Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

5 Kasım 2013 Salı

Sebze Kebabı :)

Bu akşam İmren de mum ışığında sebze kebabı ve pilav yerken ben ne yapıyorum dedim?
41 olmama 20 gün var...
Neredeyse ölü sayılabilecek bir sahil kasabasında tüm canlılığımla, enerjimle ben ne yapıyorum?
Tek başımayım...
Mum ışığında bir esnaf lokantasında, 41'ne 20 gün kalmış, enerjisinin,  gençliğinin, kariyerinin, güzelliğinin doruğunda ben ne yapıyorum? 
Tamam biraz yağ çekmiş ve abartmış olabilirim neee? ;)

Ben ne yapıyorum?
Ozy yine bir adamın peşinde ege de...
Ama bu sefer o adam için buraya yerleşti...
Düşünmedi, sormadı... 
Bana ihtiyacı var dedi...
Hoş adama sorsanız yoktu derki belki... Şu an için yok belki sonra...

Ozy onunla ilgili ilk gazete haberini okuduğunda karar verdi, ona destek olacağım diye...
Onunla tanıştı, çevresindekileri gördü ve sadece 1 kişinin siyaset deneyimi olduğunu gördü... Kendisi 10 sene Şişli Belediyesinde çalıştığı bölüm sayesinde her şeyden bi parça deneyimlediği için ben de bu adamın yanında olmalıyım dedi... Bana ihtiyacı var...

Belki de yoktu adamın...
Ama Ozy gördüklerinden, yok yok dedi, ben işe yarasam da yaramasam da bu adamın yanında olacağım... var bana ihtiyacı... yoksa da benim için rahat rahat etmeyecek onu bırakıp gidersem...

Sadece 3.5 ayını bildiği bir sahil kasabasına kendi iç güdülerini dinleyerek yerleşti !
Ve kendisini mum ışığında tek başına bir esnaf lokantasında akşam yemeği yerken bulunca düşündü... Ben ne yapıyorum?

Sevdiği adam için bile İzmir'e yerleşmeyi 40 defa düşünüp yok yaaa yapamam, yok yaaa yaparım diye 40 defa fikir değiştirmiş Ozy, 2 günde eşyalarını taşıdı ve Çeşme'ye yerleşti !

Dostlarına veda etmedi...
Onlarla ayak üstü bile buluşmadı !
Geldi valizlerini hazırladı ve döndü !

Ve mum ışığında bir esnaf lokantasında dostları, arkadaşları, yaşayacakları, hayalleri, İstanbul'da bıraktıkları düştü usuna..

Ben ne yapıyorum?
Yine bir adamın peşinde... Ama bu sefer yavuklusu olmayan... Sevdalısının peşinde olmadan?

Güzel bir şey yapıyordu...
Yürekten, canı gönülden, tanımadığı yeni yeni tanıdığı bir adamın fikirlerinin peşinden koşma kararı almış ve yaptığı şeyin doğru olduğunu anlayıp sorgusuz sualsiz kalmayı seçmişti...

Bir adamın arzusuna ve bir ilçenin geleceğine yardım ediyordu...
O adamı sonuna kadar destekleyecek, çok sevdiği ilçesini emin ellere emanet edecekti...
Sonrası? 
Gezgin ruhlu Ozy'di bu... Mukadderaaat... Adam hiç bir yere sığmayan gezgin ruhuyla onu isterse bakacaktı...

Amacı adamı amacına ulaştırmak ve çok sevdiği ilçesinin iyi olmasını sağlamaktı...
Ama ruhu, yaklaşan yeni yaşı, mum ışığında tek başına yediği yemek onu karıştırdı...
Burayı çok seviyordu... Bir gün buraya yerleşecekti... Viyollerde fide üretmesine gerek kalmadan şubatta tohumlarını ekebilecek, aşkım dediği komşusunun köpeği labrador cinsi papisiyle koyun koyuna uyumanın zevkini doyasıya tadacaktı ama... 

Ama Henüz hazır değildi erken emekliliğe, bu kadar yalnızlığa...
Ama kendi kendine verdiği bir söz vardı...
Adam bilmese de...
Adamın onun desteğine ihtiyacı vardı...
Adamı arzuna kavuşturacak, çok sevdiği yeri emin ellere teslim edecekti...
Belki eski bir kentsel tasarımcı olarak 5 senedir burası için karaladıkları da hayat bulurdu... 

Karaladıklarının hayat bulması önemli değildi...
Önemli olan kendi kendine verdiği sözü gerçek kılmak, o adamı arzusuna ulaştırmaktı...

Bahçeyi çok sevse de, papisi sabah akşam yanından ayrılmasa da bu akşam kendisini mum ışığında yalnız hissetti...
Kaçırdığı bir şeyler yoksa da var hissetti...
41 e 20 gün kala, tek başına bir sahil kasabasında ne yapıyorum ben dedi? Yaptığı şey, amacı güzel olsa da...
Tek başınalığından korktu...
İlerde de öyle olacaktı... 
Ama korktu...
Arkadaşlarını, dostlarını, gittiği konserleri, sergileri özledi...
Bi sevenim olsaydı dedi...
Çoğalan beyazlarıyla 41'e 20 gün kala bir esnaf lokantasında mum ışığında tek başına sebze kebabı yemek onu korkuttu... :)
Evde tek başına balkona çıkmadan sigara içmek güzel, çok güzel olsa da bi korktu...

Ama kendine bi söz vermişti...
O adamın arzu ettiklerini başarmasına yardımcı olmadan gitmeyecekti...
Onun gözlerinde, yüzünde, ekibinde o mutluluğu yaşayacaktı...
O adamın yanında olmak ve ona koşulsuz-çıkarsız destek vermek istiyordu...
Sadece bir daha mum ışığında tek başına sebze kebabı yemek istemiyordu...
:) 

Hiç yorum yok: