Ters dönmüş böcük kıvamında, elimde kumandam yatağıma uzanmış akşam keyfi yaparken,
açılan kapıdan çıkan buhar bulutlarıyla 'Son kez söylüyorum' diyerek odama girdi.
'İktir diyorum yine noldu?, acaba ne düşündü, naptım leeeyn...?' diye düşünürken, şaşkın yüzümü ona çevirip 'neyi son kez söylüyorsun' diyorum...
Duş başlığını aşağıya değil yukarıya tak!
Haaaa?
Bu mu yani... buhar bulutlarıyla odama gelip, en keskin ses tonunla ultimaton verdiğin şey bu mu?
Niye diye soruyorum
Islanıyorum diyor...
Şimdi, yıkanma eylemi ıslanmakla alakalı bişidir zaten, ıslanıyo olman normal, bunu problem etmen anormal olan dicem ama diyemiyorum. Suyu ayarlamak için önce musluk kullanılır, sonra duş başlığı ele alınıp istenilen ısı akana kadar küvet yıkanılır ve ondan sonra ya takılır ya da elde tutularak yıkanılır... maz mı? diyorum...
Yüzüme bakıyor.
Bir daha oraya koyma diyor...
Oooo tanrım !!!
Sevgilinin yanından her dönüşümde duş başlığı sorunu yaşanıyor.
Sevgilinin evinde de yaşanıyor.
O aşağıya takılmasını istiyor.
Annem yukarı...
Ben ikisinin ortası musluğa bırakma çözümünü kullanmalıyım ki akılcığım şaşırıp burdakini orda, ordakini burda yapmasın !!! Ama eminim onada laf edecekler !!!
Peeeeeeeeeeeeeeee...
Niye insanlar taktılar mı takarlar birşeye?
Tamam kabul, aslında bende düzen manyağı bir yaratığım. Ta ki annemle yeniden yaşamaya başladığım 9 sene öncesine kadar.
9 sene önce anladım ki, bir evde 2 kadın ı-ıh. Biri fedakarlık etmeli... Her ne kadar ev bana tutulup-döşenmiş olsada o kişi annem olmayacağına göre ben olacaktım.
Şimdi 4x3'lük odamda kendi düzenimle kavrulup gidiyorum... Etliye sütlüye dokunmadan... Dokunamadan.
Aynı şey sevgilinin evinde de hakim.
Belirli bir yaştaysanız, siz farkında olun veya olmayın huylarınız-sularınız sizi ele geçirmiş oluyor. Birde uzun zamandır tek başına yaşıyorsanız, kendi düzeninizi kurmuşsanız aman allah... Birinin bişeyi ortada bırakması, hep konulduğu gibi konulmaması sizi delirtiyor, delirtiyor...
Lanet olası bir duş başlığı.
Bizde ki intema...
Sevgilide ki e.c.a...
İkiside hem yukarda hemde orta seviyede duvarda iki askıya sahip.
Biri yukarda durmasını istiyor.
Öbürü orta seviyede ki askıda...
Peki ben?
O günkü duştan sonra nereye koymak uygun geliyorsa oraya...
Bir zamanlar bir film izlemiştim. Julia Roberts'ın filmi. Hatunun kocası takıntılı derecede düzen manyağıydı. Evdeki herşeye burnunu sokuyordu. Havlular boyuna ikiye katlanıp asılacaktı. Biri birinden kısa veya uzun durduğunda olay çıkıyordu.
Tanrım olmuştum filmi izlerken. Ben de bu adam gibi bir manyağım. Benimde havlularım bu şekilde duruyor. Ve o tarihte sevgilim olan şahsın her banyoya giriş çıkışından sonra ben havlu düzeltmek için banyoya dalıyordum ve adamı fırçalayıp duruyordum. Benim sonumda bu adam gibi psibilmemne miydi?
O filmden sonra havlu takıntımı azalttım. Gözüme iliştikçe, ciddi rahatsızlık vermedikçe, eve birisi gelmedikçe düzen manyaklığımı ortaya çıkarmayacaktım. Anneyle yaşamaya başlayınca da doğal olarak manyak kiiim?, düzen kiiiiim? oldum. :)
Ama gel gör biri düzensiz düzeni seven, ötekisi, su şişelerine-kavanozlarına bilmem neye kadar düzen ve ahenk seven olunca, bendeniz gazeteleri tek tek yırtıp salonun ortasında havaya atmamak için kendini zor tutan bir afacana dönüşmek istiyorum.
Bir arada yaşamak zor.
O onu istiyor bu bunu istiyor...
İsteyen isteyene...
Bende bir sürü şey istiyorum.
Onları ne zaman gerçek kılabileceğim peki?
İnsan kendi evinde rahat edemezse başka nerede rahat edebilir yahuuuu?
Bilmem, herkese beraberlik ama ayrı ev-düzen dilemek geldi içimden o akşam.
Heeeyt, banyoda bile huzur yok mu leeeyn?
Var, varda, arada daha relax olmak lazım değil mi? Affeder olmak. Yapmış ama önemli değil demek... Diyebilmek... Ben bunu söylemeyi o filmeden sonra öğrendim.
Hayat birbirimizi kınayarak, cıslayarak, takarak, takılarak, olay çıkararak yaşamak için çok kısa.
Alt tarafı bi düş başlığı. Yazık onunda bi canı var. Arada aşağıya inmek-yukarı çıkmak onun da hakkı değil mi?
:p
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder