Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

1 Nisan 2009 Çarşamba

Hamam asansör...

8 Kişilik olduğu söylenen ama aslında ancak 4 kişilik olan bir asansör.
Vatandaşın işi-gücü var. Doğal olarak asansörle inip-çıkmak istiyor.
Bende…
Asansörün üzerinde 8 kişiliktir yazıyor. Ve hangi katlar arasında hizmet verdiği…
Okuması-yazması olan aydın bir insan olarak sessizce göz ucumla asansörün üzerindeki bilgi verici yazıları okuyup bana hizmet verebilecek olanın önüne geçiyorum ve başlıyorum sabırla beklemeye…
Sanıyorum ki, herkes benim gibi…
Ama öyle değil…
İlk gelen asansöre koşturmaya başlıyor millet.
All alaaaal alllaaah…
İçgüdüsel olarak, beklememe arzusuyla bende şöyle bir kıpırdanıyorum… Sonra asansörümün kapısına doğru bir adım daha atıp yaklaşıp bekleme moduma dönüyorum.
8 kişilik asansöre neredeyse 20 kişi binmeye çalışıyor…Kimsenin sıraya saygısı yok. Sabırla beklemiş insanlar dışarıda kalıyorlar.
Hayretler içerisinde olup biteni izliyorum.
Dış görünüş ne kadar yanıltıcı…
Biz millet olarak neden böyleyiz?
Neden insanca sabırla sıraya giremeyiz…
Belediye otobüsleri, banka-bilet kuyrukları… Hep bir acele, hep bir telaş… Herkes birbirinden uyanık…
Asansör zemine yaklaşırken içimdeki kaplan yavaş yavaş kıpraşmaya başlıyor, hayatta kaptırmicam sıramı. 5dkdan fazla bir süredir asansörümü bekliyorum.
Asansör geliyor, içerden kapı açılmadan arkamdaki bey kapıya atlıyor.
İzin verinde içerdekiler çıksın önce diyorum.
Bana anlamsız anlamsız bakıyor…
Cıklayarak kafamı sallıyorum ve bir adım daha yaklaşıyorum kapıya doğru.
Diğer asansörlerin önündekilerde hızlı adımlarla bana doğru gelirken, asansöre ilk adımı atan ben oluyorum.
Ehee zafer benim diyerek 10. kata basıyorum.
Ve bir anda normalde 4 kişilik olan ama 8 kişilik limit konulmuş asansör doluyor. 10 kişiyiz içerde. Sıkış tepiş…
8. kattan önce durmayacağı kapısında yazmasına rağmen millet binmiş, neden bastıkları katların ışığı yanmıyor diye söyleniyorlar.
En dibe sıkışmış, önümdeki kabarık meçli saçlı hatunun saçlarının ağzıma girmesini önleyerek ‘8’den önce durmuyor’ diye tıslıyorum. Çaktırmadan da hatunu iteliyorum ama tık demiyor.
Hıııı yapıyorlar… 8’e çıkar ordan ineriz.
Çüüüş… 4 kat çıkmaya üşeniyorsun ama 5 kat inmeye değil diyorum içimden.
Tıkış tıkış bir asansör.
Kimse kimseyi rahatsız ediyormuyum diye düşünmüyor.
Kimse ne ayağını, ne elini ne çantasını çekiyor.
Çanta demişken şu koca çanta modası ne kadar rahatsızlık verici bir şey.
Zaten dip dibesin, 4 kişilik yere kış günü mantonla-kabanınla daha da artan kitlenle 8 kişi sığmanı bekliyorlar, birde insan gibi yer tutan eşek gibi çantalar !!!
Nefes almak istiyorum ama alamıyorum…
Bağıra çağıra konuşan, ter kokan… Öğğğğğ…Üstüne çıktığını fark etmeyip daha beter üstüne çıkan…
Ohaaa yani ohaaa diyerek asansörden iniyorum.
Kimse tepkime bir anlam veremiyor. Nasıl versinler ki? Öküz öküz olduğunu biliyormu ki bunlar bilsin?

Niye abi niye ense kökümüze yapışırız, neden kendimizden başkasının farkına varmayız. Neden her yere atlarız, neden bir yarış-savaş içerisindeyiz?
Kimse kimseye neden yol vermez, kibarlık yapmaz?
Artık okullarda öğretilmiyor mu bunlar?
Okulları geçtim, İstanbul gibi mega bir şehirde de bir köy meydanında bile rastlaşmayacağın hal ve tavırlar olması biraz abes değil mi?

İlla çantan bana mı değmeli? Kibarca pardon diyip omzundan eline alamazmısın?
Bilgi ve işaret panolarını okuyup ona göre hareket edemezmisin? Sana uymayan bir şeyi illa kullanıcam diyip, başkasının hakkını neden yersin? Adam senin yüzünden dışarıda kaldı, kendi katına çıkan asansörü beklesen ölürmüsün?
Yürüyen merdivenlerde önündekiyle aranda bir basamak boşluk bıraksan ne olur?
Bankamatiklerde bende dibine girsem hoşlanırmısın? Hatta nefesimi ensene üflesem, hatta hatta dilimle yalasam?

Okumuşu da okumamışı da…
Bir tek benmiyim dikkat eden, hassaslık gösteren, kibarlık eden…
Ulan bilmem kaç milyonluk kentte yok mu benim gibi?

İlla kaldırımda yol vermeyip size omuz mu atmamı istiyosunuz?
Atıcam ulan! Atmazsam Ozy ozborn dilim!!!
Çekilin yoldaaaaaaan uçan omuz geliyor!

Hiç yorum yok: