Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

28 Aralık 2009 Pazartesi

İDSO, Strauss Ensemble, Los Vivancos...

En keyifli konser zamanı yeni yıldan öncekiler oluyor...
Heryerde yeni yıl konserleri...
O la la...
Eğlenceli, hayat veren, insanın içini yaşama sevinciyle dolduran...

Cuma, cumartesi ve pazar akşamlarım birbirinden nefis konserleri izleyerek geçti...

İlk konser İstanbul devlet Senfonî'nin şef Alexander Rahbari yönetimindeki yeni yıl konseriydi...

AKM kapalı olduğundan zavallı İDSO dolanıp duruyor... Cemal Reşit Rey'de verdikleri harika konser sırasında durumun çok üzücü olduğunu düşünmeden edemedim... Kültür başkenti İstanbul'un senfonisinin bir salonu yok !!!

AKM'nin durumu hakkında hala daha kesin bir bilgi yok...
Çok üzücü...

Şef Rahbari İran'lı... Eğitimini Viyana'da tamamlamış genç yaşında bir çok başarılar kazanıp ünlü şef Herbert von Karajan'ın dikkatini çekip onun asistanlığını yapmış Berlin filarmoniyi yönetmiş harika bir adam...

Biraz asık suratlı... Provalarda ekibin canını çıkaran, her şeyi beğenmeyen çok titiz bir şef. Herkeslede pek iletişime geçmeyen bir şefken annem ve bir kaç sanat severin provaları izleme merakları sayesinde annem en sevdiği dinleyicisi olmuş durumda... Sahneden birbirlerine selam melam gönderiyorlar falan filan... :) Şef yakinimiz olur modundayız... :)))

Cuma gecesi Avusturya'dan bir soprano ve tenorun eşliğinde bize nefis Strausslar, Leharlar, Kalmanlar dinlettirdiler...

Avusturya'ya gidip bira veya sıcak şarap içip polkalar yapmak istedim...

Küçük bir dedikodu; Hıncal Uluç yeni sweetheartıyla geceye teşrif etmişti... Öyle çtıtır öyle pıtır pıtır pıtır bişeydi ki... O noooo...

Bu arada sopranonun airbagleri sayesinde bayağı keyifli anlar yaşadı ön sıradakiler... ;)

Cumartesi gecesi ise geçen senede gelmiş olan Johann Strauss Ensemble ile coştuk...
Viyana Filarmoni Orkestrası'nın dünyaca tanınan 'Neujahrskonzert' (Yeni yıl konseri) tarzında oldukça popüler konserlerin yanısıra Strauss ailesinin ve diğer çağdaş bestecilerin eserlerini bir ilder ile yönetilen tipik Strauss tarzında çalan topluluk bize nefis bir Strauss gecesi yaşattı.

Şef ve kemancı olan Russell McGregor Avusturya'da büyümüş ve orada yaşamasına rağmen nefis bir İngiliz... Hem kemanıyla, hem yakışıklılığıyla hem de sempatisiyle sizi büyülüyor... Önümüzdeki sene gelirlerse muhakkak gidip izleyin... Strauss ailesinin tüm fertlerinin eserlerini dinleyip onları tanıyor ve nefis müzikleriyle daha bi keyifleniyorsunuz... Eee bide şef sayesinde... :ppp

Pazar gecesi ise CRR'de sahnede birbirinden yakışıklı testesteronlar vardı...
Ah ahhh kaçırılmayacak ve birdaha birdaha yaş kaç olursa olsun izlenecek, tutku, aşk ve erkekliğin gösterisi olan Los Vıvancos grubunun flamenko ve dans gösterisi vardı...

7 kardeşten oluşan bu grup, okuma yazma öğrenmeden enstrüman çalmaya başlayan, eğer şahinin yazgısı göğün en yükseklerine uçmaksa, bizim yazgımız da birlikte dans etmek diyen aynı anneden olmadıklarını düşündüğüm boy boy renk renk nefis 7 erkek kardeş bizi düngece coşturdular...

Her biri farklı bir enstrüman çalıp dans ediyor... Sahne performansları müthiş... Flemankonun tutkusunu, bir erkeğin bedeninden ve yüreğinden fışkıran duyguları birebir yaşadığınız, (hatta sıvıları) hissettiğiniz dansa, erkekliğe övgü bir destan izledik...

Küçücük yaşlarında çalıp dans etmeye başlayan bu 7 delikanlı Barcelona dans konservaturarını bitirdikten sonra ayrı ayrı çalışmalar yapmışlar, 2004 yılında bir araya gelerek bağlılık ve dans yeminlerini sunuyorlar... Dünyanın bir çok ülkesinde ve festivallerde sahne almış...

Hım hııııııım...

Çok keyifli bir haftasonu geçirdim...
CRR'in değişen sanat müdürü bakalım önümüzde ki sene bize ne tatlar ne keyifler yaşatacak...
Umarım düzeyli, keyifli, dünya sahnelerinden örnekler izlemeye devam ederiz...
Ve yeni yılda İDSO salonuna kavuşur...

Bol keyifli, bol sanatlı günler dileğimle...
Bu arada 7 kardeşin videolarını izleyin... Pişman olmayacaksınız... ;)

Hiç yorum yok: