20 Haziran 2010 Pazar
Babama...
Gecenin ikisinin buçuğu çünkü... :)))
Son 2 yıldır babamı çok özlüyorum...
Aslında hayatımda pozitif bir insana ya da denge unsuruna ihtiyaç duymamdan bu özlem...
Eminim o hayatta olsaydı şimdi ki ben ben olmazdım ;)
Hele mimar olmamı hiç istemeeeez mimar olamazdııııııım :))))
Hayat kısa...
Sevdiklerinizin kıymetini bilin...
Ama nolur vicdan yapmayın...
Seven insan nankör olur, bencil olur hep ister... siz versenizde, çok versenizde ister... O yüzden ah aman az yaptım ettim demeyin, düşünmeyin...
Ailelerin yeri ayrıdır ama siz bir bireysizniz unutmayın... annenizin ve babanızın ortak yaratımı...
Sevgili babam...
Gelmek çok istedim ancak THY'nin uçak saatleri beni tüm gün Samsun'da delirteceğinden gelemedim...
Sabah 7 geceyarısı 12 de dönüş...
Özürüm ama bayardı beni...
Gönüller bir ossuun babacığııım :)))
Ah...
Arada çok anıyorum seni...
Bazen kötü...
Anneyle kavga ettiğim zamanlar kötü andığım anlar oluyor...
İyi andığım anlar ise bencilce kendimi düşündüğüm ve sanki olsan-desteğini hissetsem her şey daha iiii olacakmış gibi geldiği anlar...
Yakın zamanda bir kaç arkadaşımın annesi ve babası öldü...
Mezarlarından çıkmıyorlar...
Benim bakış açım, olaya yaklaşımım yok onlarda...
Onların ki mi doğru benim kimi çözemedim...
2 günde bir mezardalar...
Yetişkinlikte ölümü kaldırmak daha zor sanırsam...
Amanıııın hepiciği öldü bitti...
Acının ve kaybedişin yaşı yoktur o ayrı ama 37-45 yaşlarındaki insanların hali benim 11 halimi pek bi şaşkına çeviriyor...
Ayıp olacak biliyorum ama hani maymun şeyini görmüş şey olmuş hesabı gibi geliyor bana...
11 yaşında ki bir çocuğun yok kalmasıyla 45 yaşındakinin yok kalması aynımı?
Elbet değil...
Amma velakin yaşadığım tüm kayıplar sonucunda sanırsam pek bi acı kaşarı oldum... Yani allaaa şükür öbür türlü bi kaşar olmayıp böyle bi kaşar olmak iii bişiii o ayrı yani de... :)))
Töbe töbeeeeeeeeeeeeeeeeee...
Geçen akşam babanemi gördüm rüyamda... Almış eline cep telefonumu amcamı arıyoooo... evladım gelsene buraya diye...
Asabım bozuk!
Babaneme feci öfkeliyim...
Tüm evlatları yanında sayılır, bi tanesinide bana bıraksın!
Tez zamanda izne çıkıp amcamın yanına gidip onu bir an bile yanlız bırakmamak niyetindeyim... Yoooo bu evledını babaneme erkenden kaptırma niyetim yooook !!!
Abuk muhabbet...
Ama sen alışıksın buna...
Senin mezarın duadan çok abuk muabbete alışık :)))
Mezuniyet projemi bak baba diye mezarına serdiğim ve rüzgardan tüm çizimlerin uçtuğu günü hatırlarmısın? Onları toplayana kadar canım çıkmıştı... :))Hiç yardımcı olmuyosun baba diyede sanada söylenmiştim :))))))
Bi sefer yan mezarı ziyarete gelen sıkma baş hatun durduk yere bana sataşmıştı hatırlıyomusun... Manyak hatun... Ne güzel seninle sohpet ediyoduk, mezara baş açık gelinirmi, konuşulurmu, dua okunur vs... diye sarmıştı... Pıtı pıtı pıtııııııı... Onunla kavga edip gıcıklığına sigaramı mezarının üzerine söndürmüştüm! Ahaaa bak babamın üzerine sigara söndürüyom, baba benim, mezar benim sen dön kendi ölüneee aloooooooo yapmıştım :))))
Allahım yarabbim ne manyak insanlar var... İlla dua edilecekmiş... Lee get! Adamın kemik unu kalmış olsada ordaki benim canım... Napmak istiyosam yaparım... Dünya üzerindeki hiç bi dini dinlemem tanımam orda... Sadece ben ve o o an var olan !
Aaaaaaa sinirlendim hatunu hatırlayınca...
Neyse...
Öldüğün ilk sene mezarını kırmıştım eheeeeeeee
O bu güne kadar yaşadığımız en abuk anıydı...
Mezarı yapmışlar... ne bilelim bi gün önce mermerler yerine yerleşmiş...
Ben dedeme beni babama götür diye tutturmasam kimsenin gideceği olmadığı bi gün...
Gittik...
Saolsun amcam öyle bi mezar tasarlayıp yaptırmış ki mubarek babil kulesi...
Daha orta 1 veletiyim söz möz-mezar anlamıyorum...
Babamı görücem göremiyorum... Babil kulesine tırmanmam gerekiyo boyum yetmediğinden... Ağaca tırmanır gibi dedemin sözünü dinlemeden tırmandığım mezarın mermerleri meğersem daha tam yapışmamış mıııııııııııı ben ve mermerler aşşağı bi güzel yuvarlanmayalım mııııııııııı...
Sayemde mezar filan hak getire...
Herşey darmaduman...
Dedem nasıl ciyaklıyo Ozy diyeee...
Bişey beni korumuş durumda koca blok mermerler üzerime düşmeyip nasıl beni aşıp yanıma devrildi açıklaması yok... sadece işaret parmağımda bi morluk oldu... Oysa onca mermerin üzerime düşmesiyle yaşama şansım filan yok durumu bi deneyim yaşanılan...
Ben nasıl gülüyorum...
Dedem şokta...
Neyese bu sefer bizim kendi ustalarımız yapıyor ve sağlam yapılıyor mezar...
Eheeee ne eğlenceydi ama... Yani benden başka kimse öyle algılamdı ama osssun eğlenceliydi :ppp
Boyum yetsede hala tırmanırım mezara... Bizim baba-kız mezar ilişkimiz biraz absürttür... Diğer aile üyelerinde saygıda kusur etmeyen hal ve tavırlar sergilerim amma velakin babada yapmam...
Tırmanırım mezarına, otururum kenarına, yakarım bi cigara arada onunda canı ister diye bi tane onada yakar saplarım toprağa... Başlarız muhababte...
Anneyle gitmişsek kesin aile kavgası yaşanır...
Senin kızın bunu yaptıııııııııııııı...
Senin karın bunu yaptııııııııııııııııııııı...
Bu kavganın çıkma nedeni benim sigara içmemdir...
İçme kızım...
Anne bi şurda rahat ver yaaa...
Bak Yavuz görüyomusun...
Yavuzcuuuuuuuuuuum, benden daha bi açık olmayan kahve renkli kara gözlü miyopuuuum, kelim babacığıııııııııııım, babalar günün kutlu ossuuuuun senin deyiminle mutlu ve kurtlu olsun :)
Hurilerin vardır inşallah onlar kutluyodur benim yerime...
Ya da hep istediğin futbol takımını kuramamış olsanda mezarının etrafını çevreleyen bebekler kuttluyodur babalar gününü...
Merak etme, yarın malak gibi uyucam... 12'den önce kalkmam...
Ben uyanıcam, kahvemi içicem, duşumu alıp uyku sersemliğimi atıcam oooo o zamana babalar günü biter zati...
:))))))))))
Sen asıl anneme üzül hala alışamadı dedemin yokluğuna...
Yuw bu ölüm işi yaş ilerleyince daha mı zor oluryor nedir? Ya da ben wallah billah bağışıklık sağladım her hal...
Babacık rüyaya girersen ve ertsi gün hatırlanırsa harika olur... Yani bu istek senden çok benim hediyem gibi oldu ama sıpanı üzmezsin herhaaaal ;)
Kıçın :)
15 Haziran 2010 Salı
Sex and theeee city 2
İş yeri oda komşum olan kafa dengi çıtır hatunla haftasonu planı yapıp 21.30 matinesine sex and the city'yi izlemeye city's'e gitmeye karar verdik...
İkimizde cumartesi ve mahalleli olmanın rahatlığında sinemaya adım attığımızda oraya kesinlikle ait olmayan kılık ve kıyafetler içinde olduğumuzu gördük!
Sanki millet moda showuna geliyordu...
Ya da Jessica Parker ekrandan çıkıp parmağını uzatıp aferin sen iyi giyinmişsin, ı-ıh sen kötü diyecekti!
Yılmaz Erdoğan'ın kulaklarını çınlatmadan edemedim:
O da bizi görecek miiiiiii?
:))))
Yarabbim ne miniler ne topuklular...
Ne süs ne püs...
Hadi erkek arkadaşla gelinmiş olsa anlayacağım... Birlikte yemek yenmiş sonra sinemaya gelinmiş, hatun hem cumartesi hemide nişantaş'a çıkıldığından bu kılıkta dicem ama öyle bir durumda yok!
Çıtırıma dönüp: Evler yakın nasıl olsa bi koşu gidip değişşek mi acep üstlerimizi demeden alamadım kendimi...
İkimizde gülüp amaaaan mısır yiii boşver moduna geçip milleti inceleyip not vermeye başladık!
Film eğlencelik...
Arada sıkıyor, espiricik yapacağım diye kastığı zamanlar oluyor ama bizim gibi cumartesi gecesi eğlencesi olarak baktığınızda sizi tatmin ediyor...
İslam karşıtı veya islamla dalga geçer bi durumuda yok.
Sonuçta her ne kadar ortadoğu coğrafyasına yakın olsak ve az çok arap ülkelerinde ki kadına bakışı bilsekte bize de tuhaf gelecek, bizimde yadırgayabileceğimiz şeylere Newyorklu özgürlüğün cılkını çıkarmış 4 kadın gözünden bakış var.
Çarşafıyla patates yiyen kadın banada tuhaf gelir yani...
Her neyse...
Filmin başında ki gay düğününe bayıldım! Düğün dediğin hele benim yaşımda ki bir hatun için yapılacak düğünün gay düğününden eksik kalınmadan yapılması gerekir diye bi yargıya vardım!
Sebep?
Kuğular çok hoşuma gitti de ondan... Haaa bide hepiciğide yakışıklı erkeklerden oluşan koro... :)))
Samantha yine süperdi...
Onun gibi menepozla flört eden gerçek kadınalr varmıdır acep?
Ah ahhhh kadın menepozda ama nassıııı şahane, tanrının özene bezene yarattıklarını götürüyor...
Kıskanamdan edemiyor insan... :p
Bu arada Samantha'nın erkekelri için özel popo castı yapmışlar sanırsam...
Oyuncuları seçerken popo fotoğrafımı istediler yoksam indirin pantolonunuzu ve dönün mü dediler acep? Merak etmeden duramadım... :))))
Kadın her yerde kadın bunu gördük... Çarşafın altında bile para varsa hatta yoksa bile moda takip ediliyor...
Şımarık kadın kötü bişi...
Her akşam evde mi yiceeeez, tivi mi seyretceeeez sendromuna giren Carrie'ye biraz gıcık oluyorsunuz.
Yafrum daha ne istiyon, adamı sonunda nikahladın, manhattan'da arzu ettiğin gibi döşediğin dairen var, paran var daha niiiiiiiiiiiiii?
Yani oha filan oldum... Memleketimiizn en zengin ve sosyetikleri bilem senin ki gibi bi hayat yaşamıyodur diyip Fatma Girik tokatı patlatmak istedim hatuna... :)))
Bu arada Carrie çok ama çok rüküştü... ıııyk olduk hatta ohaaaa filan olduuuuuk !!!
Filmin en acı ve gerçek öğretisi, yaşın başın, başarın, kariyerin, banka cüzdanın ne olursa olsun, ne kadar cezbedici hatun olursan ol, sütyensiz doğal ve çıtır meme her kadının korkulu rüyasıdır dı!!!
Sam bile ohaaa olduktan sonra... :))))
Dadı alırken tikkatli olunuuuuuz... Hobidik hobidik hoplayan sütyensiz doğal iri memeli dadı kötü bişiiiii :)))
Bu arada Charlotte'un yaşadığı korku o yaşta çocuğu olan tüm anneler için geçerli sanırsam. Dadıyı kaybetmektense kocayı kaybetmek... :)
Çok ama çok çocuk seven bir arkadaşım vardı... Oğlu durmak bilmez bir dönemdeydi aynı Charlotte'ın kızı gibi... Bana Ozy sakın beni yargılama ama geçenlerde camdan atmak istedim dedi...
Kimse yaşamadan neyin ne olduğunu bilip anlayamaz... :)
Evet efem sadece 3 erkekle izlediğimiz film bizi eğlendirdi...
Nine westten alış veriş etmeyeni filme almıyorlardı sanırsam gibi bir durum vardı salonda... Boy boy nine west poşetleriyle izledik filmi...
Ah ah yokki şöyle hakla ilişkiler şirketi olan arkadaşım!
Ah ahhh öyle şaşa böyle şatafat kim istemez ki...
Ah ahhhh Sam'in kilerden nerde buluruz wah waaaaah !!!
:)))
Hatunlar yaşlanmışlar ama...
Artık 3.sü olmaz...
Gidin kafayı dağıtın-etliye sütlüye bulaşmayın...
Ama lütfen süslenip püslenip gidin...
Carrie kendisine bakmadan ekrandan çıkıyoooor ve yorum yapıyoooor...
O da bizi görecek miiiiiii?
;)
11 Haziran 2010 Cuma
Servis adetleri...
Nassı yani oldum ister istemez...
Yunanistan'dayız...
Cafeye çöker çökmez kocaman şık bir karaf yada sürahide su geliyor... Ücretsiiiiiiiiz!!!
Kahve içerseniz kahvenin yanında da...
Viyana'dayım...
Kahvenin yanında su geliyor...
Hele Türk kahvesi içiyorsanız kahve cezvesiyle hemide bakır cezvesiyle, lokumla servis ediliyor !!!
Türkiye'deyim...
Öğlen mamasına bir ailenin en az 3 günlük giderini ödüyorum... Su plastik şişede geliyor.
Kahve mi içiyorsunuz eh yanında su verdik desinler diye şat bardağı ayarında bi bardakta sucuk !
Leeeeyn Osmanlı Osmanlı, adetlerimiz diye yırtınıp yırtınıp duruyosunuuuuuz... Hata ruz!
Ben niye ecnebinin memleketinde olması gerektiği gibi bi Türk adeti keyfi sürüyorum?
Bizde adet değilmidir, misafire önce ne kadar uzak veya yakın olduğu önemli olmadan yoldan geldin diye su vermek?
Kahvenin hası mangalda bakır cezvede olur tamam onu yapmak eziyetlide olsa şöyle güzel cezvesinde yanında lokumu suyuyla bi servis zor mu?
Zor sanırsam...
En bi en lüks restaurantlarda bile plastik şişede su!!!
Yaw şişecam gibi bir değerimiz var bizim. Tasarımcılarımız var...
Çok mu zor cam şişede su satmak?
Hem haşırt huşurt para öde, ben A ve B'ye hizmet ediyorum de sonra Z sınıfında su servisi yap!
Bayıldım bayıldım, Osmanlı'nın hüküm sürdüğü topraklarda bizim olan ama unutulmuş, yapılmayan adetlerimizi yaşamaya bayıldım...
Bişi diiil elalemin ecnebisi orda görüp burda daha bi hasını yaşaaycağım diye sanıp geliyosa çok sorryyy...
Kalite ve zerafet malesef yok...
Adetler ise kafaya uyarsa, koşullara uygunsa uygulanıyor...
Napalım, bir zamanlar Osmanlı'nın hüküm sürdüğü topraklarda adetleri ve keyiflerini yaşayacağız bizde...
Mukadderaaaaaaaaaat !
Lang Lang & Bifo
Dinlemeden önce hakkında duyduklarımla şişmiştim.
Hadi canım elin Çinlisi bu kadar mı iyiydi...
Bir sürü şehirde kapalı gişe konserler veren, Berlin, Viyana Filarmoni ve ünlü Amerikan orkestralarıyla çalışabilen ilk Çinli piyanistti. 2009 senesinde Time dergisinin hazırladığı 'Dünyanın en etkili 100 insanı' listesine girmeyi başarmış, 2008'de 29. Olimpiyat oyunları'nın Pekinde'ki açılışında gençliğin ve gelecekteki Çin'in simgesi olarak görünen Lang Lang'ı beş milyardan fazla insan izlemiş ve burdaki performansından sonra 40 milyondan fazla Çinli çocuk klasik piyano öğrenmek istemiş... The Today Show bunu 'Lang Lang etkisi' diye adlandırmış...
Cv'si oku oku bitmiyor...Kültür elçisi kendisi... Hakkında dünyanın sayılı basın kuruluşları destan yazmış...
Gitmeden görmeden olmazdı...
Dün akşam ilk defa nasıl gidilir edilir bilmeden Sütlüce'de ki Haliç Kültür Merkezine doğru yola çıktık.
Kocamaaaaan bir alan üzerine inşa edilen Kültür merkezinin nasıl nefis bir manzarası var... Oy oy oyyyy... İstanbul'da gizli saklı kalmış bir cennet desem abartmış veya yalan söylemiş olmam. Eeee onca Kral, onca Padişah, ressam, yazar, şair boştan yeremi Haliç'e vurulmuşlar...
Eski Sütlüce Mezbahasının yerine yapılmış olan, yapımı 10 sene hatta daha fazla süren Sütlüce Kültür Merkezinde konser, kongre, sinema, sergi ve toplantı, açık hava ve tiyatro salonları bulunuyor. Toplam inşaat alanı 157 bin metrekare olan tesisin salon kapasitesi 8 bin 945 kişi. Otopark kapasitesi 700 araçlık olan tesis daha çok kongre ve fuar için kullanılmak üzere tasarlanmış.
Çok güzel çok şık. Elinizde şarap veya şampanyayla gün batımında Haliç kıyısında dolanmak pek bi tarifi imkansız tatlardan...
Merkez iyi hoş ama ulaşım derdi var. Bazı dinleyiciler deniz taksi ve kendi tekneleriyle geldiler merkeze... Çok şık bir görüntüydü ama istemeden hayıflanarak izlemek zorunda kaldık. :)
Keşke Beşiktaş'tan merkezin iskelesine vapurcuk veya dolmuş teknelerden koysalarmış... Az paraya bizde hem rahat ulaşım hemde deniz sefası yaşardık... :)
Tipik Türk milleti rahatlığıyla 8'i geçe başlayan konserde Lang Lang'a şef Gürel Aykal yönetiminde Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası eşlik etti.
Birinci bölümde Lang Lang sahne almadı. Robert Schumann'ın 4. Senfoni, Re minör, Op.120'ni seslendirdiler... Schumann'ın eşi Clara'ya doğum günü hediyesi olarak 1841'de yazdığı yazdığı bu senfoni bestecinin ikinci yazdığı senfoniymiş. İlk seslendirildiğinde soğuk karşılanmış ve 10 yıl sonra yeniden ele almış Schumann senfoniyi...
Açıkçası ben pek sevmedim. Hoştu ama benim uykumu getirdi... Belkide bir an önce Lang Lang'ı dinlemek istemenin sabırsızlığıyla kendimi pek veremedim...
İkinci yarıda ise uzakdoğululara has kirpi saçlarıyla şirin mi şirin çıtır Lang, Frederic Chopin'in 1. Piyano Konçertosu, Mi minör, Po.11'ni flarmoni eşliğinde çaldı.
Yani Chopin... ne denir ki... Chopin'in sevgili çalgısı piyano... Yani zaten müthiş olan bir şey daha müthiş nasıl olabilir dün gece bunu öğrendik, şahit olduk...
Chopin'in kendisini Avrupa'ya tanıtmak için yazdığı bu eserde, piyano aralıksız olarak ön planda tutulmuş, orkestra ile diyalog kurmak düşünülmemiş... Programda böyle yazıyor... İyide yapmış Chopin. Çünkü ilk defa dinlediğim değerli piyanistleri orkestra eşliğinde dinlemekten hoşlanmıyorum. Sadece ve sadece o çalsın, piyanonun sesini duyayım istiyorum... :)
O minik ve zarif eller, vücut dili... Muhteşem bir deneyimdi...
Mesleğini bilmeseniz onu klasik müzik eleştirmeni sanabileceğiniz sevgili avukatım konser başlamadan önce, 1 haftadır Chopin'ni dünyaca onaylanan iyi yorumculardan dinlediğini söyledi. Dersimi çalışıp geldim dedi. Hatta Lang'ın cd'sini de almış ama memnun kalmamış...
Ve kendince yaptığı ön hazırlık sonucunda Polonya'lı piyanistlerin Chopin'ni daha iyi yorumladıklarına karar vermiş. Milliyetçi duygularla, daha bi fazla sahiplenip, doğru bir şekilde yorumluyorlar dedi. Onun yalancısıyım valla... Onun kadar hassas bir klasik müzik takipçiliğim yok malesef...
Avukatım, İdil Biret'i tutkusuz, Gülsin Onay'yı ise en iyi yorumlayan Türk piyanist olarak tanımlıyor. Yanlış hatırlamıyorsam bir yerde okumuştum tüm dünyada istisnai bir Chopin icracısı olarak kabul ediliyor, annemin sevgili prensesi Gülsin Onay... :) Çok normale yani onun harika yorumlaması...
Bu arada Lang Lang'i izlemeye Gülsin Onay ve Anjelika Akbar'da gelmişti... Başka gelen piyanist oldumu bilmiyorum...
Sevgili avukatım, Artur Rubinstein, Krystian Zimerman, Alexiss Weissenberger, Cladio Arrau ve Rayal Filarmoni dinleyip gelmiş konsere...
Bakalım dedi... Cd'si pek etkilemedi...
Konser sonrası en etkilenen o oldu. Canlı performans başka bambaşka birşey... Kim ne derse desin, dünyanın en mükemmel sütüdyo kaydı olsun canlı performansın hazzını malesef veremiyor...
Konserin sonunda hepimiz Lang Lang etkisi neymiş öğrendik...
17 yaşında verdiği konser sonrasında The Times 'Tek bir koltuğun bile boş kalmadığı Albert Hallby'de büyük alkış tufanı koptu... Burada bir tarih yazıldı...' demiş...
Dün gece içinde aynı sözler geçerliydi...
Dün geceki konser Şakir Eczacıbaşı'nın anısınaydı... Gözlerim onu ön sıralarda aradı... Onsuz festival değişik ve tatsız bir deneyim ama alışacağız...
Dün gece ruhu şad oldu.
Dün gece hem Şakir Eczacıbaşına hemde amcamında içinde bulunduğu İKSV kurucularına şükranlarımı sundum. Çağdaş, kültürlü bir Türkiye için duydukları inanca, yoktan var etme çabalarına...
Gönül isterki sadece İstanbul Türkiye'nin kültür başkenti olmasın. Dört bir yandaki sanat severlerimizede sanat-kültür gitsin...
Gecenin sonunda tipik Türk işi olduk ve otopark çıkışlarında kitlenme yaşandı. Tasarım hatasıda vardı, işletme hatasıda... O bölgeden çok fazla taksi geçmediği için arabasız gelenler tek tük geçen taksileri kapma savaşına giriştiler... Allahtan Taksim'e giden belediye otobüsünün geçiş saatine denk geldi çıkışımız ve bir anda otobüs o hattan alamayacağı kadar yolcu aldı. Sütlüce Sütlüce olalı böyle sosyetik otobüs yolcusu görmemiştir... :p
23 Haziran'da Sütlüce Kültür Merkezinde bu sefer Viyana Filarmoniyi dinleyeceğiz... Bilet almadıysanız alın... Viyana Filarmoni kaçmaz... Kaçmamalı... :)
9 Haziran 2010 Çarşamba
Tchiboooo ile içinizdeki ve dışınızda ki cazibeee
Tchibo yorgunu olaraktan saat 12'de iş başı yapabildim...
Çarşambaları işe geç gitmeme herkes alıştı...
Tema günü bu gün, öğleden önce gelmez! beklemeyin siz... gidin öğleden sonra gelin diyorlar... :)
Allahtan patrona ebelenmedim bu güne kadar...
Ebelensem nolceeeek? Tema günü bu gün ,alışverişim bitsin gelceeeem yüzsüzlüğü yapabilitesi potansiyeli vs. görüyorum kendimde... :))
Aaaaa ayaol herkescikler biliyo çarşambaları 10-11.30 Tchibo'da olduğumu... O da öğrensin, ses etmesin :ppp
Bu sabah biraz geç uyandım. Uyandığımda saat 9.30'du... Tema sırf hatunlara özel olduğundan geç kalmamak lazımdı... Vaktiğimin azlığı sebebiyetiyle City's'e mi gitsem oldum ama sonra oranın müdürü bir önceki yazımı okumuş veya ona bahsetmiş olabilirler ve hatunda beni dövmek için bekliyodur düşüncesiyle vaz geçip gözümdeki çapakçıklar tam çıkmadan taksiye atlayıp Metro city'ye gittim... 10'u 10 geçe ordaydım ve geç kalmıştım... :(
İçerdeki terk erkek Tchibo'nun elamanıydı...
Bir önceki yazımda yazdığım gibiydi durum... Hatunlar çocuğu yakasından yakalayıp Deeeesi, Eeeeeesi, Feeeeesi varmı bu sütyenin yapıyorlardı... :)
Garibim hayatında bu kadar çok sütyen muhabbeti yapmamış ve ellememiştir eminim... :)
Çarçabuk beğendiğim ürünleri çantama doldurdum ve kabin sırasına geçtim...
Sırada kimi göriiiiiim, harekete geç temasında bana ve elaman çocuğa musallat olan hatunuuuuuu!!!
Hatun Metro City'nin müdavimi anlaşılan!
Aldığım ürünler çantanın içinde olduğundan ne aldığımı görememenin rahatsızlığında kıvranıp dururken birden gözüm vücut pudrasına takıldı... Yerimden 2 adım hamle yapıp onu alıp çantama atınca nasıl çıldırdı...
O neymiş?Neye yarıyomuş? Nasıl kullanılıyomuş? Ondan başka varmıymıııııış...
Aaaaaaaaaaa!
Walla bidaha bu hatunla karşılaşırsam elimi kana bulicam !
Manyakmıdır nedir derken, sıra kuyruğu ona çok sıkıcı geldi ve ben bu sütyeni burada denerim dedi!!!
Nassıııı yani olduk tüm sıra!!!
Ay ne var sadece tek ürünüm var denerim ben bunu burda...
Maksat denemek değil sıranın önüne geçmekteeeee en öndekiler iplemiyoken 5.sıradaki ben niye ipliiiiiiiiiim!
Önümdeki hatun çocuk arabasında yerinde durmayan ve tüm mağaza çalışanları tarafından tanınan çocuğuyla pes dedirtecek bir soyunma kabini deneyimi yaşattırdı bize...
Hatun ben tecrübeliyim diyerekten kabine girmeden tüm ürünleri paketlerinden çıkarıp çocuk arabasının üzerine giymeye hazır halde koyup kabine girdi ve tüm mağazayı denediği halde 10dk bile sürmedi çıkması !!!
Hatunu tebrik ettim walla... :)
Bu arada elimi kana bulamayı düşündüğüm hatun, bir şekilde ön sıralara geçip sütyenciğini denedi ancak askı ayarlarını yapmamış denerken bu yüzden tam bana sıra geldiğinde ay lütfen yine deneyebilirmiyim demez mi?
Yaw sütyen nasıl denenir? Giydiğinde askılarını ayarlamadan nasıl bakılır?, denenir? Naptın leeen kadın içerde diyemedim...
Üzgünüm işime geç kalıyorum (hödööööö!!! sanki çok umrumdaymış gibi :p) dedim ve daldım içeri...
Ben içerdeyken sıradaki hatunlarla denediği sütyen hakkında geyik yapıyordu... Çok güzel ama eğildiğinde dışarı çıkacaklar gibi duruyor ama yinede alıcam dedi.
!!!
Töbe töbeeee 60'larında süper dekolte leopar desenli sütyen giymeyi ve eğildiğinde ciciklerinin dışarı fırlayacakmış izlenimi vermesini yadırgamayan bi hatun... Acep kocasıyla cinsel sorunları mı var nedir dicem ama hatun bence toptan sorunlu... Galibam yanlız ve ilgiye muhtaç. Birazda yaşın yada artık ne yaşadıysa onların etkisiyle sıyırmış... Kabin önünde psikolociiik tahlilde yaptım yaaaa helal olsun bana... :)))
Işık hızındaki deneme eylemi yaşayıp dışarı çıktığımda içerde bir sürü orta yaş ve üzeri hatunun olduğunu gördüm. Hepiciğinin ellerinde renkli sütyenler sıra bekliyorlardı... Ve tek erkek elemanı meme ölçüleri konusunda bayıyolardı !
Garibim tazecik, çıtır memelere sütyen servisi yapmak varken büyükannelere hizmet vermesi üzdü beni... :p
Hatunların kendi aralarında ki Tchibo, koca çekiştirmelerini dinlemek harikaydı.
Ay kocam bıktım senin Tchibondan diyor sonra gizli gizli gelip kendisi alışveriş yapıyor...
Amerika'dan aldığım yağmurluk su geçiriyor geçenlerde burdan aldığım nasıl şahane...
Aaaa var mı ondan nerdeeee?
Torunuma alıcam, bedeni ne bilmiyorum ama uzuuuuun, uzun boylu...
!!!
Tekstil ürünleri harika...
Ay lüzümsuz bizim ürünlerimiz daha harika...
Nerde buluyorsun bu fiyata güzel ürün...
Pazarda...
Pazarda mıııııııııı...
İnkıridiiiiiiiiiiiiipleeeeeeee...
Ben çıkarken ciciklerini ortaya saçan yoktu...
Ama eminim şu saatlerde kabin sırası beklemeye üşenip ortalık yerde deneme yapanlar vardır...
Bu arada Tchibo tema alışverişlerinde göğüs süsü hediye ediyor.
Ne dim... Sevgilime Tchibo sayesesinde tuttiiiii furitttiiiii çin çiiiiiin yapacağım ! :)))
Öfffff bu kadar kadın, bu kadar bedenini bilmez çılgın kadın...
Allah elemanların yardımcısı olsun der, Hatice hanımı (Metro City Tchibo'nun mağaza müdürü) tebrik ederim. Onca çatlak hatuna rağmen, abidik gubidik kaprislere rağmen güler yüzünü, kibarlığını nasıl muhafaza ediyor helal olsun...
Ben onun yerinde olsam bi çok müşteriyi kovalamıştım... Hele benim çatlağı alışveriş merkezinden kovalamıştım... :)))
Neyse efem, şirin mi şirin pijamlar, şortlar, iç çamaşırları sizleri bekler derim...
Kocalarınıza-sevgililerinize çin çiiinde yapmayı unutmayın ;)
7 Haziran 2010 Pazartesi
Çılgın ötesi pazartesi sendromu...
Ne kadar lüzumlu oldukları, gece elbisesi giyindiğinde hele muhakkak kullanılması gerektiği ama bizim gibi her daim fırtınalı bi yerde çalışanların gece-gündüz demeden kullanması gerektiği üzerine...
Sonra konu kapandı ve hafta sonu olduuuuu...
Üçümüzde şans eseri hafta sonu aynı haberi okumuşuz...
Pazartesi sabahı sabah sabah 10 sterline satılan sahte meme uçları geyiği yapılmaya başlandı ofiste... Leeyn millet manyak mı? Ya da biz mi çok iffetliyiz? Daha 3 hadi bilemedin 4 gün önce nipple cover almaktan bahsediyorduk... Elalem olanı daha büyük ve çekici göstermek için sahtesini alıp takıyor !!!
Bizde anormallik var...
Yaaa...
Jennifer Aniston bilmem kaç bin dolarlığını takıyomuş... (arkadaşım gerçek fiyatını söyledi ama aklımda kalmadı)
Aaaaaaaaa manyaaaaak !!!
Emzik taksınlar...
!!!
Ehe geyikin içine eden cümlemle herkes bana döndü...
Yaw amaç göstertmek, koccaman yapmak dil mi?
Eveeet...
Eeee emzikten daha büyü varmı?
Ozzzzy...
Neeee?
Emzik takılır mı?
Niye? Taş gibi kocaman tam emilesi kıvamda meme ucu işte!
İnsanları siipiiiiçlııııs bırakmayı başardığımdan gülüyorlar...
Gülecek bişey yok diyorum... Benim için ha feyk meme ucu takmışsın ha emzik aynı anlamsızlık. Yapacaksan bi delilik, baktırma eylemi tam yap bari...
Tama kabul ediyorum ikisi farklı ama yani sonuçta bi insan olanı niye daha büyük göstermek ister?
Bunu anlayamadığımdan işin inkıridiiiplesi daha mantıklı geliyor bana... Böyle anlamsız mantıksız bi zımbırtıya mantıkla bakamayacağım oluyorum...
Geyik biraz daha başka konulara da kayarak sürüyor sonra herkescikler odasına dönüyor.
Her öğleden sonradan daha fazla sıkıcı geçen pazartesi öğleden sonramda tırnak yememek için tükenmez kalemimin tepesini kemirerek internette sörf yaparak sıkıntımı geçirmeye çalışırken tık diye bir parça alt dişlerimin arasına sıkışıyor!
Offff olup usturuplu bir şekilde parçayı dişimin arasından çıkarmaya çalışmaya başlıyorum...
Cık...
Parmaklarımı ağzıma sokuyorum...
Cık...
Dilimi şekilden şekle sokuyorum...
Cık...
Tükenemzi tekrar ağzıma sokuyorum...
Cık...
Aaaaaaa...
Dişimin arasında şeffaf bir tükenemz kalem poposu parçası !!!
Çekemcemi talan edip ofis diş fırçamı bulup dişlerimi fırçalıyorum...
Cık...
Diş ipi?
Benim diş ipim olmalıydıııııııııııııııı...
Cık yok!
Oramdan buramdan sarkan bi ip?
O da yok!
Ben ve tükenmez kalem parçası artık ayrılmaz bir ikili olacağız derken...
Bardağımdan sarkan Twinings'i görüyorum...
İp iptir!
Çay poşetinin ipi neden diş ipi olarak kullanılmasın???
Kullanılır tabide can havliyle ipi çaydan koparmadan, bir ucu bardağın içinde bir ucu ağzımın içinde kullanılmaaaaaaaaz...!!!
Kafam masaya yapışık, bardaktan çayı çıkartmamaya dikkat ederek ipi tam dişimin arasına geçiriyorum ki, çay ipi halat gibin bişeymiş... Tükenmezin parçası çıkıyor ama bu sefer ip dişime sıkışıyor... Uğraşmaya devam ederkeeeen kapım açılıyor ve birlikte çalıştığım ton ton olan patron içeriye giriyor.
Yok böyle bir an!
Hani filmlerde kızın saçı adamın pantolonunun fermuarına sıkışır, ama bişi yapmazlar ama yaparmış gibi açıklanamaz durumlar olur ya...
Hıh o durumun daha beteri bi haldeyim!
Kapı açılınca istem dışı başımı çevirdiğinden çay poşeti bardaktan çıkmış ve benim ağzımdan sarkar durumda...
!!!
Hiç bir mantıklı açıklamam yok!
Ağzımın kenarından çay poşeti sarkıyor!!!
Eminim ofis odamda bi adamın fermuarına sıkışmış olarak yakalansam bu kadar açıklanamaz, mantık dışı görüntü sergilemem !!!
Ehi ehiii...
a şıkkı-Sevişiyoduk ta...
b şıkkı-Kalemim düşmüştü alırken sıkıştım...
Peki bunun açıklaması neeeeeee?
Çay poşeti neden ağzımdan sarlıyor?
Bana bişey olmamış gibi bakmaya çalıştı ama olmadı...
O sormadan, dişlerime sıkışmış ip ve sarkan poşetle konuşulacak en normal tonda konuşup:
Çay içerken oldu dedim... İp kenardaymış, dişimin arasına girdi...
Hı hı dedi...
Odasının anahtarını aldı, ben odamdayım dedi...
Hı hı... dedim...
Şahtım şahbaz oldum!
Çalıştığım 2 patronun en ton tonu olsada görmemesi gereken bi durumdu.
Aslında kimsenin görmemesi ve benimde akılcığıma böyle zihni sinir poreleleri ötesi bi fikir gelmemesi lazımdı!!!
Tükenemz kalem yerine tırnak yemeğe devam etsem ne olurdu? Bunlar gelmez di başıma...
Ya da illa bişi yemek zorundamıydım?
Pazartesiler neden bu kadar sıkıcıydı?
Pazartesileri iptal etseydik olmaz mıydı?
Ne den neden arada bvöyle cin fiz fikirler aklıma üşüşüyordu ve ben bunları hiç düşünmeden uyguluyordum nedeeeeeeeeen?
Yazının başından itibaren alırsak pazartesi sendromu ozysi:
Göğüste emzik, ağızda sarkan çay poşeti...
Budur abi...
Pazartesi sendromu felaketi anca böyle yaşanır!
Warmı itirazı olan?
:p
:))))
2 Haziran 2010 Çarşamba
Tchibo izlenimleri
İçeriye kadınlardan oluşmuş bir bomba atılmış...
Her yer her yerde...
İçerdeki 4-5 erkek seviştikten sonra erkeğini yiyen örümcek saldırısına maruz kalacak !
Aman allahıııııııım...
Kalbim sıkıştı, tansiyonum yükseldi...
Mannakmısınız leeeeyn... Görende memlekette başka mayo satan mağaza yok sanacak !!!
Kabin önüne yığılmış kadınlar ellerinde tek mayoyla sırada bekleyen garibim adamlardan sıra çalmaya çalışıyorlar...
Yaw senin elinde bin tane ürün var adamın elinde tek... Seni mi beklemesi mantıklı yoksa onun seni mi...
Ahlak mahlak, ayıp mayıp hak getire...
Kadınlar kabinden çıkıp neredeyse adamlara ciciklerim güzel durmuş mu diye soracak !!!
Geçen hafta Tchibo'nun pilaj teması vardı...
Ben seçici müşteri oldum sadece şezlong ve sevgiliye mayo aldım...
Aaaa şezlog diyip geçmeyin... Yüzü koyun yattığınızda masaj koltukları gibi baş kısmı açılıp kitap okuyabilmenizi sağlayan süper ultrasonik fonksiyonel bişiiiiiiiii !!!
Neyse, millet benim tersime herşeyi aldığından feci ötesi haldeydi Tchibo...
Hatta Tchibo yönetiminde çalışan arkadaşlarımdan öğrendim ki tüm yönetim binası mağazalara yardıma gitmek zorunda kalmış !!!
Evet memlekette mayo kıtlığı vardı... O bakımdan normaleeee bi durumdu yani...
Töbe töbeeeee...
Efenim bu genel bi Tchibo izlenim yazısı...
En çok Metrocity ve City's Tchibolarından alışveriş yapıyorum...
Beşiktaş Tchibo'da evime yakın ama bulunduğu konum veya tükkanın mimarisi sebebiyetiyle bana çok sevimli gelmiyor... İlla bulucam ben bu ürünü demessem gitmiyorum...
Metrocity'nin müdürüne hastayım... Hatta tüm elemanlarına... Süper yardımsever ve güleryüzlüler... Anacak orada da tema yerleşimi ters... Her seferinde alışkanlıkla kasa yanındaki standa gidiyorum orada eski temalar oluyor. Geri dönüp karşıya gidiyorum. Her seferinde aynı hatayı yapıyorum ama suç bende değil... Onların yerleşim planında...
City's ise ııııyk ! Sadece orada çalışan bir hatun sevimli geri kalan ı-ıh. Evime yakın olmasa hayatta adım atmicam. Zaten bir Nişantaşlı olarak City's'e karşı ve gıcıkım... Tchibo ve Macro olmasa hayatta gitmicem ya oraya neyse...
Ben ki müdavim kavramını sever bi hatunum. Gittiğim yerlerde müdavim ilgisi alakası görmeyi severim ancak City's Tchibo bunu fazla abartıp tema günü kendilerince sevdikleri müşterilere kasada sohpet ihtiması geçip bayıyorlar biz bekleyenleri...
Hatuna bişi soruyorum bi dakka diyip sohpetine devam ediyor... Sohbet bitince o bizim devamlı müşterimizde ehi ehi yapıp sorunuz neydi diye soruyor...
Yawrum ben size gıcık olduğumdan keş olaraktan bol sıfırlı alışverişlerimi buraçtan yapmıyorum... En iyi müdavim müşteriniz benim ama paracıklarımı size vermediğimden bilemiyosun tabiiii de, bu gün tema açılışııııııı... Sohpet zamanı diiiiiiil ! sen bana dönene kadar ben selfservis çözdüm işimi yapıyorum...
Biraz falza largeeeeler!
İzmir'de de Forum'da yer alan Tchibo'nun müşterisiyim. Ordada müdrün boynunda ki özel yapım Tchibo kolyenin hastasıyım. Evlendiğimde Tchibo'da çalışan arkadaşlarım bana ondan takacaklar inşallah maşallah ! :ppp
İstanbul'da sorunsuz Tchibo'ya ulaşılıyor... Ama İzmir'de hala Karşıyaka'da bir şube açmadıklarından kabus yaşanıyor !!!
EGS Migrosta cornerımııııız var bizim diyecekler şimdi... Oraya tüm ürünleriniz geliyor mu peki? Hayıııııır! Gelmediği için müşteri memnuniyetsizliği yaşatıyorsunuz...
Söyleyip söyleyip duruyorum... Bi gün inşallah maşallah adam gibi bi mağaza açacaklar Karşıyaka'da da ooooo ölme eşşeğim ölmeeeee... Bişey değil aradıkları koşullarda tükkan bulup satın alıcam sonra bendeniz Tchiboyu kiracı yapıcam!
Efenim bir Tchibo çalışanından daha fazla Tchiboya hakim bi şahsiyetim... İnternetten sıkı bir şekilde takip ediyorum. Ama Almanya sitesindeeeeeen... Sebep mi? Manyam işte... Tchibo manyaaaa... Henüz tıben bi tedavisi yok. Mukadderaaaaaat !
Almanya sitesinden temaları takip etmekle kalmıyorum, bazı ürünler Türkiye'ye gelir mi gelmez mi yi öğrenmek için İngiltere sayfasından da takip ediyorum... İngiltere'de yoksa bizede gelmez demek. Ama bazen şaşırtıp İngiltere'ye vermediklerini bize verebiliyorlar da...
Geçen akşam yönetimden bir hatunla tanıştım. Bana gazeteye ilan vermeye başladık dedi...Ve benim nasıl bir Tchibo manyaaa olduğumu bilmeden markayı anlatmaya...
Canım dedim, hiç yorma kendini... Üstünde ki elbiseyi getirmediniz diye gıcıkım zaten! Viyena'da üşendim elbiseyi denemedim gelir dedim gelmedi! Ama henüz Türkiye'ye getirmediğiniz kahve petlerinden senelik stok yapıp bavul ticareti yapanlar gibi geldim... Arzu ederseniz size kahve veriiiiim...
Hatun şaşırdı... Onunla tanıştıran arkadaşım o yeni girdi işe, senin gibi hakim değildir dedi...
Aaaa olmaaaas dedim ! :p Yönetime ben ve sevgilim lazımız ama almıyosunuz bizi... :)))
2 hafta sonra iç çamaşırı teması geliyor... Güzel güzel pijamalar gelecek... Yönetimde ki başka bir arkadaşım Türkler'in pijama açlığını doyuramadık dedi... :)))
Eheee... 2 hafta sonra Tchibo'da cicikler ortaya çıkacak... Millet cıbıl cıbıl dolanacak... Sütyenlerden fırlayan cicikleriyle 85 Deeeesiiiii var mı bunun dicekler... Tangalar, donlar, baldır bacaklar... :)))
En eğlenceli en açık seçik en bi en çılgın tema geliyooooor ! Türk kadının yeri gelince nasıl gözü pek, açılır saçılır olduğuna şahit olunacak tema geliyor... Dünya genelinde satış rekoru kıracak Türkiye Tchibo!
Beyler önümüzde ki hafta Tcibo'dan uzak durun... Ya da durmayın gidip izleyin... :p
Karılarınız, sevgilileriniz pembiş pembiiiş, pastel tonlarında ki sütyen ve kilotlar için canhıraş, gözleri hiç bişey görmeden savaş verecekler...
Allaaaaah çıplaklar kampı gibin bişi olacak sanırsam Tchibo önümüzdeki hafta...
Walla ben mutasıp hatunum öyle mağaza içinde oramı buramı açamam... 10 olmadan Metrocity Tchibo önünde konuçlanıcam... Paracıklarımı orada çatır çutuuur ekizlerime yatırıcam !
Nanik City's naniiiiik ! :p
Mağazalarda ki klima, kabin ve ekip sayısında geçici olarak artış düşünseniz iyi olur Tchibocular der bir an önce kave petlerini memlekete getirmenizi ve Karşıyaka'da adam gibi mağaza açmanızı diliyorum der sevgi ve saygılarımı yollarııııııııııım da artık bana üç-beş bi sakalda atsanız fena olmaz derim haniiiiiiiiiii... Bu kaçıncı yazı, bu kaçıncı reklam, bu nası bi sevgi, bu nassı bi bağımlılık vs... :ppppppppppppp
;)
1 Haziran 2010 Salı
Bona petiiit Barillaaaaaaaaaaa
Pazar günü yaşadığım keyfi böyle bir telefon konuşmasıyla yaşadım.
Akşam üstü işten çıkmışım 3 kiloluk laptopum bir omzumda, çantam diğer omzumda, elimdede ofisten eve götürelecek lüzumlu-luzumsuz şeylerin olduğu bir poşet... Tanrım ışınla beni derken biiuuw biiiuuuw diye telefonum çalmaya başladı !!! Oooof şimdi sırasımı diyerekten Teşvikiye caddesine herşeyimi bırakıp telefonumu açtım:
Merhaba, Ozy hanımlamı görüşüyorum...
Evet... (Of yaaa hangi banka-hangi mağazaaaaaa hıırrrrr)
Macrocenterdan arıyorum...
Macro beni niye arasın? Eeeee...
Katıldığınız Barilla çekilişini kazandınız...
Ne çekilişi?
Barilla makarnayla yemek kursu çekilişi...
Hödöööö? Neyse ben katılmadım annem benim yerime katılmıştır, nerde, ne zaman, saat kaçta, yanımda birisini daha getirebilirmişmişim... vs... see youuuuu baaaaay!
Way sonunda şans yüzüme güldü haaa... Bir çekilişi kazandım! Sayısalda da talihim döner mi acep gibi abidik gubidik hayal alemleri düşünceleriyle eve gittim...
Sevgili annemin sayesinde milletin paralar verip gittiği, özel ahçılık okullarından birinde gerçek bi şeften 1 günlük makarna ve sosları eğitimi alacaktım ! O la laaaaa...
Pazar günü benim için karganın şeyini yemediği bir saat olan 11'de Trabya'da ki SMN Tat Merkezine Barilla'nın misafiri olarak gittik...
SMN kapsamlı eğitimler ve hizmetler veren bir yermiş... Sadece yemek kursu değil, yan şirketiyle şirketlere eğitimler ve hizmetler sunan waaay millet neleri akıl edipte nerelerden para kazanıyor dedirten bir kuruluş...
40 yıl düşünsem, şirket sahibi olaraktan ooofff hep aynı yerde toplantı yapmaktan sıkıldık hadi Furla'nın meeting pointine gidip orda toplantı yapalım demem... Ama diyenler ve bunu düşünenler varmış !!!
Kurumsal şirketlerde çalışanları SMN'nin broşürlerini incelerken biraz kıskandım... Benim mesleğim ve çalıştığım şirketler hadi çalışanlarımızı kişisel eğitim kurslarına gönderelim, hadi vücut dili öğrenelim, hadi renkli toplarla birbirimizi vurup eğlenip stres atalım demiyor... Biz mimarlar 4 senelik eğitimimizde doğru düzgün tasarım yapalım diye bunları öğreniyoruz ama ne bilim kıskandım yuw! Yani ortalıkta bi sürü eğitilen insan var biz niye eğitilmiyoruuuuz... Tamam herşeyi biliyoruz ama ossuuuun ! :p
Neyse konumuza dönelim;
Sevgili annem babamın hastalık döneminde yaşadığı stresi atabilmek için olgunlaşmanın yemek ve pastacılık kursuna gitmişti. O dönemde Türkiye'de böyle özel kurslar yoktu. Kendisi diplomalı bir yemek ve pasta uzmanı olmasına ve çok güzel mamalar yapmasına rağmen kızına kıyıp mutfağa sokamamış ve artık nedense sırf karnı doyurmak için yemekler yapmaya başlamış bir anneciktir. :)
Eğitime giderken onuda götürdüm. Seveceği için. Ve yolda bana hiç birşeye karışmicam herşeyi sen yapacaksın dedi... O la laaaa oldum...
Gittik Barilla'nın güler yüzlü elemanlarınca karşılandık, sonra herşeyi bırakıp İtalya'ya gidip 2 sene ahçılık eğitimi almış şefimiz Çiğdem hanımla tanıştık ve mutfağımıza adım attık...
Bize önlük ve şapka verdiler... Eheee en eğlenceli an o andı... Birden şef edasına bürünüp herkes muzurluk yapmaya başladı...
O la laaaa geniş, kocaman çalışma tezgahı adasında ocaklar, kaplar-kacaklar bizi bekliyordu...
Önce makarna ansıl pişirilir eğitimi aldık. Biz Türklerin yanlışlarını dinleyip asıl olanın ne olması gerektiğini öğrendik.
Efenim, bol suda haşlayacakmışız makarnayı... Boool çok booool... Ve kesinlikle yağ koymayacakmışız. Yağ sosun makarnayla karışmasını önlermiş! Tamamda biz Türk milleti makarnayı İtalyanlar gibi hep sosla yemediğimizden bu pek derdimiz olan bişey olmuyor desekte cık dedi şefimiz olmaaaaaz ! Peki dedik...
Sonra önümüze konulmuş menüleri pişirmeye başladık... Mönümüz Barilla arpa şehriyeli kuru meyveli sütlaç, Hindi fümeli Barilla tortellini ai formaggi ve yeşil sebzeli barilla tortiglioni'ydi...
Önce sütlacı pişirmeye başladık... Bu arada sütlaç hiç mi hiç sevmediğim bir tatlıdır. Ama yapacak bişey yoktu mukadderat diyip başladık pişirmeye...
Hazrlık aşaması biz gelmeden önce tamamlandığından tarifte yazan ölçüleri hazırlama derdimiz olmadığından, gidip ne gerekiyorsa alıp koyduğumuzdan zahmetsiz bir deneyim yaşadık diyebilirim.... :)
Tüm mamalar piştikten sonra hep beraber oturup onları yemek ise ayrı bir keyifti...
Çok eğlendim. Ancak annem ben el sürmicem sen yapacaksın dediğinden gruptan geri kalmamak için bir ara bayağı telaşlı anlar yaşadım. Bir yemek bitiyor hemen ötekine başlanıyor... 2 kişilik gruplar halinde çalışılıyor ve biri hazırlıkları yaparken ötekisi ocak başında pişirme eylemni yapıyor... Bizde hazırlık ve pişirme bende olduğundan aaaaaaaaa anlarım oldu... :)
ama soslarım ve tatlım çoık lezzetliydi... Anacığım sonunda ellerimden mama yedi. :) Hatta arkadaşlarımda... Arzu eden pişirdiklerini alıp götürebiliyor... Bende sütlacımı alıp reasüransta sütlaç partisi verdim öğleden sonra :)
Vakit nasıl geçti analamdım. 3 saat boyunca sadece yemeğe odaklanıp müthiş bir rahatlama yaşadım. Ve hayatımda ilk defa yemeği yaparken doydum! :) Bu geyik gerçekmiş...
Ve yemek yaparken malzemeden çalma huyumu burda bırakmak zorunda kaldım. En sevdiğim şeydir, fare gibi malzemeden aşırmak... Her şey sayılı olduğundan ve etrafta da bi sürü insan olduğundan malzemeleri indiremedim mideye ;))
Güzel bir deneyimdi... Aslında vaktime ve parama kıyabilsem böyle bir kursa gitmek isterim. Hem rahatlıyorsun, hem yeni birşeyler öğreniyorsun, sosyalleşiyorsun ve başarma duygusunu tadıyorsun...
Tavsiyem olunur efem... Böyle bir deneyim yaşayınız bir kere...
Bendeniz artıkın nefis soslarla makarna pişiren bir hatunuuuum...
Açkıııııııım bu yaz bol bol soslu makarna yiceeeeeez hazır ol;)