Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

3 Mart 2009 Salı

Yüreğinin götürdüğü yer...

Bağımlı olunduğu sürece arzu edileni yapmak zordur.
Kararlarınızda özgür değilsinizdir.
Doluya koysan olmaz, boşa koysan olmazdır.

Birilerine bağımlı olmak demek, gözle görülmeyen prangalarla dolanmak demektir.
İncitmemek, üzmemek adına bağımlı olmak...
Maddi olarak bağımlı olmak...

Yaşamlar başka yaşamlar üzerine kurulamaz.
Başkasının doğrusu üzerine doğru olmaz.

Bir kısır döngüde, prangaların izin verdiği sınırlarda hareket edilir.
Umutlar, özlemler, dilekler, arzular, istekler, hayaller hep ertelenir.

Bir kabulleniş, bir pes edişle yaşam yaşam olmaktan çıkar.
Dışardan bakıldığında yaşıyorsundur. Hemde ne güzel... O la laaa...
Ama dışı seni içi beni yakar bir durum vardır.

Adım atmak istersin ama atamazsın.
Düşünürsün ama söyleyemezsin.
Konuşursun ama anlatamazsın.
Gülersin ama ağlarsın.

Kabullenilmiş hayatlara yaşam demek doğrumudur?
Başkasının arzularıyla süren hayat bittiğinde o insan için yaşadı iyi yaşadı denilir mi?
Belkide ölüm çözümdür.
Ama hayat tatlıdır. Zor da olsa yaşananlar insanlar ölüpte kurtulmayı aklına getirmezler. Oysa ki her gün ölmektedirler...

Kabulleniş, pes etme...
Mantık bazen anlamaz, çevremizdeki bu durumda ki insanları...
Çıkar yol elbet her zaman vardır. Ama bazen yoktur gibi gelir.
Kansız devrim varmıdır?
Adam ölmemiş olsada o devrimlerde yinede çok can acıyıp sonunda mutluluğa erilmemişmidir?

Felsefe yapmak boştur belkide...
Düzene uyup olmayanı kabullenmek, pes edişe, kabullenişe uymak gerekir belkide...
Düzene baş kaldırıp düzeni kuranların canı acıyacağına, baş kaldıramayanların acısın canı demek belkide en kolay en doğru çözümdür.

Hayat bazen belkilerle gelir...
Sorularla...
Cevapsız, çözümsüz labirentlerle...
Ama zaman yine herşeyin ilacı, çaresi olur.
Beklemek, inanmak, pes edip çekip gitmek varken biraz daha oyalanıp görmek gerekir.
Ha bilet kuyruğunda beklemişsin ha bir yaşlı adamın inadını...

Beklerken anı yaşayıp, her şeye rağmen inanmak ve dilemekte gerekmekte...

Gökyüzüne bakıldığında yıldızlar nasıl ufak görnüyor ama aslında ne kadar büyükler gibi kendini evrende küçücük ama küçücük bir nokta gibi hissetsende aslında büyüksün... İnanmanı sağlayacak komik bir yöntem var; tartıya çık !

Küçüksün ama büyüksün.
Yüreğin daha da büyük.
İnancın, umutların ve hayallerin hepsinden daha da büyük...
Değişmeyen tek şey değişim olduğuna göre ve zaman herşeyin ilacı olduğuna göre... Sabrında var olduğuna göre...

Ne prangalar ne bağımlı oldukların...
Hayat kendi ellerinde...
Üzsende, üzmesende, bu yaşam senin ve nasıl yaşamak istiyorsan yaşama zamanı...

Hiç yorum yok: