Köşe yazarı hatun depresyonla ilgili güzel bir yazı yazmış...
Git uyu...
Yemek ye...
Dövim geçsin... çözümleri...
Evet! Ne öyle hemen ilaca sarılmak... Hoş ilaçlarında nane şekerinden farksız olmadığı çıktı ortaya...
Nane şekerinin bilmem kaç katı pahallısını yutacağına... gün boyu nane şekeri kemir !
Bahar gelmeye başladı, güneş yüzünü gösterdi ya, etraf depresyondan çıkan ve başka bir türlüsüne girenlerle dolu...
Nedir abi bu insanoğlunun yok güneş açtı, kapadı, sonbahar geldi, yaz bitti sendromu !
Her daim her durum için bir çöküş bir bunalım...
Moda hastalıkta panik atak !
Eskiler böylemiydi?
Şimdi en ufak kalp çarpıntısında ay ölüyoruum, ay bayılıyorum doohtuuur yetiş nidaları !
Adı üstünde hayat bu !
Bir gün gülüyor bir gün ağlıyoruz...
Her daim mutluluk yok.
Her daim alıştığımız gibi olmuyor hiç birşey !
30 sonlarındaysanız şayet, yeni bir başlangıca hazırlanmanız gerekiyor...
Kabul etmek zor olsada...
Artık sabahlara kadar içilemiyor, deli gibi dans edilemiyor...
Beden yoruluyor, ruh artık dengesizliklerinizden bıkmış olduğundan tepki vermek istemiyor !
Eee bilmem kaçıncı defadır aynı şeyi yaşatıyorsunuz ruha !
Herkes gibi benimde gel-gitlerim var...
Depresyondayım galiba dediğim dönemlerim oldu...
Uykuda geçirilmek istenen bir hayat arzusu...
Yıkanmamak, giyinmemek arzusu...
Gittiğim yerlere sığamamak duygusu...
Gecenin bir yarısı nefes alamıyoruuuuum diyerek yatağın içinde doğrulup kalbimin atmasını beklemeler...
Leen kalbin atmıyo olsa, nefes alamıyo olsan yatağın içinde nasıl doğrulup oturucan !!!
Heee walla !
Farkında olmadan biriktiriyor ve etkileniyoruz...
Dolu gibi gelen hayatlarımız dolu değil aslında...
Alıştığımız düzene ruh ve beden isyan ediyor, yeteeeer bıktık bu monotonluktan diye.
Ruhta bedende yaşamak istiyor.
Kırgınlıkları, kızgınlıkları geride bırakıp... Yeni inançlarla, umutlarla yaşamak !
Ama biz inat ettikçede sen mi yaşamak istemiyosun al lan sana rahatsızlık diyip, yeniden yaşamın güzelliğini keşfettirimeye çalışıyorlar...
Bahar geldi...
Hava çok güzel...
İnsanın içini kıpır kıpır ederken... başladı içimdeki kazan kaynamaya...
Kilolarını veremedin, güzel havada sahil kenarında yürüyecek bi sevgilin yok !, işinden nefret ediyosun, mutsuzsun, işe yaramazsın... bekarsın güya ama bekar gibi davranmıyorsun... gezmiyosun, tozmuyosun...
Evet gözümün üzerinde kaş var !
Heeeeeeeeyt !!!
Bu ilk bahar, sahip olmadıklarım yüzünden ah keşkeler vah keşkelerle yüreğimi daraltmak istemiyorum !
Köşe yazarı hatunun dediği gibi dayak lazım !
Mannakmısınız yaaa... hava mis, eliniz ayağınız sapa sağlam !
Varsın aşk olmasın, seks olmasın, işinizi sevmeyin...
Başarısız olsaydınız bu günlere gelemez ve kimseler tarafından sevilmez, eşiniz-dostunuz olmazdı...
Oh miiiiiiiiis gibi havayı çekin içinize...
Ben çekemiyorum...
Barımın sahibi beyfendi sebebiyle sümüklüyüm... ve ofisimin açılmayan pencereleri yüzünden temiz havam yok !
Ohhh miiis...
Depresifseniz en yakınınızdakine çak bana diyin...
Ya da gelin bana ben zevkle çakim 2 tane !!!
Depresyonda olmak ve öyle yaşamak için para lazım para...
When Harry Met Sally filminde dendiği gibi: "Depresyonun en iyi tarafı bol bol dinlenme imkanı vermesidir"! diyor köşe yazarı hatun...
Zengin hastalığı depresyon !
Hiç bişi yapmadan durcan !!!
Oldu iki gözüm... Kim ev kiranı ödicek?, kim yemek yapıcak?...
Senelik izninde gir depresyona...
Şezlongunun ayağına vuran dalgaların sesinde, yat öyleeee...
Hem dinlen, hem depresyonda ol !
Sabreeeet...
Edemezsen bi Türk filmi kıvamında çakarız evelallah !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder