Miis gibi uyanıp telefonda 'Babanı unutma ozy' diye annemden gelmiş mesajla yatakta dumura uğradım!
Ne güzel unutmuşum... Bu günün ne olduğunu...
Günün ilerleyen saatlerinde gazete-mazete okurken hatırlardım belki, belkide yarın!!!
28 sene sonra yine pazar sabahı...Yine telefonla...
Bir anda tüm dünyam dönmeye başladı... Okkalı bi küfür savurup anneme 'sabah sabah yapılır mı beaaa' diye mesaj attım.
Bok vardı hatırlatmıştı !!!
O hatırlatmasada ben hatırladığımda aynı bok hissi hissedecektim ya...
Kimseye kızmanın gereği yoktu ama, sabah sabah, dolunayın etkisinde kadınlığın dayanılmaz sendromunu yaşayan bir kadın için bu kaldırabileceği veya geçmişte ki gibi hafifçe atlatabileceği duygusal bir olay olmadı... Olamadı...
Ve ben ruh olarak yaşımın toplamının rastlantısal olarak 28 sene önceki haline döndüm.
Yüzümü gözümü yıkayıp kendime kahve yaparken 28 sene sonra ilk günkü gibi hissedeceğim aklıma gelmezdi dedim... 38'lik ben yeniden 11 olmuştum... Koskoca kadın bedenim, annesinin giysilerini üzerine giymiş bir çocuk gibi duruyordu üzerimde...
Ruhum 11'likti... Beden 38'lik... Sabah kahvesinin içine rom koyarak güne başlayabilecek yaşta !!!
Elbette koymadım ama, sabah sabah olmasaydı kesin elim sert bi şata gider, ruhum tek şatla bııır olup azcık kendine gelebilirdi...
İnternetin başına geçtiğimde elim-ayağım zangır zangır titriyordu...
Sevgiliden gelen sevgi dolu msj bile aşşaya kaymış dudaklarımın bir kenarcığını bile azcıkta olsa yukarıya kıpratmadı...
Seninle konuşmak istemiyorum dedim içimden... Kimseyle...
Ve aniden titremeler hıçkırıklara yol gösterdi...
Teyzemin doğum günüydü bu gün aynı zamanda... Arasam piç ederdim gününü...
Bu gün aynı eylül'ü yaşıyorum sanki... Havanın ılımanlığı, güneşin ısısı, ışıklarının dansı aynı sanki...
Çook ama çoook uzun zamandır ilk defa böyle dumura uğruyorum...
Senelerdir etkilemiyordu oysaki...
Ama ben bu gün bir türlü elimin ayağımın geçmek bilmeyen titremeleri ve gözümden inmeye inat eden göz yaşlarım ve boğazımı delip geçen hıçkırıklarımla dolanıyorum...
Bu satırları yazdığım şu saatlerde, babamı morgta görmüştüm... Bedenine son bakışımdı... Bir türlü kapatamadığımız gözleriyle çinko tabutta pijamalarının içinde yatarken, şu ankinden daha fazla metanetle veda etmiştim ona... Göz yaşım akmamıştı... Eve gelip onca telaşe içinde beni yeni görebilmiş amcam hıçkırıklarla boynuma sarıldığı ana dek metanetli kalmıştım. Cesedini görmüş olsamda o an anlamıştım artık yok olduğunu...
Yıllar sonra 11 Eylül bir pazara denk geldi yine ama bu sefer dolunay etkisinde regl sendromu çeken, bazı sebeplerden aklı karışık bir kadın olarak fena vurdu beni...
İkizkulelerin yıkılışı gibi bişi oldu ruhumda bu sene...
Yaş ilerledikçe farkında olmadan içinde biriktirdiğimiz özlemler canımızı acıtıyor...
Aştım-gitti dediğim bir durum bazen böyle bok ediyor...
Acıların-üzüntülerin zamanla azaldığı doğru ancak zaman zaman yer yüzüne çıkmak isteyen sönmüş olsada heybetinden kaybetmek istemeyen arada bi ne kadar gücü kalmışsa püskürtmeyi deneyen eski bir yanardağ gibi olabiliyorlar...
Sonbaharın getirdiği hüzün, reglim, dolunay ve galiba burdaki yanlızlığım bu gün parça tesirli bomba etkisi yarattı bende !
Ne kadar büyüsenizde, ne kadar olgunlaşsanızda içerde bir yerde hala yıkılan-kırılan-etkilenen bir çocuk olması kötü...
Heey çocuk, gel eyleyelim ruhumuzu... gece olup sabah olduğunda geçecek bitanesi... Bende senin kadar özledim ama elden gelir bişey yok... Gel cola ve lays partisi verelim terasta... Ben bol acısolu yiyim sen sade... Gel... maymuncuk gel... ama önce yüzünü yıkayalım... Laysler sümükçüklerine yapışmasın... Bak güldürdüm seni...
*özledim seni... çook...özledim seni babacııım...çok özledim! seni çok seviyorum...
2 yorum:
Babası olmaya:)n bir arkadaşın da ben Ozy..Bilirim Yürek acımasını da..Kahkaha atarken gözyaşlarına boğulmasını da..sen de kokusunu özledin mi?adını kim daha anlamlı söylemişti babandan başka ya da kim sana bu kadar sahip çıkabilir ki baban kadar..Ferhat Göçer beni affet kızım dinle lütfen dinle çok iyi geliyor bana .. allah bize annelerimizi bağışlasın..sevgiyle kal beni ağlattın rimeller ağzıma girene kadar:)))
canım benim seni gerçekten çok iyi anlıyorum ama anlamak işe yaramıyor ne yazık ki.8 yaşında annesini kaybetmiş bir çocuk şimdi 31inde ve babası hayattayken onu da kaybetmiş durumda....
Yorum Gönder