüy kalmış, aaayyy çıkmışlar panikleri daha çok yaşanır ve kadınların normal hayatlarının bir parçası olur kıl-tüy yolunması yemek-içmek gibi...

Toplumdan topluma değişir bu durum elbet.
Tazecik bi ergenken iken Avrupalı büyük hemcinslerimizi görüp niye Türküüüüm yaaaa bak kadına uzatmış, hatta örmüş benim ne günahım var diye söylenip hafif tranvatik bi durumda yaşadığımızı söyleyebilirim.

Aaaa bizim toplumumuzda erkeklerimiz çok temizdir, hep yıkanırlar, hep mis gibi kokarlar, koltuk altları tertemizdir ya o bakımdan kadınımızında erkeklerimizden aşağı kalır bi tarafı olmaması gerekmektedir !!!!

Puuuuuuuuuaaaaaaaaa !!!

Eziyettir kadın olmak !
Tavuk gibi tütsülenmek gerekir !
Bacağıydı, kıçıydı, başıydı, kaşıydı...
Doğuştan var olan tüyler mide bulandırır kadında !
Ama erkekte tüm vücut tüylede kaplı olsa da, orangutan da olsa o erkektir, mide bulandırmaz, bulandırmadığı gibi erkekliğinde simgesidir !

Bu yüzden son moda erkek reklamlarında tüysüz ecnebi erkeklere aaaay erkekmi bu? tüyü yok hıh diye tepki veren bizim kadınlarımızdır sadece !!!

Erkek dediğin kıllı olceeek, tüylü olceek !
Kadın?
Höööööt ! Tüyün 't'sine sahip olmiceeeeek !!!

Oldu canıııım da, teknoloji o kadar ilerledi bi seferde bu durumu çözen bişi bulunamadı ! Kışın ayda bir yazın neredeyse 1.5 haftada bir Aloooooooooooo ağda randevusuuuuuuuu aciiiiiil çook acil modundayız !

El değdiğinde kaymak gibin olceeek !
Dilini sürdüğünde dil dondurma üzerinde geziyomuş gibi kayceeeek !
Tabi canım tabiiiii !!!

Limonlusu, soğuğu, sıcağı, sir'i, lazer epilasyonu, kıremlisi, jiletlisi, aletlisi...
Her yiğidin bir yoğurt yeme şekli olduğu gibi her hatununda kendine göre bir sitili var !

Havalar ısınmaya başladımıııııııı allaaaaaaah...
Bacaklar fora oldumu, gözler eller hep üzerlerinde...
Ayyyyy elime geliyooooo...
Ama çok kısalaaaar... Ağda olmaz, yaz günü lazer epilasyon olmaz, alette yok ama evdeki erkeğin jileti vaaaar !
Evde erkek yoksa traş bıçağı üreticilerinin banyo ve kadın ürünleri var !!!

Ulan bi kerede bi erkek telaşlansa...
Kolsuz giyemiyoruuuum, tüylerim çıkmaya başladı dese !!!
Olmaz dimi !!!

Hıım kıl-tüy fetişisti erkekleri ıyyklasakta bazen bizim niye kol altı tüyü seven erkeğimiz yok dediğimizde olmuyor değil !
Ama her zaman diiiil... Arada !!!

Adam spontan gel dese-gelse kıl-tüy derdinden panik oluruz !
Ertesi gün ani bi cici kıyafetlik bi durum olsa gecemiz kabus gibi geçer !
Ha dince tatile gidemeyiz, yüzemeyiz, mağazanın soyunma kabininde bile rahatça soyunamayız !

Aaa kışın paraya kıyıp lazer epilasyon yaptırmış hemcinslerimizi hasetle keseriz ! İçten içe gıcık oluruz !

Kadınsan derdin var !
Manikürün var...
Pedikürün var...
Kaşın var, gözün var...
Kılın var, tüyün var !
1.5 haftada bir ince işin var !

Ulan kendimizden çok erkek için yaptığımız işlerde erkeklere 'ay kadın işi' diye söylenmez de !!!
Sebeeeeeep?
Sanki ne yaptırdığını bilmiyor!
Anlamayacak !

Sanki doğuştan manikürlü-pedikürlü ve tüysüzsün !!!
Nereye?
Ağdayaaaaaaaa !!!
Hah şöyleeeeeeeee...

Hııııır !
Kışın özgürlüğü yazın işkencesiiiiii !
Kadın olmanın dayanılmaz acısı, eziyeti, masfafı, derdi, tasası !

Tavuk gibi tütsülenmek hem de bu sıcakta?
Bu sıcakta kıl-tüy sebebiyle etek-şort giyinememek...
Ah ah...

Bir elinde cımbız öbür elinde ayna...
Umrunda mı dünya...

Nasıl olsun ayoooool?
Onca alınası kıl-tüy varken?
:p

7 Temmuz 2008 Pazartesi

Cuma gecesi end'i

Gece yarısı aynanın önünde bastırılmış göz yaşı krizimin geçmesini beklerken düşünüyorum:
Nolucak halimiz?
Adamlarda da aynı dert kadınlarda aynı dert !

Hapşuuuuuuuuuuuuu...
Tanrım sağım solum yüzüm gözüm yaş ve sümük içinde !!!

Lanet gözyaşlarımı bastırmak yerine bedenim her normal insanın yapacağı şeyi neden yapmıyor?

Neden böğüre böğüre ağlamak yerine 'alerjik nezle' adı altında istediği gün ve saatte bana bu işkenceyi çektirtiyoooor ?
Tanrım neydi günahıııııım?
!!!

Hapşuuuuuuuuuu...

Birlikte olacak kız yok diyor. Var da adam akıllı bir ilişkiye girilecek yok !
Aaaa benim derdimin aynısı !
Gecenin sonunda bana dönüyor ve 'Hadi gidelim kukumu ye' dedi diyor.
Hödööööö???
Gidip kumru yiyelim demiş olmasın diyorum.
Gülüyoruz !
Millet deliye biz akıllıya hasretiz amma velakin nedendir bilinmez tüm manyaklar bizi bulmakta !
Ne biçim adamsın leeeyn diyorum... Hatun ye demiş yememişsin.
Ozy diyor anladın ne demek istediğimi-derdimi yapma !
Yapmim dicemde muzurluk yapılmayacak gibi değilki !!!

Karışığım çok !
Bir adam sebebiyle...
Boşveeeeer dedim demesine de...
Kendimi beyefendi sayesinde azıcık salak hissetmekteyim !
Beyefendinin mi yoksa kendi hatamdanmıdır nedir bilmiyorum hissettiğim bu salaklık halinden hııır vaziyetteyim.

Akıllıya hasretken yine deliye çattık diye dolanırken...
Londra'lı alman adlı bir ingiliz çekim hattıma düşüyor...
Hoş o düşecek bir şeyler ararken benim geyik muhabbetimde takılıp kalıyor...
Adam mimar olduğumu duyunca daha önceki ecnebi ereklerde tekerrür eden bu şahıstada oluyor veeeeee intelicııııınt arkitekt womııııın oluyorum birden !
Yaw bu gavurlar neden mimar kadınlara böle tepki veriyo bi anlayabilsem !!!
Yerli malı yurdun malılar tepki vermediği gibi tepiyolarda !!! Ama bu ecnebiler... Domatis güzeli de ossan, IQ'nun sadece Q'sunada sahip ossan seni dünya güzeli intelicıııııııııınt ilan edip baş tacı yapmak için uğraşıyorlar !!!
Çözemedim !
Mukadderaaaaaaaaat !

Gönlün istediği 1 alahın verdiği 2 !
Ama gönlün istediği değil !!!
Hoş bu gönül ne istiyo o da pek belli de değil yaaaaa...

Hapşırık krizlerimin arasında gözüm bir ara aynaya takılıyor...
Bunca salya sümüğe rağmen aynadaki görüntümden hoşnut kalıyorum.

Bir yerlerde ama nerede?

Kendimi kendi ellerimle içine soktuğum bir kapanda hissediyorum.
Seneler öncesinin o bildik tuhaf-bunalımlı hali...
İşsizken içinde bulunduğum o durumun kokusu burnumda...

Hapşuuuuuuuuuu...
Bu kadar sıvıyı nasıl üretiyorum ve bunca sıvı arasında nasıl oluyoda bilmem ne zamanının kokusunu duyabiliyorum !!!
İntelicıııııııınt değil inkıridıbıııııııııııııııl bi hatunum o kesin !!!

Yüzümü gözümü bilmem kaçıncı defa silerken, sabret diyorum...
İyi ve güzel şeylere az kaldı...
Bulacaklar seni !

Başlicam şu sikrıt mikrıt zırvalarına !!!
Kendini kandırmaktan öte bişey değil !
Ben kocaman İstanbul'da adam yok derken avuç içi İzmirde'de kadın yok diyor işte adam !

Napsak gidip okutup üfletsek mi kendimizi?
Kocaman olmuş göbeeem bi işe yarar yazdırırız bişiler...
Belki o zaman tünelin ışığı net görülür?

Ne istediğini bilen adam istiyorum !
Şu an ilişki istemiyorum ama ilişki düşündüğüm zaman seni düşünürüm ve sen risk al diyen benden daha manyak daha çatlak bi adamı istemiyorum !

Hayatı paylaşmak istiyorum!
Gülmek istiyorum
Gezmek istiyorum
Birlikte ağlamak, birlikte sıkılmak istiyorum ! birlikte sıkılmanın 'i'li halinide istiyorum !!!
!!!

Hıııııır !!!
Hapşuuuuuuuuuuuuu...
Ebeniiiiiiiii !!!

Verdiğim kadar değer görmek istiyorum !
Önemli olmak istiyorum !
Özlenmek istiyorum !
Gözlerde kendimi görmek istiyorum !
Gülme krizine girecek kadar gıdıklanmak istiyorum !
Kaşınmak istiyorum !

Seni istemiyorum !!!

Arkadaşımada dakka bir gol bir ebemi ye demeyen istiyorum !

Karışığım...
Senelik izne çıkıp bedeni tuzlu suya bandırıp elektürüüükten arındırmak gerek teeeez zamanda !

Bekarlık sultanlıktı di mi?

Haaaaaaaaapşuuuuuuuuuuuuuu !!!
Ağlayacaksan adam gibi ağla leeeeyn !!!

Gecenin bi yarısı elimde cam sil aynaya yapışan sıvılarımı siliyorum...

Burnumu, sıvılarımı, sultanlığı, bekarlığı, erkeklerin topunu...

Neeeeeeeeeeeeeext !
Önce Bakırköye gidiyossun akıllı kağıdını alıyossun sonra,
Savcılığa gidiyossun temiz kağıdı alıyossuuuun...
Adidas raporunuda alıyosuuuuun
Sonra Qmatikten sıra nömarası alıyossuuuun
Ve sonra sabırla neeeeeeeeext denmesini bekliyosuuuuuun !
Bu arada 6 adet vesikalık, kimlik fotokobisi, iş yeri,maaş ve mal varlığı bilgilerin, eş dost referansı...
:pppppppp

Fııs fıııs...
Güzel bi cuma gecesi end'i...
Bir elimde cam sil öbür elimde sümüklü selpak !
Mukadderat !

3 Temmuz 2008 Perşembe

Kalpsiz, kalpsiz, kalpsiz...

Sabah gözümü açar açmaz başlıyor...
Allahtan günlerdir böyle şiddetli değildi diyorum...
Yüzümü yıkamak için banyoya gittiğimde öyle bir çoğalıyor ki...
Genzimden çıkan hapşırıklar bir hıçkırığa benziyor adeta...
Alerjik nezlem coşmuş durumda !
Luise Hay'in kitabındaki tanımı geliyor aklıma:
Bastırılmış göz yaşı !

Klozetin kapağını kapamış, üstüne oturmuş ve neredeyse yarım saattir genzimden hıçkırık çıkara çıkara hapşıran ben aslında çok mutluyum.

Seneler sonra üçümüz bir araya geldik.
Ben ikisinin arsında çok gidip geldim...
Bilmem kaç sene sonraki ilk buluşmamıza öyle heyecanlı uçtum ki...
Gören-soran olsa beni yarime kavuşmaya gidiyorum sanırdı...

İki yay, biri yükselenden yay 3 üniversite arkadaşı...
Birbirimizi günahlarımızla-sevaplarımızla kabullenmiş birbirini çok seven, zaman zaman aramızdaki bağın, arkadaşlığın ve sevginin anlaşılamadığı, eleştirildiği, ufakta olsa hayatımızdaki insanlarca problem edildiği hiç bir şeye değiştirilemeyecek bir dostluk !

Çok az insanın hayatında böyle bir dostluk vardır.
Bıraktığın yerden başlayabilmek...
Birbirini dinlemek...
Doğruda olsa yanlışta olsa düşüncelerini, yaptıklarını anlattığın ve arkanda olan insanlar...

Çok şanslıyız şanslı olmasına da hayat bizi başka şehirlere savurdu...
Biri İzmir'de, biri Ordu'da biri İstanbul'da...
2 kız ve 1 erkek.

Leb demeden leblebi olduğumuz...
Güldüğümüz...
Dinlediğimiz...
Ağladığımız...
En acımasızca eleştirip yoluna saldığımız ve ne olursa olsun kabul ettiğimiz...

Bizi tarif etmek pek zor.
Bizim gibi bir şey yaşanmamışsa anlamak ve kabul etmekte pek zor.
O yüzden hayatımızdaki insanlara kızmadan, orta yolu bulmaya çalışarak onları incitmeden her şeye rağmen sürdürdük bu dostluğu ve sürdüreceğiz de!!!

Seneler sonra buluşan insanlarda genellikle stres oluşur.
Aman fiziğim nasıl, aman işim, aman eşim diye...
Bunların hiç birini yaşamadan sadece birbirine kavuşmanın heyecanıyla uçtum.
Kilo alsamda, uyuşturucu bağımlısı olsamda, cüzzamlıda olsam, başarısızda olsam bizim için önemli olan içimizdi. Birbirimiz için duyduğumuz değer, önemsemeydi...
Yok saçın kısa, göben var, işin iyi veya kötü değil...
Sadece 'biz'

Bu nasıl güzel bir histir...
Sizi gerçek olan bilen, güvendiğiniz, önemli ve değerli olduğunuz ve çok sevildiğiniz insanlarla beraber omanız !
Siz sizsinizdir.
Rol yapmaya, yalandan bir maske takmaya gerek duymadan...
Korkularınızla...
Umutlarınızla...
Düş kırıklıklarınızla...
Sizi sizden iyi tanıyan...
Ne zaman susadığınızı, sigara içmek istediğinizi, yüzünüzün neden düştüğünü bilen, anlayan...

Bu nasıl bir güçtür...
Birbirinize verdiğiniz enerjiyle dünyayı sallarım ben heeeyt dedirten...
Kendinize olan güveninizi, inancınızı artıran...
Sevildiğinizi ve önemli olduğunuzu iliklerinize kadar hissettiren...
Ne keyiftir...
Ne eylencedir...

Ama ne acıdır ha diyince o omuzlara baş koyamamanız...
Telefonlarla, sesle dokunabildiğiniz kadar dokunmak, paylaşa bildiğiniz kadar paylaşmak, gülmek, ağlamak, dinlemek...

Yan yana olsaydık keşke...
Hayatlarımız daha iyi daha güzel, daha enerjik, daha keyifli olmazmıydı?
Olurdu !

Ağzımıza bir kaşık bal çalındı...
Bıraktığımız yerden aynı şekilde devam ettik yine...
Keyif aldık...
Dinledik...
Gözlemledik...
Uyardık...
Akıl aldık-verdik...
Biz biz olduğumuzu gördük...
Kendi içimize çekilip onların gözleriyle kendimizi gördük...

Doyamadık...
Yeterince konuşamadık...
Dinleyemedik...
Tanıştığımız yaşlara dönüp azıtamadık...

Bize zaman yetmez ki...

İçimde mutlulukla burukluk bir harman olmuş dönüyor...
Yüüzmdeki gülen ifadenin tersi içimde bir hüzün...
Doyamadım...
Öyle özlemişim ki bizi...
Ah bir arada olabilsek keşke !
Aynı şehirde...
Kavga etsek, gülsek, ağlasak, deli olsak !

Biz ve hayatlarımızdakiler hep bir arada olsak...

Geçmişi ve şimdiyi çok yad ettim...
Hayatımdaki en büyük başarım ikinizsiniz...
Sizinle dost olmayı başardım.
Ve hala daha hayatlarınızdayım...

Genzimden hıçkırık şeklinde çıkan bastırılmış göz yaşı hapşırıklarımdan sırıl sıklam olmuş yüzüme bakıyorum aynada...
Dünyanın en mutlusu ve hüzünlüsü benim...
Şimdiden sizi çoook ama çok özledim...

Keşke hep yan yana olabilsek...
Ben sudan çıkmış balık gibi hissetmesem kendimi...
Güvende, keyifli, başarmaya inançlı olsam hep...
Bir uçak mesafesinde değilde, yürüme mesafesinde olsanız...

Sizi çok seviyorum.
Kendimide seviyorum :)