Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

3 Ekim 2013 Perşembe

Peri kızım 2

Ekime geçince bir rahatladım...
Acı veren hüzünlü eylül geçti ya ooh...


Anneanneyi kaybetmek tahminimden de üzücü oldu...

Bir kaç senedir var ama yoktu...
Alzheimerla pençeleştiği için kimi zaman bizi hatırlıyor kimi zaman hatırlamıyordu...
Eskisi gibi ona bir şeyler danışamıyor, saygımızdan korkmuyorduk...


Ölüm haberini Paris'de aldık... Yetişme şansımız olmadığı için gidemedik...

Serseri serseri tüm gün dolandık Paris sokaklarında... Taki ayak acımız yürek acımızı geçene kadar...


Paris sokaklarında görmez gözlerle dolanırken birden çıplak hissettim kendimi.



Başımızda o olmadan nasıl olacaktı?

O güçtü...
O çıplaklık duygusunu tarif etmeme imkan yok...
Çıplaklığıma bakarken birden senelerdir dinlediğim öğütler kanlandı canlandı...
Onca senedir ya annaneee yaaa diye kulak arkası ettiğim şey meğersem kulaklarımda canlanmayı bekliyormuş...
Birden sadece çocuklarını değil torunlarını da iyi yetiştirmiş bir kadın olduğunu fark ettim...
Evet belki hayattayken bunu sana hissettiremedik ama bazı şeylerin devamı-ortaya çıkışı için bir gidiş gerekiyor galiba...
Senin bize öğretmeye çalıştığın, anlattığın bir çok şey serin bir Paris akşamüstünde hayat buldu...


Seni çok özleyeceğim...

2 kızında senin gibi nefis sarma yapamıyor! Amasya çöreklerin, haşhaşlıların, İzmir köften ve sadece seninkini yediğim biber kavurman... 


Her zaman şık bakımlı, boynunda incisi ve fularıyla, bir kadın nasıl oturup kakmalı eğitiminin ansiklopedisini yazacak temizlik ve düzen hastası anneannem...



Seni ziyarete geldiğimde hep koyun koyuna yatmak isterdin... ben kaçardım... 

Eski turnalı banyonuzu ve her gün limonla sildiğin bakır kazanlı o banyoda çocukken yaptığımız hamam keyiflerini...
Yıldızlı restoranlarda görülebilecek sofra düzenlerini...Aile sofrasına verdiğin önemi...
İntizamını, akıl vericiliğini, büyüklüğünü...
Bebek bezsiz bebekliğimde aylarca bezlerimi elle yıkamanı...
Bayramlarda siyah tayyörlerini giyinip bizleri törene götürmeni...
Cumhuriyet kadını olmanı...
Bir kadının her gün yapması gereken ev işlerini sayarken annemle benim  gülmemize rağmen istifini bozmadan beni eğitmeye çalışmanı...
Her zaman şık her zaman tozsuz ayakkabılarla dolanmanı...
İlk aşk acımda, sizin yaşınızda nisan yağmuru gibidir aşk diyip beni teselli etmeni...
Annemle benim yaşadığımız büyük kaybımızdan sonra hayatını çocuğun için askıya almanı...
Beni hep senin duaların korurdu... Hep anneannem koruyor beni derdim...
Şimdi kim koruyacak?
Şimdi annem ve ben kiminle tartışacağız?
Kim kızacak bana saçlarını çek yüzünden diye...
Kim beni tayyörler içinde görmek isteyecek?
Ben her şeyi bilen çözüm üreten anneannem haricinde kime soracağım soruları mı?
Senelerdir yoktun zaten ama şimdiki gibi değildi bu yokluk...
Çektiğin eziyetten kurtuldun, kocana kavuştun ama biz pek bi çıplak kaldık...
Ordanda koru beni, yol göster e mi?
Peri kızım, aslında krallara layıkmışsın ama kısmet dedemi çıkarmış karşına... 
Çok özlicez seni...
Ama için rahat olsun öğretmeye çalıştıklarını öğrenmişiz Peri kızım... 
Ama bi tencerenin boyutuna uygun patlıcan almayı ı-ıh! 
:)

1 yorum:

belgincebelgince dedi ki...

Canım Özlem'ciğim,
Çok sevdim bu yazını. Anneanneni öyle güzel betimlemşsin ki ruhu hissetmiştir mutlaka.