İşsiz güçsüz bir Cuma günü öğleden sonrasını keyifli bir hale getirmek için öle maması tatili için dışarı çıktığımda kendime Penguen aldım.
Semra Can'ın Böyleyken Böyle köşesi bu yazıyı yazma sebebim oldu.
Köşenin konusu; Toz bezi...
Kapının arkasında babanemin uzun donu olan... la başlayan kareler beni aldı da görürdü...
Türk milleti olarak temizlik için marketlerde bu işler için satılan bezleri kullanmaya yeni yeni alışıyoruz.
Eskiden yoktu öyle özel yok statiklisi statiksizi, toz kovarı, su emeri bezler...
Çocukluğumdan hatırladığım genellikle arabalar için kullanılan kenarları kırmızı iple dönülmüş sarı bezler ve genellikle bulaşıkları kurulamak için kullanılan beyaz üzerine kareli bezler vardı...
Sevgili annem süper bir temizlik ve düzen meraklısı olmadığından bizim evde toz genellikle onun gönlünün istediği zamanlarda alınırdı... Hala daha öyle ya... Ve alınırkende bezler kullanılmayan çarşaf, atlet ve gömleklerden seçilirdi.
Genellikle çok kızgın olduğu zamanlarda temizlik olayına girer, babama, babaneme kızgınlığını caaaaaaaaart, caaaaaart diye zevkle parçaladığı çarşaflardan çıkarırdı...
Hiç unutmam o görüntüleri...
Hışımla gider, atmaya kıyılamayan belki bir gün bişi için kullanılır diye saklanan yığından gözüne kestirdiği bir parçayı alır, güzelce caaaaaartlatır, arada söylenir, kapının kenarında onu gülerek izleyen kızına önce kedi gözleriyle dehşet bir bakış atar sonra kızıyla birlikte duruma kahkahalar atarak gülerdi..
Seneler sonra evden ayrılıp üniversiteli olup, yurtta kalmasına kıyamadıkları biricik kızlarına ev açtıklarında kızları hayatta sadece elektrik süpürgesi kullanmış kırk yılda birde toz almış bir elbebek gül bebek olduğundan evinin ilk boku çıktığında ev sahibine koşup temiiiizliiiiiiik diye çığırmıştı !!!
Doğal olarak ev sahibi kendi kadınını gönderdi... Gönderirken de bilimum bez !
Zamanla gelen harçlıkla yaşamak artııııııı 15 günde bir kadın getirtmek çok yaşanılası bir durum olmayınca kız ne var ki leeeen ben yaparım bu işi dedi. Hem her seferinde kadına bu atılcaaaak, bu atılmayacaaaak, bu kesinlikleeeeeeee atılmayacak diye talimat verip kadının bildiğini okumasından bıkmıştıda !!!
Başladı temizliğe... Anneannesi tıp literatürüne geçecek bir temizlik hastasıydı...
Her sabah halılar silinirdi... Halının tüylerine dikkat edilecek, kesinlikle bez kovanın içine sokulmayıp her seferinde lavabonun altına sokulup yıkanacak... vs., vs... !!!
Ciyaaaaaaaaak !!!
Genlerde varmış ki, ilk deneyimden sonra süper bir temizlik virtözü oldum !
Oldum ama evin içinde kırmızı bir don gezinmekte...
Allahım yarabbim bu don nerden gelmedir acep?
Aile erkeklerim renkli giyinmezler...
Sevgilimin desem, henüz don çıkarıp evimde bırakma levılınada geçmemişiz?
Töbeee töbeeee...
Koccamaaaan kırmızı bişi !!!
Neyse diyip tıkmıştım temizlik t-shirtlerinin, eski nevresimlerin, atletlerinin yanına...
Evimin çöp ev olarak imha edileceği zamanlarda sevgili annem beni ziyarete gelmeyi alışkanlık haline getireceğini bilmediğim ilk yıllarda, bir gün 2 gecelik sabahlamanın ardından ev prroje ve maket artığı yığınıyken, günlerce uyumak üzere (ama imkansız) yatağıma yatmış ağzımdan salyalar akıtıp hoor hoor diye uykunun tatlı, kalkılamaz, mantık bırakmayan zevkli kollarına kendimi bırakmışken kapı çalmaya başladı, o yetmezmiş gibi camıma taş yağmaya ve Ozzzzzzzzzzzziiiiiiii diye tanıdık bir ses bağırmaya...
Hödöööö noluyo diye yataktan fırladığımda biricik elektrikli sobama sol ayağımı sokup (allahtan yanmıyordu) bütün öğrencilik yıllarımı çırık pırık bir sobayla geçirmeme neden olacak hamleyi yapıp dağnıklığa, pisliğe birazda kırık alet edevat parçası ekleyerek kapıyı açtığımda annemin yüzü görülmeye değerdi !
Annem şoke olmuştu !!!
Ozy bu ne haaaaaaal????
Anne teslimim vardı. Uykusuz ve yorgunuuuuuuum... Bırak uyim. Yarın sketch ödevi için tüm okul bilmem nereye gidiceeeeez... Dinlenmem ve yarın ki canlı perfonsıma göre ders geçmem gerek ! Zııııııııııız...
Sevgili anamı sabahın köründe evimde bir sürü dağınık ve karıştırmaması gereken ama karıştıracağı şeylerle bırakıp kös kös ders geçmeye gittim.
Akşam eve döndüğümde annem kendini aşmıştı ! Evim parıl parıl parlıyordu. Hatta Kıprıslılar'ın temizlikten sonra söylediği gibi 'buuuuz gibi' olmuştu, olmasına ama annem hem burcunun hemde gözlerinin vahşiliğine bürünmek üzereydi... Fırtınadan önceki sessilik hakimdi !!!
Ozy dedi...
Aha sıçtık. Hazır ol... Sakin ol... Sen süper yalancısın! Yüzün gözün kesinlikle kızarmayacak...
Evet annecim?
Bu bu ne?
Ne ne anneciiiim?
Bu kırmızı doooon neeeeeeee?
Glup!
Aylar öncesinden ne ve kime ait olduğunu keşfedemediğim don burnumun ucunda sallanıyordu...
Nerden bulmuştu onu? Ben onu ooooo unutup gitmiştim!
Derin bir nefes alıp önce bi ohhh dedim... Çünkü sevgilimle ilgili bir takım şeyleri bulup bana kan kusturacakken o ev sahibimin kocasının olduğunu umduğum(yooo damatlarının değildir umarım) donunu merak ediyordu !!!
Açıklamak biraz zor oldu. Gerçeği söylesemde gerçek yalan gibi-şaka gibi olduğundan ve kızının büyüyüp aaaa akıllara ziyan sevgilim dediği veletle aynı evde bi kahve bile içme fikrine ateş ve barut misali baktığından bana inanmakla inanmamak arasında çok gidip geldi...
Sonrasında çoook güldük...
Herşeyi toz bezi yapma adetimiz bir anneyle kızın arasını bozuyordu az kalsın !!!
Zamanla temizlik manyağı olan ben modern bezlere yöneldim. En sevdiğim reyon temizlik ürünleri reyonu oldu. Yok elektronik aletler için ayrı yok ahşaplar için ayrı bi sürü güzel bezim varken, okul bitip ana ocağına dönünce, ana dırdırı çekilmez oldu... Çula çabuta para harcıyosun, ne lüzümsuz şeyler alıyosun diye diye bende artık anamın gençliğinde ki gibi başladım caaaaart caaaaart oooh bu patronum içiiin, caaaaart bu sinyal vermeden dönen adam için kıvamında eskileri yırtıp kullanmaya...
Yaa... Keşke diyorum babanemin paçalılarından birini hatıra diye saklasaymışım... toz bezi niyetine...
Karikatür öyle başlıyodu ya...
:)))))))))
Caaaaaaaaaaaaaaaaart... !!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder