Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

1 Haziran 2010 Salı

Bona petiiit Barillaaaaaaaaaaa

En olmadık zamanlarda çalan ve açtığınızda onca paniği-telaşı lüzümsuz bir arama için yaşadığınız ve hıııırrr olduğunuz telefonlar vardır ya...

Pazar günü yaşadığım keyfi böyle bir telefon konuşmasıyla yaşadım.

Akşam üstü işten çıkmışım 3 kiloluk laptopum bir omzumda, çantam diğer omzumda, elimdede ofisten eve götürelecek lüzumlu-luzumsuz şeylerin olduğu bir poşet... Tanrım ışınla beni derken biiuuw biiiuuuw diye telefonum çalmaya başladı !!! Oooof şimdi sırasımı diyerekten Teşvikiye caddesine herşeyimi bırakıp telefonumu açtım:

Merhaba, Ozy hanımlamı görüşüyorum...
Evet... (Of yaaa hangi banka-hangi mağazaaaaaa hıırrrrr)
Macrocenterdan arıyorum...
Macro beni niye arasın? Eeeee...
Katıldığınız Barilla çekilişini kazandınız...
Ne çekilişi?
Barilla makarnayla yemek kursu çekilişi...
Hödöööö? Neyse ben katılmadım annem benim yerime katılmıştır, nerde, ne zaman, saat kaçta, yanımda birisini daha getirebilirmişmişim... vs... see youuuuu baaaaay!

Way sonunda şans yüzüme güldü haaa... Bir çekilişi kazandım! Sayısalda da talihim döner mi acep gibi abidik gubidik hayal alemleri düşünceleriyle eve gittim...

Sevgili annemin sayesinde milletin paralar verip gittiği, özel ahçılık okullarından birinde gerçek bi şeften 1 günlük makarna ve sosları eğitimi alacaktım ! O la laaaaa...

Pazar günü benim için karganın şeyini yemediği bir saat olan 11'de Trabya'da ki SMN Tat Merkezine Barilla'nın misafiri olarak gittik...

SMN kapsamlı eğitimler ve hizmetler veren bir yermiş... Sadece yemek kursu değil, yan şirketiyle şirketlere eğitimler ve hizmetler sunan waaay millet neleri akıl edipte nerelerden para kazanıyor dedirten bir kuruluş...

40 yıl düşünsem, şirket sahibi olaraktan ooofff hep aynı yerde toplantı yapmaktan sıkıldık hadi Furla'nın meeting pointine gidip orda toplantı yapalım demem... Ama diyenler ve bunu düşünenler varmış !!!

Kurumsal şirketlerde çalışanları SMN'nin broşürlerini incelerken biraz kıskandım... Benim mesleğim ve çalıştığım şirketler hadi çalışanlarımızı kişisel eğitim kurslarına gönderelim, hadi vücut dili öğrenelim, hadi renkli toplarla birbirimizi vurup eğlenip stres atalım demiyor... Biz mimarlar 4 senelik eğitimimizde doğru düzgün tasarım yapalım diye bunları öğreniyoruz ama ne bilim kıskandım yuw! Yani ortalıkta bi sürü eğitilen insan var biz niye eğitilmiyoruuuuz... Tamam herşeyi biliyoruz ama ossuuuun ! :p

Neyse konumuza dönelim;
Sevgili annem babamın hastalık döneminde yaşadığı stresi atabilmek için olgunlaşmanın yemek ve pastacılık kursuna gitmişti. O dönemde Türkiye'de böyle özel kurslar yoktu. Kendisi diplomalı bir yemek ve pasta uzmanı olmasına ve çok güzel mamalar yapmasına rağmen kızına kıyıp mutfağa sokamamış ve artık nedense sırf karnı doyurmak için yemekler yapmaya başlamış bir anneciktir. :)

Eğitime giderken onuda götürdüm. Seveceği için. Ve yolda bana hiç birşeye karışmicam herşeyi sen yapacaksın dedi... O la laaaa oldum...

Gittik Barilla'nın güler yüzlü elemanlarınca karşılandık, sonra herşeyi bırakıp İtalya'ya gidip 2 sene ahçılık eğitimi almış şefimiz Çiğdem hanımla tanıştık ve mutfağımıza adım attık...

Bize önlük ve şapka verdiler... Eheee en eğlenceli an o andı... Birden şef edasına bürünüp herkes muzurluk yapmaya başladı...

O la laaaa geniş, kocaman çalışma tezgahı adasında ocaklar, kaplar-kacaklar bizi bekliyordu...
Önce makarna ansıl pişirilir eğitimi aldık. Biz Türklerin yanlışlarını dinleyip asıl olanın ne olması gerektiğini öğrendik.

Efenim, bol suda haşlayacakmışız makarnayı... Boool çok booool... Ve kesinlikle yağ koymayacakmışız. Yağ sosun makarnayla karışmasını önlermiş! Tamamda biz Türk milleti makarnayı İtalyanlar gibi hep sosla yemediğimizden bu pek derdimiz olan bişey olmuyor desekte cık dedi şefimiz olmaaaaaz ! Peki dedik...

Sonra önümüze konulmuş menüleri pişirmeye başladık... Mönümüz Barilla arpa şehriyeli kuru meyveli sütlaç, Hindi fümeli Barilla tortellini ai formaggi ve yeşil sebzeli barilla tortiglioni'ydi...

Önce sütlacı pişirmeye başladık... Bu arada sütlaç hiç mi hiç sevmediğim bir tatlıdır. Ama yapacak bişey yoktu mukadderat diyip başladık pişirmeye...

Hazrlık aşaması biz gelmeden önce tamamlandığından tarifte yazan ölçüleri hazırlama derdimiz olmadığından, gidip ne gerekiyorsa alıp koyduğumuzdan zahmetsiz bir deneyim yaşadık diyebilirim.... :)

Tüm mamalar piştikten sonra hep beraber oturup onları yemek ise ayrı bir keyifti...

Çok eğlendim. Ancak annem ben el sürmicem sen yapacaksın dediğinden gruptan geri kalmamak için bir ara bayağı telaşlı anlar yaşadım. Bir yemek bitiyor hemen ötekine başlanıyor... 2 kişilik gruplar halinde çalışılıyor ve biri hazırlıkları yaparken ötekisi ocak başında pişirme eylemni yapıyor... Bizde hazırlık ve pişirme bende olduğundan aaaaaaaaa anlarım oldu... :)

ama soslarım ve tatlım çoık lezzetliydi... Anacığım sonunda ellerimden mama yedi. :) Hatta arkadaşlarımda... Arzu eden pişirdiklerini alıp götürebiliyor... Bende sütlacımı alıp reasüransta sütlaç partisi verdim öğleden sonra :)

Vakit nasıl geçti analamdım. 3 saat boyunca sadece yemeğe odaklanıp müthiş bir rahatlama yaşadım. Ve hayatımda ilk defa yemeği yaparken doydum! :) Bu geyik gerçekmiş...

Ve yemek yaparken malzemeden çalma huyumu burda bırakmak zorunda kaldım. En sevdiğim şeydir, fare gibi malzemeden aşırmak... Her şey sayılı olduğundan ve etrafta da bi sürü insan olduğundan malzemeleri indiremedim mideye ;))

Güzel bir deneyimdi... Aslında vaktime ve parama kıyabilsem böyle bir kursa gitmek isterim. Hem rahatlıyorsun, hem yeni birşeyler öğreniyorsun, sosyalleşiyorsun ve başarma duygusunu tadıyorsun...

Tavsiyem olunur efem... Böyle bir deneyim yaşayınız bir kere...

Bendeniz artıkın nefis soslarla makarna pişiren bir hatunuuuum...
Açkıııııııım bu yaz bol bol soslu makarna yiceeeeeez hazır ol;)

1 yorum:

MEHTAP GÜZEY ÖZCAN dedi ki...

canım çok güzel bir gündü..

sonunda bog adını yazan kağıdı buldum :) çok ilginç bir kişiliğe sahipmişsin aslında :)herşey çok güzeldi..

anneciğine sevgiler saygılar:)