Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

29 Nisan 2009 Çarşamba

Keleptomaniii

Ne kadar kleptomansınız?
Ya da koleksiyoner bir kleptomanmısınız?

Ben koleksiyoner grubundanım!
Tanrım birde çok matah birşeymiş gibi gurur duyarak söylüyorum!!!

Ben bir uçak patanyası kleptomanıyım!
Bayılıyorum uçak battaniyelerine...
Sebep?
Yumuş yumuş, hafif ve tam tip top ölçülerde olmaları ve birçok kullanıma hizmet edebilmeleri... Şal, atkı, örtü vs. niyetine kullanılabiliyorlar...

Aslında üzerinde damalı eşşek misali amblemli-markalı hiç birşeyi sevmem... Ama uçak battaniyelerinde bilmem ne air yazması umrumda olmuyor.

Bu güne kadar bindiğim tüm havayollarının patanyaları dolabımda duruyor.
En çok, en bi en çok British'inkini seviyorum. Sütlü kahve renginde halis muhlis yumuş yumuş kaşmir kıvamında yün!!!
Bir gazetenin sarışın köşe yazarı hatunuda onun cazibesine dayanamayıp yürütmüş ve köşesinde yazmıştı onunla sarmaş dolaş anlarının keyfini...
Burdan yola çıkarak normaleee bir insan olduğumu söyleyebilirim yaneee! :p

Pazar günü koleksiyonuma yeni bir tane ekledim. Koyu yeşil içinde küçük küçük lacivert noktalar olan incemi ince hayatımda gördüğüm en dandik battaniye!
Zaten firmanın 1.5 saatlik uçuşta verdiği ikrama bakıp battaniyesininde nasıl olduğunu anlamam gerekirdi ya neyse...
Milletlerarası uçuyosuuuun ve uçakta domatis suyu yoook!!!
Ne alaka demeyin.
Uçarken içilmesi gereken en sağlıklı şey domates suyudur. Uzmanlar muhakkak kahve-kola-alkol yerine su veya domates suyu için derler. Ve dünyaca bilinen her havayolunda domates duyuda bulunur! Ki bu koca bi ülkenin milli şirketi bide!!!
Domates suyu olmayan bir uçakta battaniye bulunması bence çok ama çok şaşırtıcıydı ya!

Çok üşümeseydim aklıma gelmeyecekti koleksiyonumda bunlar yok ekleyeyim diye...
Sabaha karşı yapılan dönüş yolculuğunda nedense çok çok üşüdüm... Ceketim-paşminam beni ısıtmayınca, bleeenkıııııt oldum!
Paketi can havliyle açıp sıtma nöbetine ramak kalmış vücuduma sarıp biraz kestirdikten sonra battaniye koleksiyonum akılcığıma geliverdi... İnmeye yakın hiiç incelemeden, güzelce katlayıp çantamın içine sokuşturuverdim.
Eve geldiğimde ganimetimi annemle paylaşırken fark ettim ki koleksiyonumda yer alan otobüs firmalarının battaniyeleri bile daha kaliteliiiiii!!!

Şirketin adını vermeyeceğim...
Belkim okur mokurlar blogumu ve dava mava ederler beni...
Bir Orta Avrupa uçak firması diyip geçelim efeeem...

Biliyorum çok anlamsız bir koleksiyon... Ev İspanyolmu yoksa Fransızmı olduğundan emin olmadığım halis muhlis paduana marka battaniyelerle doluyken, ben bu tayni tayni şeylerle küçük bir çocuğun anlamsız bir şeye duyduğu bağlılığı duyarak kışı geçiriyorum. Ya şal niyetine, ya televizyon izlerken dizlerime, ya öylesine yatağın üstüne yada yazla-sonbahar arası pike niyetine kullanıyorum onları... Çok seviyoruuum onları... Bi ayyy canııım, ne şeker şeylersiniz siz diye sevmem eksik onları !!!

Koleksiyonum öyle geniş ki; memleketimizin halis muhlis havayolunun battaniye tarihini benim dolabımda görüp öğrenebilirsiniz...
Bir ara polar kullandılar, sonra biraz kaliteli pamukumsu bir hale gelip lacivert oldular, sonra lacivert üzerine koyu yeşil desenli oldular vs.vs...

Günün birinde uçak battaniyesi tarihimiz diye bir sergi açarsa TK, ben elimdekileri sergilemeleri için onlara verebilirim yaniiii :p

Yeni battaniyem kalitesiz olduğundan pek sevilip, cici cici olarak değer görmedi tarafımdan... Odamda bir köşede yarısı yeri süpürür bir halde duruyor. Renginden ötürü onu piknik battaniyesi ilan edebilirim her an için. Ya da yere serilebilecek lüzumsuz bir şey gerektiğinde kullanabilirim...

Madem lüzumsuz ilan edecektin niye yürüttün?
Eee bilmiyodum yürütürken bu kadar dandikus olduğunu yaaaaa...

Eheee... Zannedersem her daim ilk göz bebeğim, kıymetlim British olacak! Ama görseniz sizinde içiniz gider... Adamlar kıymışlar paraya, kaliteye...

Eve gidip şu yağmurlu ve kasvetli İstanbul bahar havasında patanyalarıma sarılmak istedim!
;)

Hiç yorum yok: