Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

29 Ocak 2009 Perşembe

Çeyizci geldi hanııııııım...

Anne bunları getirmeyi düşünmüyosun dimi?
Elbette getiricem. Hiç biri kullanılmadı, hem onlar senin.
Neeeee ??? !!!

Türk milletine hastayım abi...
Bir eve ziyarete gidilirken ecnebiler gibi bi çiçek ne bileyim bir şişe şarap götürmek yerine kullanmazsan güzel kızıma-oğluma çeyiz olur zihniyetiyle bilumum renk ve çeşitte havlu ve lif hediye getirirler !!!

Kardeşiiiim, size ne benim çeyizimden ? Hem belki ben allı dallı güllü havlu sevmiyorum.
Sizin takım zihniyetiniz yok diye illa benimde mi olmamalı?
İlla liflemi yıkanmalıyım?
Evet... 90'lı yılların başına kadar memlekette ecnebilerin süngeri, naylon lifi, piling eldiveni olmadığından bizler el emeği göz nuru renk renk orlondan yapılma boy boy tığ ile yapılmış liflerle yıkanmak zorundaydık.

Ama kullanmazsanız çeyiz olur mantığıyla getirilen liflerle beni geçtim, adamı geçtim adamın tüm sülalesini yıkayacak kadar lif hediye getirmek biraz absürt olmuyo mu?

Havlu, havlu, havlu, havluuuuu...
Lif, liiiif, iliiiiiiiiif !!!
Anne ya at gitsin bunları... Kullanmıyorum ben artık.
Aaaa olmaz, bu bilmem ne teyzenin emeği, şu bilmem kimin, bu...

Aaaaaa !!!

Allah artırsın, sizede nispet eder gibin olmasın ama ev bol olunca, bi o eve bi bu eve taşınıp duruyoruz işte...
Bu taşınmalarımızdan birini bu yaz başında yeniden yaşayacağız...
Baba evim, İstanbul'a taşınacak !!!
Annem iki ayrı şehirde iki evle uğraşamayacağına karar verdi. Yaşlanmışmış artık. Bi orda bi burda olmasınmış eşyaları...
İyi hoş tamamda, baba evinin buraya taşınması demek ev üstüne ev kurmak demek...
Onca eşya, atılıp satılamayan hatıra, ıvır zıvır...
Bence hiç birini taşımamak gerek ama benim mantığımın pek bi ehemniyeti yok annenin gözünde o bakımdan neler gelecek neler verilecek ayrımı yapmaya başladık.
Hoş benim getirmeyelim diye ayırdıklarım kaşla göz arasında getirileceklerin arasına sokulacakya... Kızım seninde fikrini alıyorum ama sonunda benim dediğim olacak durumuna boştan yere mesai harcıyorum ya neyseeeee...

Bu çalışma sırasında benim yok zannettiğim 'çeyizlerimin' olduğu ortaya çıktı.
Yanlız bu çeyizlerin hiç biri ne annem ne anneannem tarafından hazırlanmış şeyler değil.
Millet ziyarete gelirken almış eline bi havlu, bi lif gelmiş...
Olmuş bana çeyiz !

Neredeyse dağ tepe havlu lif!
Ben mesleği bırakıp hamam açsam daha hayırlı olacak!!!

Be anacığım madem bu kadar çok havlum vardı, üniversiteye giderken niye vermedin bunları?
Ben bilmem kaç sene dışarda yaşarken havlu ihtiyacım oldukça aldım.
Verirdin her seferinde 3-5 bu dağ yığını azalır hatta yok olurdu.
Şimdi kim kullanack 70-80'li yılların desenlerinde fıstık yeşilli-turuncu-alı al moru mor havluları?

Kullanırız...
Hı-hı... ben alırım havlularımı-liflerimi giderim koca evine...
Semt pazarında tezgah açıp satarız... Süper valla... Vintıııııç apla bunlar vintttıç diye satarım onları...
Olmamı? Oluuuur, bal gibin oluuuur !!! Bu ekonomik krizde var olanla iş sahası yaratmak-açmak!
Tanrım ne süper bi kadınım !!! Mimar değil işletmeci ötesi bi zeka, çözüm üretebilme potansiyeli...
Ah ah heba oluyorum buralarda...

Her geeenç Türk kızının evinde vardır böyle eş-dost tarafından getirilmiş çeyiz yığını.
Atsan atamazsın-satsan satamazsın.

Türk toplumunun ben şeyine hastayım,neyine, şusuna: Sadece büyük şehirlerde yaşayanlar her gün yıkanırlar. Pagan zamanlarımızdan beri su Türkler için önemli olmuş olmasına ama, her gün su kuşu misali yıkanmaz Türk milleti. Geçmişinde önemli bir yere sahip olan su nedense artık değil. Zırt-pırt yıkanmayan bir milletin hediye olarak suyla alakalı hediyeler vermeside ilginçtir bu arada.

Haftada en fazla 3 defa yıkanan bir toplumun lif ve havlu hediye etmesi sosyolojik veya psikolojik açıdan incelenmesini gerektirmiyormu sizce? Bence araştırılmalı...

Tanrım yine nerelere zıpladım. Bi toplumu incelemediğim kalmıştı !!!

Havlularım ve liflerimle napacağımı bilememekteyim.
Bir mimar olarak, tasarım yetimi zorlaya zorlaya onlarla bir patchwork çalışması yapmam hem onların tükenmesine hemde benim tasarım zekamın paslanmamasına yarar yaramasına da... Bu çalışmayı nerde sergilerim onu bilemedim. İstanbul ya da Venedik Bianeli olabilir... Türkler ve su adlı çalışmamı dünya üzerindeki tüm Türklere itaf ederim. Evet evet...

Bu yazıyı yazarken cinyıııs bendeniz her gün ayrı bir lif ve havlu kullansamda bitmeyecek çeyizimi tüketmek için eşe dosta hedeye olarak götürmeye karar verdim.

Bi sürü bekar arkadaşım var...
Çeyiz dağımdan bir birine uygun renklerde bi havlu bide lif seçtim mi olay bitmiştir...
Devir ekonomi devriiiiii...
Ne öyle bilmem nereden hediyeler filan...

Eheee, çeyizim var benim ya... Hiç kullanmayacağım bir çeyiz !!!
Töbe töbeeee...
Yokmu buzdolabı-yatakodası hedeye getiren?

*Carna'ya...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Kızım sen bir evlende görecem ben seni o zaman da böyle yaklaşacak mısın bu konulara...
Hiç değilse senin evine gelen konuklarına hediye eder kullandırırsın ben öyle yaptım.
Bahsettiğin yatak yorgan döşşek olsa neyse bu kadar bağarmanı anlarımda kullandıığın şeyler bunlar inan bana ihtiyaç duyacaksın bir gün ahhhhhhhh
diyeceksin bu bilmem kimdendi....
Sen hele bir evlende görelim onu bekliyorum muck....