Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

27 Kasım 2008 Perşembe

Evlilik isteyen ve istemeyen...

Yıllar önce başımızın etini yedi...
Tanrım öyle harika birşey ki... Muhakkak ama muhakkak deneyin...
Zamanı geldiğinde deneriz dedik...

Zaman geçti, zamanımız bir türlü gelmedi... Geldi de zamanı kaçtı gitti...

Muhakkak deneyin diyen kadın gitti yerine muhakkak denemeyin diyen kadın geldi !!!

Ben evlilikten kaçıyorum sen evlilik istiyorsun diye başımın etini yemeye başladı...
Evlenince adamların değişmesi konumuz oldu...
Bir aileye tahammul ederken iki aileye tahammül etme sınırları konuşuldu...

Neden evlenmek istiyorsun dedi...
Evlenmek istemiyorum aslında...
İstediğim sevdiğim adamla ömrümü geçirmek. Onunla uyumak, onunla uyanmak, onunla aynı çatı altında olmak, birlikte gülmek, ağlamak, gezmek tozmak, evi dağıtmak-toplamak, sevmek ve sevilmek arzum.
Ama gel gör aileler sebebiyle bu ancak ikimizinde inanmadığı ve birbirimize karşı hiç birşeyi değiştirmeyecek imzayla mümkün.

Korkmuyormuyum korkuyorum...
Kendi aileme karşı sorumluluklarımı yerine göre tam yerine göre hiç yerine göre yarımyamalak yapan beni anlayan kabullenen ailemin haricinde anlamayıp kabullenmeyip birşeyler bekleyecek yeni bir aile...

Sadece iki kişi olmayacağın tüm teyzeler, halalar, dayılar, amcalar, babalar, analar ordusu...
Yapmazsan olmaz davranışlar.
Gidilmesi gereken yemekler, aranması gereken günler, ilgilenilmesi gereken konular...
Anlaşmalar-anlaşmazlıklar...

İki kişinin arzusundan çok ailelerin arzu savaşına dönen arzu-istek beklentileri...

İstenilen sadece sevdiğinle olmak.
Ama mobilyası, beyaz eşyası, geçmiş-gelecek, parası-pulu oof ki oooof...

İki kişi anlaşmış sevmiş birbirini...
Ailelerin illa sevip anlaşması şart mı?
Çocuğuna verdiğini illa karşı taraf daha fazla vermeli mi?

Bir süre sonra onca ütülü gömleğe rağmen ütü sırasını bekleyeni istemek mi evlilik?
Birlikte yapmak yerine istemek mi?
Aynı anda kendin olup hemde biz olmak mümkün değil mi?

Evlenmeyi isteme nedenlerim ona palavra gibi geliyor...
Gülüyor...
Artık monotonlaşan-birlikte olma nedenlerini unuttukları hayatının bir benzerini yaşamak isteyişim ona tuhaf geliyor...

Gülümsüyorum...
Evliler bekarlara-bekarlar evlilere hep gıpta ile bakmaz mı?
Bazen arzu ettiklerine ulaşmak için acı çekmen gerekir...
İstemesende imza, sorumluluk, sıradan sıkıcı yapılası şeyler yapmak zorundasın...
Yok öyle oda olsun buda olsun hep benim istediğim gibi olsun diye hayat.

Ya bu deve güdülecek ya bu diyardan gidilecek....
Yoksa olmayacak...
İki kişi sevdiğiyle kalacak...
Birlikte yaşamak- yaşlanmak arzusu bir sürü sebep-sepetle arzu edilen gibi olmayacak mı?

Bilmem...
Benim evlilik fikrim farklı sanırsam... Bende ki niyet sevgi üstüne, birlikte yaşlanma-uyuma-uyanma üzerine...

Bilemedim...
Mukadderaaaaaat !

Hiç yorum yok: