Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

22 Mayıs 2013 Çarşamba

47

Ertuğrul Özkök'ün 47'si 40 yaş kadınına övgülerle dolu...
40'lı senelerin kadının en güzel yaşı olduğunu söylüyor... Egoyu, libidoyu tavan ettiriyor...

Normal bir 40 yaş kadını kitaptan çook farklı anlamlar çıkarır... Ama benim gibi deli-dolu, hiç bir zaman bulunduğu yaşın insanı olmamış birisi için kitap nefis geyiklere gebe...

Taze kırklığıma gelmiş kitap aslında beni mutlu etti... Yaş gurubuma özel yazılmış bir kitap kendimi çoook özel hissettirdi... Benden sonra gelecekler içinde güzel bir kitap olacak ama onların 40'a girdiği seneden çoook önce yazıldığı için özel olmayacak onlar için... 

Bak ne manyak ego benimkisi! :) 

Seçilen değil seçendir diyor kırk yaş kadını...
Yatakta ne istediğini bilir...
Güzelliğinin doruğundadır...
Sakın kendinize olgun kadın denmesine izin vermeyin diyor. Siz 40 yaşındasınız. Sapına kadar kadın yani! 
Anam anaaaam kitabın sayfalarını çevirdikçe ben coştukça coştum... 

Ben varya beeeen nefisim ulaaaan, seçerim, kimseyi takmam, istediğime verir, yatakta parandeler atarım, güzelliğimle, zerafetimle, tecrübemle adamları madara ederim!!! :p

Kırklı senelere girerken anlamsız bir korku tüneline giriyor insan... Kadın erkek fark etmiyor... 3 sene önce sevgilim bu tüne girdi... Tam çıktı derken 50lik tünelini inşa etmeye başladı... 

Kadınlarda doğurganlıkla veda edilecek yaşlara gelmek en korkutucu kısmı...

Toplumumuz malum, evlenmediysen evde kalmış diyor, çocuk yapmadıysan meyvesiz ağaca benzetiyor seni...

Korkularımızı kendimizin değil toplumun yaratmasına izin veriyoruz...
47 içimizi ferahlatan, toplum yüzünden oluşturduğumuz korku tünellerinin duvalarını şeffaflaştırmamıza yardımcı olan bir kitap...

Korku tünelinde ilerlerken, unuttuğumuz-farkında olmadığımız güzellikleri bize gösteren bir kitap...

Doğurganlığımız bitsede biz hala kadın olmaya devam edeceğiz...
Yaşımız yol alsada bir kadın olarak çevremize ışık saçıp etkilemeye devam edeceğiz...
Yılların izini vücudumuzda sergileyip sergilememek ona nasıl baktığımızla alakalı...

Korkacak bir şey yok aslında... 
Bu yaşa kadar gelirken öğrendiklerimiz bize bundan sonra nefis bir hayat yaşamak için yol göstericiler olacak...
Bu yaşlar artık 'kendin için' yaşama yaşları...
Toplumu,  eşi-dostu kenara bırakıp ruhun için-kendin için yaşama zamanı...

%100 korkularımdan kurtulmama imkan yok ancak, Özkök abi onları kütüpaneye yerleştirip zaman zaman sayfalarını karıştırdığım kitaplardan yaptı...

Nefis bir kadınım... Sizde öyle...
Çocuk bir kadın mı olmak yoksa kadın çocuk mu olmak... (pek ifade edemedim ama idare edin... :)) )
İçimdeki çocukla beraber kadın olmak...

Daha sonra kitap hakkında geyik bir yazı yazacağım... Şu an kitap yanımda yok... İşaretlediğim yerlerden kendimle ve yaş gurubumla dalga geçeceğim... 

Zaman zaman 20'liklere bakıp gençliklerini, tecrübesizliklerini, delikanlı cesaretlerini, taze kokularını, kaz ayaksız gözlerini kıskanacağım...

Hatta içimde bir vampirin yaşadığını keşfedip onların taze bedenlerine bakarken dişlerimin uzadığını farkedip, tazecikliklerinin ılıklığını ağzımın içinde hissedip, gençliklerinden içip gençleşmeyi hayal bile edeceğim...

Ey gidi gençlik diyeceğim...
Bir daha dünyaya geldem 30larımda olmak isterim diyorum şimdilik ama 20'ler zaman zaman özlemim olacak... :) Sadece benim değil hepimizin özlemi bu ama ben;

Ertuğrul Özkök gibi bir adam tarafından yaşına kitap yazılmış nefis bir sapına kadar kadınım! 

20'ler, 30'luklar kıskanıyorsunuz biliyorum ama sabredin sizde sapına kadar kadın olacaksınız zamanı geldiğinde... ;) 

Hiç yorum yok: