Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

22 Eylül 2011 Perşembe

2011 yazım ;)

Harika bir yaz geçirdim...
15 sene önceye döndüm bu yaz...
Kıbrıs'ta okuduğum dönem gibiydi...
Altımda arabam, içimde mayom... Canım nerde ve nasıl isterse yüzdüğüm... Bakkalından-çakkalına müdavimliği köküne kadar yaşadığım Kıbrıs yıllarım gibi geçti bu yaz...

Araba benim için özgürlüktür... Yol yapmayı severim... 15 senelik şöför olsamda kolayca park yeri bulmayı severim...

Kasabımın önünde, fırınımın önünde...

2 dklık bir yere giderken canım çekmişse denize girebilmeyi severim...

Kıbrıstayken öyleydi... Dost ziyaretine giderken dalıverirdim...
Lefkoşa'da Yücem Hoca'nın ofisinde çalışırken iş çıkışı eve gitmeden önce Apoculpo'ya gider 2 kulaç atardım... Şimdilerde iş çıkışı bi driiiiink eskiden bende bi kulaçtı... :)

Eve kolay kolay servis olmadığından kıçımı kaldırıp yemek yapmayı sevdim...
Taze taze meyve-sebze almayı özlemişim...
Pazardan aldıklarımı neredeyse öpe-koklaya pazar çantama koydum tüm yaz...

Tüm yaz imkanlarıma şükrettim...
Nefis malak gibi yatarak bi yaz geçirmemi sağlayan imkanlarıma...

Çok insan aramadım...
Kitaplarım ve terasım yetti bana...
Bir kaç gece tek başıma çıkma delikanlılığı gösterdim onda da tatil yöresine gelen herkezin abazan olduğunu sanan dallamaların keyfimi ucundan açık kaçırmalarına izin verdim...

Ulan eşşek balık yiyip bi kadeh şarap içiyorum ama aynı zamanda da kitap okuyorum !!! Sence kitap okuyan bi kadın aranıyomudur???

Anladım ki Çeşme güzel alaa amma, tek başına hayattan keyif almak buraçlarda hala ilkel anlamlar içeriyor...

Beeaaa yaptım bende... Balığımıda, etimide, alkolümüde terasımda kendim yaptım...

Her gün açan yeni tomurcuklar umudum oldu, neşem oldu...
Dostlarım İstanbul'da nelerle cebelleşirken ben tomurcuk karanfilin açma telaşına girdim...

Her günden-her geceden huzur aldım-buldum...

Dert yok mu var elbet...
İstanbul'da beni bekleyen nice dertler var...
Ancak hiç birine kendimi kaptırmadım...

Hallolur dedim...
Anın tadını çıkarmaya devam ettim...

Yeniden 15 sene önceki ben oldum...
Altımda arabam ve mayom, ruhumun fısıltısı kulaklarımda dolandım durdum...

Bu yaz benim için çok keyifli, çok deneyim dolu, çok öğretici oldu...

Bu yaz ben gerçekten çok mutlu oldum...

Gökyüzü kapalı şu an... Sonbaharın akşam serinliği ısırmakta bedeni... Nefis bir gökkuşağı gökte salınmakta...
Belki akşam azcık yağar yağmur... Ne gam...

Rüzgarda, bulutlarda, toprakta benim mutluluğum...
Eylül'de Çeşme denilenlerden daha güzelmiş...
Kalmama değdi...

Basit ama o kadar mutlu bir yaz geçirdim ki...
Her güne, esen rüzgara, çıkan güneşe, açan tomurcuğa, bereketli toprağa, balıklarla oyanaştıran denize... her şeye şükrettiren, keyfini çıkartıran bir yaz oldu...

Çeşme'de gökkuşağı çok güzel... Kıbrıs'ımın yağmurdan sonraki keyfini seneler sonra yeniden yaşamak, yeniden olmaktan keyif aldığın yerde olmak çok güzel...

Ah gönül ister ki sonbahar biraz daha tatlı sürsün, dönmeyeyim... Doyamadım keyfe, temiz havaya, kekik kokulu sabahlara uyanmaya...

Gel gör hayat bekler... Böyle bir keyif için cepte para olmazsa olmaz... Para kazanıp dönmek gerek...

Yakında dönüyorum İstanbul'a...

Ege'ye aşık... Ege'nin tadı-tuzu-keyfi-huzuru bende...
Umarım burdaki beni-güzel-genç-keyifli beni İstanbul'da da uzun süre var edebileyim...

Yağmur başladı şimdi...
Varmıdır sonbahar yağmuru gibi keyiflisi... Toprağın kokusunu hissettiren, denizi kabartan, göğü karartan ama yüreği ferahlatan...

Çeşme her daim çok güzel...
Tanrım teşekkürederim gerçekten beni mutlu eden deneyimleri yaşattığın için... ;)

Hıııım toprak kokusu... Hııım...

Hiç yorum yok: