Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

15 Ocak 2009 Perşembe

Kokarca...

7 sene önce bir pazar öğleden sonra 3 hatun boğaza nazır bir kafede oturmuş sohbet ederken konu klasik hatunsal ilgi alakalara gelmişti.

İçimizde ki en kokokoş, en kadın kadın olan sarışın hatun 'Aaa vücut kremleri sürmek çok keyiflidir öyle deme, hem kadın olmanın keyfini çıkardığın anlar onlar' demiş, yüzümü ekşiterek hı-hı demiştim.

Günün sonunda hep beraber Metrocity'ye gitmiş, memlekete gelmeden önce İngiltere'de tanıştığım ama pekte alışveriş yapmadığım mağazaya vücut kremlerine bakmak için uğramıştık.

Hatun ne alacağından emin mağazanın içinde dolanırken, o tarihlerde vücudumun bana ihanet etmesi sebebiyle dünyanın en nadir ötesi egzamalarını yaşamam nedeniyle bende very dry cilt serisinden tedavi amaçlı bir ürün alarak çıkmıştım mağazadan.

Aklıma eserse sürerim diye...
Kim uğraşacaktı her duştan sonra sür allah sür...

Senmisin böyle düşünen... Beden öyle bir azdı ki, kremsiz-losyonsuz yaşayamaz oldum !
Eller için ayrı, vücut için ayrı...
PH derecesi mühim ötesi mühimlikte, sabun kesinlikle yasak ! Eczanede satılan köpürmeyen, sabun ihtiva etmeyen vücut temizleyicileri iğrenç ötesi bir kokuda...

Yani, her ne kadar miiis gibi kokulu kremlerle vücudu kremlemeyi sevmesekte en azından güzel kokan bi şeylerle yıkanalım dimi... Mantığıyla The Body Shop'un müdavimi oldum.

O tarihlerde, memlekette sabun ihtiva etmeyen, miiisss kokulu vücut temizleyici bir tek onlarda vardı.
Ve Ozy Ozborn, sağlık sebebiyle alıştı duştan sonra kremlenmeye...

İyileştikten sonrada bırakmadı... Yaşadığı acı tecrübeler sebebiyle cildini nemsiz ve kuru bırakmamaya and içti !!! Zaman geçtikçe artık Shea yağı özlüleri bıraktı, binbir çeşit meyve kokularına sardı...

Dün saat 1605.
Hızla metroya yürüdü, alışveriş merkezinin durağında indi.
Eskiden lüzumsuzca bulduğu şey artık damarlarına işlemiş bir zorunluluk-olmazsa olmaz olduğundan markanın sadece yeni yıl için çıkardığı özel ürün bitmeden bir kaç ay yetecek kadar almak istiyordu.

Plan sonderece basitti. Alışveriş merkezine gidecek, mağazanın bulunduğu kata çıkacak, özel üretim Amber'in body butter'ını alacak, sonra yeniden metroya yönelip spora gidecekti. Bu arada para çekmeyi unuttuğundan cebinde de parası yoktu. Aslında bu alışveriş olayını sevgilisiyle yapacaklardı ama Ozy'nin bir sorunu vardı: Aklına koyduğunu o an- o gün yapmazsa olmazdı. Ölür mölürdü !!! Yapılacaksa yapılacaktı! Sevgili kusura bakmayacaktı. Onunla gidildiğinde de bir şeyler bulunurdu almak için... Ürün bitermiter sonra animallah olmazdı...

İçeri girdi, yeni ürünlerin çıktığını gördü. Arada çıkan yeni ürünleri pek sevmezdi. Biraz tutucuydu. Papaya ve Hindistanceviiznden başka ürünlerin kokusunu sevmezdi. Diğerleri çok meyve meyve gelirdi. Mesela çilek... Aman tanrım reçel kavanozuna düşmüş gibi buram buram kokardınız o yüzden önyargıyla yeni ürünü şöyle bir kokladı... Kokladı... Kapının yanında duran sepetlere uzandı ve on o dakika tüm vücudunu farkında olmadan saran alışveriş tutkusuyla kendisini kokuların cazibesine kaptırdı.

Film kopuk !!!

Böğürtlen
Kızılcık
Amber ki kehribar...
Mandalina ve orkide karışımı nefis bir meyve-çiçek karışımı...
Eski dost Shea'nın o saf sütümsü kokusu...
Başka başka, illa sürdüğü şeyle yıkanıcam takıntısından hepsinin vücut şampuanları...

Hıııııııım, yuuummmy, yuuummmy...
Sınıf sınıııııffff...

Kasaya gitti, parasının olmadığını hatırladı...
Olsun, teknoloji saolsundau. bankamatik kartını kasaya uzattı. Çoğu ürün %50 indirimli olduğundan olabilecek en mi en uzuz alışverişini yapmış olmanın keyfiyle mağazadan ayrılıp sporuna gitti.

Eve geldi, duşa girerken aklı karıştı...
Bu akşam acaba ne koksam dedi...
Hıııım hııııııım...
Neee?

Kızılcıkta karar kıldı...
Yıkandı, kremlendi ve tüm ev birden kızılcık marmeladı gibi kokmaya başladı...

Tanrım ben manyakmıyım dedi...
Evet manyaktı...
Bu ay kanama öncesi, alışveriş manyaklığı kokulardan vurmuştu onu...

Binbir çeşit misss miisss koku... Sınıf sınıf... Koku...
Kokmak istiyordu...
Kokmak...

Herzaman ki kokusunu çok seviyordu ama senelerdir onu kullanmaktan hafif bir gınna gelmişti... Farklı, güzel kokmak istedi...

Ama marmelata döndü...
Kokarcasın dedi kendine...
Kokarca oldun kızıııııım...
Hem de ne kokarca...
Mukadderat !

Sonra geçmişi hatırladı... O pazar gününü... Kadın olmanın tadını-keyfini çıkarmayı biraz abartmıştı... Gülümsedi... Başka bir arkadaşının sözlerini hatırladı '35'ne gel, o zaman kadın gibi davranıcaksın' diyen... Yine gülümsedi... Bazı kadınlar doğuştan bazılarıda sonradan ediniyorlardı işte... Ama hiç bir zaman keyif almak için geç değildi-olmuyordu...

35'den sonra kadın olmanın keyfini kızılcık kızılcık kokarken çıkarırken, annesinin kızılcık marmelatlı kurabiyesini özlediğini farketti...
Hııım olsada yeseydi sütle diye düşünerek mutfağa gitti...

Hiç yorum yok: