Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

22 Nisan 2013 Pazartesi

Macerasız uçmam abi!

Bu yaz Çeşmeye Bodrum da devremülkçü olmakta eklendi...
Geçen hafta ilk devremiz için uçtuk Bodrum'a... ben iş-güç sebepleriyle 3 gün kalabildim... 23 Nisan dolayısıyla bilet fiyatları tavan yaptığından cumartesi günü Atlas jetle döndüm... Ve bu yazının konusunu oluşturan olaylar meydana geldi :)

Atlas Jet'in Bodrum servisi ücretsizmiş!!! Tanrım biz Çeşmeliler Bodrumlulardan daha mı zenginiz yoksa daha mı enayiyiz???

Adnan Menderes Havalimanından Çeşmeye Pegasus' un servisi geçen sene hizmete girdi ve 25 lira... 

Bodrumda Havaş 10 lira Atlas ın servisi ise ücretsiz... !!!

Her neyse efem, Turgut Reisten servise bindim ve önce Bodrum'a  ordan havalimanına doğru yola koyulduk... 
Arkada oturan bir hatunun sesli konuşması sayesinde Atlas jet'in servisinde telefonla kısa konuşma kuralı olduğunu öğrendik! Bravooo!!! Darısı tüm servislerin, toplu ulaşım araçlarının başına!

Hatunun evini bok basmış efem! İstanbul'dan bok temizlemeye gelmiş!!! 
Hiç utanması-rahatsız olması olmadan şöförün ikazlarına rağmen bağıra çağıra ballandıra ballandıra hatunun evini bok bastığını ve nasıl temizlediğini tam 3 kere dinledik!!!

Yan tarafımda oturan bey hatunun her bok diyişinde kusacakmış gibi olması arada ayağa kalkkıp hatuna ters ters bakması da boklu yolculuğumuzu etkilemedi!!! 

Yahu insan kanalizasyon der algun der... Yok kadın üstüne basa basa bağıra bağıra bokta boook dedi durdu !!! 

Neyse efendim havalimanına geldik valizi verdim, salona girdim karnımı doyurup bir biracık içeyim dedim... Ben yerken içerken vakit geldi, yerim arkalarda diye 2. otobüsle uçağa gitmeyi uygun buldum... Otobüse bindik bekle allah bekle otobüs kalkmıyor... Ulan 2. birayı yarılamadan neden kalktım yahu bari biramı bitirip kalksaydım bak bekliyoruz derken 3 kişi panik içinde bindi otobüse... İş adamı görünümünde bir adam, güzel kumral bir kız ve koruma olduğu belli bir adam... 

İş adamı kılıklı olan baya içmiş... Otobüs miiis gibi alkol kokusuyla doldu sayesinde...

Uçağa geldik hooop atladım otobüsten hemen cam kenarı koltuğuma çöktüm... Çökmemle yırtık jeanli, gözlüklü biraz çıgın vari kıpır kıpır genç bir delikanlı yanıma oturdu... Oturdu ama oğlan ilk defamı uçağa biniyo manyakmıdır bi tuhaflık var oğlanda... pek hareketli pek bi kendi kendine konuşan... 

Yanımdakine takmayayım diye Atlas Jet'in dergisini alıp okumaya başladım ki arka tarafta münakaşa koptu... 

Düdük iş adamı bey doğal olarak sona kalmış uçağa binerken yerine yerleşmeye çalışanlara burassıııı dolmuuşmuuu ilerleyin diye dayılanıyor...

Adama hoop sen nediyosun birader diyenlerin arasında Suat Suna'da var... Ve geeel geeel diye adama girişmeye hazır... 

Bu kargaşa esnasında yanımdaki oğlan kafayı koltuk altına sokma telaşında... Bir yandan da telefonla konuşuyo... 

Tam bizim koltuğun sırasında bildiğiniz yumruklu mumluklu kavga çıkmak üzere! Ben korkup sinmezken yanımdaki çıtır oğlanın yerlere eğilmesi tuhaf geliyor bana! Ulan diyorum olay yumruklaşmaya giderse bu salak yüzünden yerimden çıkamam çıkamadığım gibi 2 tanede bana çakarlar!!!  

Kalksana yerdeeeeeen diye dürtüyorum oğlanı... Oğlan şşşş yapıyor bana!
Allahım dünyanın en ödlek herifi yanıma düştü!!!!
Neyse hostesler geldi... Adamı ayrı tuttular Suat Sunayı ayrı, bizim sıradan bir adamı ayrı... Yanında yenge var içmiş hadi diyip adamı yerine uğurladılar...

O sırada arkamdan tanıdık bir ses ' bunlar yüzünden içkiyi yasaklıyolar' diye çemkirmeye başladı!!! Amanııın bu boklu hatuuuun!!!! Umarım yanındakine boklu hikayesini anlatmaaaaaaz!!! Ooo nooo 4. defa tüm uçuş boyunca dinleyemem!!!

Ben arkamdaki hatun konuşmasın diye dua ederken kalkışa geçtik geçtik ama oğlan telefonla konuşuyooo!!!
Yasak kapa diyorum... Bana el işaretleri yapıyo... Oğlum manyakmısın nesin yaaaa... Allahım düşeceeez!!! 

Tam tekerler yerden kalkıyodu telefonu kapadı ve kulağıma eğilip ben sivilim dedi!
O kadar içmedim dedim... 1şişe artı 2. şişeden 3 yudum... 
Eğildi kulağıma anlatıcam dedi ve hooop kalkıp arka tarafa gitti... 
Evladım daha kemer ikaz ışıkları sönmedi...
Tanrım bunca senedir yurt içi yurt dışı uçarım bi kere manyağa rastlamadım bu sefer hastaneden kaçanamı denk düşürdün...???

Baş koltukta oturan kadın döndü ne iş bu dedi...
Ah bilsem dedim... Sivilim diyo ama... Ve kahkaha patlattım! :)))

Çocuk geldikten sonra baş taraftaki teyze benden meraklı çıktı ve başladılar oğlanla muhabbete... Ben oğlanı delüü bu delüüü diye adlandırdığımdan takmadığım için hiiç oralı olmadım muhabbete ancak teyze inatla bana kaş-göz işareti yapınca elimden dergiyi bıraktım ve neymiiiş neyymiiiiiş diye muhabbete maydanoz oldum! :)

Sarhoş amcayı 8 aydır takip ediyolarmış... Uçakta 3 sivil varmış... Adamın yanındaki kız da onlardanmış... Adam kaçakçıymış...Bu gece enseleyeceklermiş amcayı... Uçağa bindiklerinde olay tam bizim koltuğun orda çıkınca tanınmamak için kendisini yere atmış... Kabin ekibi biliyormuş bunları, olay büyüse buyrun yakalayın beyi deseler 8 aylık emek boşa gidermiş miş... 

Hööö? Leeeyn o kadar dicide polisiye ajan dizisi izliyorum hiç böyle kendisini ele veren görmedim!
Tanrım ben 1 bira içtim yaaa halisülasyonmu görüyorum nedir? 
Uçakta kamera şakası mı var???
Adam anlatıyo olayı...
Heee heee diye dinliyorum ama yok beaaa gerçek olsa adam kendini ele verir mi yaaaa oluyorum... Belki adamın adamıyız? Nasıl güveniyoda anlatıyo??? 
Mesajlaşıyo, arkaya gidiyo geliyo... 
O yokken baştaki teyze yan koltukta oturan kocasının kulağına fısıldıyo herşeyi...
Allahım söz bidaha uçuştan önce bira içmicem!!! 
Allam yaaa... Ayşe Arman'la yapılan Adana portakal festivali röportajını okim ben boş verim bunları... 

Dergiye gömülmüşken dönüp bana seni tanıyorum ben demesin mi?
Hööö?
Benim kaçakçılar masasıyla işim olmaz dedim... Benzettin herhalde...
Yok yok dedi tanıyorum seni...
2005ten beri ilk defa Bodruma geldim dedim... Burdan tanıman zor ya İstanbuldan ya Çeşmeden... dedim veee geçen yaz Alaçatıda görevliydim demesin miiii???
Sahil bölgelerinde polisi değiştirirlermiş tanınmasın diye...
Dedim ben Alaçatıya çok gitmem... eş dost geldiğinde onların hatrına akşamları ama her cumartesi pazarına giderim ve pazarında da polislik bi durumum olmas yani... 
Yok dedi tanıyorum seni...
Allahım çattık! Alaçatıda oturan biri değil geçici görevle gelmiş bir sivil polis tanıyo beni!!!
Çeşme limanından bir polis olsa Sakıza sık gidip geldiğimden amenna dicem... 
İstediğim gibi Mojito yapmadıklarından iğrenç mojitolara 30 kağıt aldıklarından her seferinde ayayorgi mekanlarından bardak yürütmem yüzünden kleptomanlık masası tanır beni :pppp ama kaçakçılık masasından bir sivil polis ve ben??? 

Oooo tanrım! Sivil polis tanıyo beni!!!
Söz bi daha uçuş öncesi bira mira yok!!! 
Şaka mı leeyn bu? Çocuğa manyak dedim, deli dedim adam görevli polis çıktı!!! 
İyi terslemedim çocuğu! Yapardım... Öyle yanımda huysuz yolcu olursa terslerim... Bak tersleseydim benide... :))

Neyse çocuk muhabbetli çıktı... Biz öndeki kaçakçıyı unuttuk baştaki teyze ben çocuğun özel yaşamına sardık... Evliymiş, bir oğlu varmış... Bu iş çok zormuş... şunu takip edeceksin dediklerinde eşini çocuğunu bırakıp aylarca o adamın peşinde geziyolarmış mış...

Alçalmaya başladığımız sırada sarhoş kaçakçının öğürmeleriyle tüm uçak noluyooo leeeyn oldu!!!

Amca nassı içtiyse mide uçuş sırasında iyice çalkalandı demek... Tekerler yere değerken adamdan boğulma sesleri gelmeye başladı... Koruması yarı havada yarı yerdeyken fırladı ve amcaya kağıt torba tutmaya başladı... Bizler kemerlerin izin verdiği şekilde koltuklardan doğrulup noluyo diye seyire başladık... Bu sırada yanımdaki sivil açtı telefonunu info vermeye başladı yerdekilere... Bana kızma ama beni gördü galiba diye üstüne dert yanıyodu... Arkamdaki boklu hatun bunun telefonla konuştuğunu fark edince yere inmiş olsakta 'aaaaaaaaaaaaaa düşüceeez düşüüceez senin yüzünden ölücez' diye cırlamaya başlamasın mı???? 

Benim sinirler bozuldu nasıl gülüyorum... Bir yandan da bana carlıyor 2 çocuğum var benim düşersek kavuşamam diye... Gülmekten söyleyemiyoru ki zaten yerdeyiz... Apronda hareket halindeyiz... nereye düşücez??? 

Bunlar olurken hostesler oksijen tüpüyle geldiler ve amcaya oksijen vermeye başladılar...

İlk defa uçakta doktor veya hemşire anonsu duydum... Bu arada hosteslerin amcaya oksijen verirken gülmelerini ayıpladım... Amca sorhoş bir kaçakçıda olsa ordaki hali komikte olsa profesyonel davranıp kıkırdamamaları gerekiyordu...

Aprona acil park yapmak zorunda kaldık... Pilotumuz ambülans gelecek lütfen sabırlı olun vs. dedi...

Bunlar olurken arka koltuk sivilin telefon görüşmelerinden delirmişti, sivil telefonu kapatıp ben polisim demek zorunda kaldı...
Arkadaki hatunlardan biri bende emniyet müdürü eşiyim, tamam evladım diye muhabbete başladıklarında Cem Yılmaz'ın doktor skeçi geldi aklıma... Benim kaynımgildede var problem bilmemne kullanıyo iyi geliyo diye bir skeçi vardır hani... :))))

Emekli Emniyet müdürü eşi bu gece hepimiz ifşa oluyoduk desene diyince çocuğa ben yine koptum!!! Ulan kocan emniyet müdürüymüş... Kocan burda olsa neyse!!! 

Kadın çocuğa akıllar vermeye başladı... Elden kaçmak için kurtulmak için hasta numarası yapmasın dikkat edin diye...

Hay allahım bir anda herkes polis oldu, ajan oldu!!!
Bende fikir versemiydim acaba çocuğa???
Her neyse ambülans gelmeden bizi boşaltılar... Amca yakalandımı bilmiyorum...
Bir kaç fotoğraf çekmek istedim yolculuk sırasında ama sivilcik izin vermedi... Ulan uçaktaki herkes ne ne kim kim öğrendi benim facebook twitter takipçilerimin ne günahı var dedim cıııs yaptı... Heee dedim kimlik mimlik sormadık buna ama gerçekten polisss bu galiba... :)))

Apronun en mümkün yerine acil park yaptığımız için otobüsle baya dolanmak zorunda kaldık... Bir daha görmemin imkansız olacağı hangarların arkasından geçtik... Benim için çok zevkli oldu terminale gidene kadar yaptığımız yolculuk ancak boklu teyzeyle aynı otobüse düştüğümden onun söylenmelerini dinlemek zorunda kaldım!!! Otobüsten inerken teyzeyi boklara batıra çıkara boğduğumu hayal ediyodum... 

;)

10 Nisan 2013 Çarşamba

Heberler ;)

Uzun zamandır yeni yazı yok!
Blogun fotoğraf kotası dolduğundan beri canım yazmak istemiyor...
Oysa oooo yazacak paylaşacak çok şey var...
Zen Garden'dan aldığım tohumların ekimi, filizlenmesi...
Yakın bölgelere yaptığım günübirlik gezi notlarım...
Ofisteki Moldova'lı yardımcıyı kovduğumuzdan beri yaşadığım yemek deneyimlerim...
Yazacak fotolarla paylaşacak çok şey varda... Fotosuz keyif vermiyor onları paylaşmak...

Ya eski yazıların fotolarını kaldırıcam... Ya da bana sponsor bulacaksınız ki bana foto kotası satın alsın! :))

Yaz sezonunu yakında açıyorum... Bu sene Çeşme'ye Bodrum'da eklendi... Devremülk deneyimi yaşicaz bu sene...

17 Nisan'da yıllar sonra yeniden Bodrum'a gidiyorum...Kısa kalıcam... Asıl Temmuz devresinde Bodrum Ozy Ozborn'la tanışacak... ;)

Bakalım Çeşme-Sakız, Bodrum-Kos ve çevre Yunan adaları, bahçem, eş-dost derken yaz nasıl geçecek... ;) 

Bu arada 40 olunca insan kendisine daha bi değer vermeye başlıyor galiba, spor ve yüz yogası çalışmasına başladım... 

3 ayda 5 kilo gitti... Devamlı yapsam yüzüm 13lük halimden bile gergin olacak ama her gün yapmaya üşendiğim yüz yogası hareketleriyle geeeençleşmeye başladım... ;) 

Yaşıyorum, Aralıktan beri yurt dışına çıkmadım, gemek için kaşınıyorum, kilo verip sıkılaşıyorum, yuvarlanıp gidiyorum işte... ;)

Şu foto işini çözsek daha bol yazı giricem ama... Mukadderaaat ! ;)