Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

31 Mart 2009 Salı

Hanlar hamamlar ve tepsilerim...

Erkeklerin bizi kolay kolay anlayabileceğini hiç sanmıyorum.
Hoş bizde onları anlayamıyoruz…
Eee o zaman kafaya tokadan başka bir şey takmaya gerek var mı yoook !

Efendim benim meslek grubumdaki kişilerin tuhaf beğenileri ve zevkleri vardır.
Size çirkin, lüzumsuz ve anlamsız görünen şeyler bize çok hoş, estetik, lüzumlu ve eksantrik filan gelir…
Bu konuda yapacak pek bir şey yoktur…
Mukadderat diyip geçmeniz gerekmektedir!

Uzun zamandır bir cafenin servis ekipmanlarının hastasıyım.
Bayılıyorum abi.
İstiyorum onlardan. Nerden aldınız diye sorduğumda cevap Eminönü-Mısır çarşısı oluyor.
Bir türlü popomu kaldırıp ta gidemiyorum oralara… Halbu ki yakın… Ama olmuyor olamıyor…
Çevremde ki herkese ayy bak ne güzel tepsiler diye gösterdiğim de bana zuzaylıymışım gibi bakıyorlar…
Hele sevgilim, Ozycim hani sen döküntü sevmiyodun canım diyor.
Aaa açkım onlar döküntü değil ki, herkesin kendi kahve tepsisi olacak. Sana özel. Misafirlerimiz kendilerini özel hissedecekler. Sunumda zarafet diyorum.
???

Aaa sinir oluyorum, kimse kendine özel bir tepsiyle yapılan sunumun zarafetini, hoşluğunu anlayamıyor. Bi tek mavi kandan olan benmiyim acep?

Neyse ne bu tepsilerden bir gün alınacak o kadar diyip hayatıma devam ederken, Fest’in yapmış olduğu günübirlik turlardan İstanbul ve hanları’na katılmamla emelim gerçek oldu.

Yağmurlu ve soğuk ötesi bir cumartesi günü sanat tarihçisi eşliğinde yapmış olduğumuz zevkli tur öğleden sonra 15.30 civarlarında bitince kendimi Kapalıçarşı’daki kahveye attım. Güzel bir türk kahvesi eşliğinde cigara tellendirmenin keyfinde gerinirken geçtiğimiz turlardan da tanıdığım bir beyle göz göze geldik Yanıma buyurun hamlesi yapamadan beyefendi kondu masama…

Başladık sohbete… Efendim ben biraz insan yer türdenimdir. Genellikle yalnız olmaktan da sıkılmam çok keyif alırım. Şurada ne güzel kendi kendimize günün özetini aklımızdan geçirip keyif yapacakken nerden şey etti domuzluğumla sohbet ederken beyefendi mısır çarşısına uğrayacağını söylemesin miiiiiii. Bir anda hem domuzluğumu yok etti hem de tepsi hayalimi bir anda gün yüzüne çıkarttı. Tabi beyefendinin bundan haberi olmadığından birden yüzümün ışıldamasını sohbetin keyfine bağladığına eminim. Ancak Ozy o dakika itibariyle tepsilerine kavuşabilecek olmanın keyfiyle şakımaya ve gülücük saçmaya başlamıştı… Tabi adamcık nerden bilsin bunu… Eheee…

Her neyse, kısa günün karı olarak içtiklerimde ödendi ve biz yola koyulduk… Ben bodoslama konuyu tepsilere getirip yaa burada zücaciyeler varmış nerdeler dedim.
Beyefendi ben sizi götürürüm demesiyle Ozy bulutlara yükseldi.
Olay orda bitti abi…

Arzu ettiğim ürünleri satan bir yere götürdü beni ve ben adamı dışarıda bırakıp direk içeri daldım. Arzu ettiğimden çok bin bir çeşit ürün olan harika bir yerde ben aklımı ve ruhumu kaybederken beyefendi kibarca yağmurun altında beni bekliyordu. Ondan da şundan da derken istediklerimin bir kısmının handa ki depoda olduğu ortaya çıktı. Dükkân sahibi, çocuk sizi götürsün diyince birden beyefendi aklıma geldi. Dışarı çıkıp istediklerim handaki depodaymış sizde gelin bizimle bakın İstanbul ve hanları gezimize başka bir hanla devam edelim ehe ehe diyerek son derece büyük bir yüzsüzlükle kendimi güvene alma amacıyla adamı da taktım peşimeeee…

Kadın milleti abi işte… : )))
Neyse tam gezimizin konusuna uygun 60’lı yıllardan yapılma avlulu bir hana girdik. Çocuk kapıyı açtı kocaman bir depo. Hiiiç korkmama da gerek yokmuş bu arada. İşte arada ortaya çıkan Büyükşehir paronayası. (Bu arada bu yazıyı okuyan sevgilim böyle anlatmamıştın diyecek. Yooo böyle anlatmıştım ama paronaya yaptım bölümlerini söylemedim sadece :))) )
Arzu ettiğim ıvır zıvırın bin bir çeşidini bulup seçtim ve çıktık handan.

Beyefendi büyük ihtimalle sevgilimle aynı görüşte idi ve bana kibarca benim yoktur böyle meraklarım, olanlara imrenirim ama anlamam ama sizi takdir ediyorum ehi ehi yaptı. Büyük ihtimalle ulan nediye masasına gittim ne diye beraber metroya kadar yürüyelim dedim diyordu içinden.

Ama olay burada bitmedi.
Beyefendinin Mısır çarşısında bir tane şarküterisi varmış. Peynirleri ve pastırması harika olan. Bende öğreneyim diye peşinden dalmamla adamın bütçesi yamulduuuu !!!

Sadece peynir alacaktı, ancak ben satıcıya tadımlık pastırma ver miyomusunuz niye yapınca beyefendi benim yüzümden pastırma da almak zorunda kaldı.
Hiiç gerek yoktu ama kendisi centilmenlik yapmak istedi. Büyük bir yüzsüzlükle paketi elinden alıp çemensiz pastırmaları mideme indire indire metroya kadar yürüdüm.
Araca bindik, inmesi gereken noktaya gelince iyi günleeeer hanfendi başka gezilerde görüşmek üzere diyip kaçarcasına giderken ben çok ama çok mutluydum.

Şimdi boy boy çelik tepsilerimle keyif yapmaktayım…
Her çaya her kahveye başka bir tepsi…
Keyfime, asortime, zarafetimeee diyecek bir şey yok!
Geçen gün paşabahçe’ de de tepsilerime uygun bardak kenarlarına takılan sütlüklerden buldum. Onlardan da aldım.
Açkıııım çeyizim hazır. Boy boy 6 tane tepsiiii artıııı 2 tane sütlüüüüüük! Allahın izniyle şekerlikte aldım mı tamamdır olay !!! : )))))))))))))))

Eee baştan dedim ama benim meslek grubumdakiler normal değildir diye. Normalse zaten sanatla-tasarımla uğraşmıyodur…
Baştan biliiiiin kabullenin.
Bi gün gelin size zaaarif zarif kahve servisi yapim ;)

1 yorum:

ÇİLER dedi ki...

ÖZLEMCİM BENDE İSTİYORUM O TEPSILERDEN :)))))