Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

14 Ağustos 2007 Salı

Kedili kız ve kadın...

Alt dudağı kıvrılmış
Ağladı ağlayacak
Baraj duvarlarını yıkmaya and içmiş seller gibi duran gözyaşlarıyla dolu gözleri hüzünlü
Elinde sımsıkı tuttuğu sarı kedisiyle tek başına oturan küçük kız
Kederli
Mahzun...
De desem der mi derdini?

Yaklaşıyorum
Büyüyor...
Gözleri hüzünlü bir kadın o!
Yanına varıyorum
Güzel dudağını alayla kıvırıp gülümserken başını çeviriyor
Saçlarını dalgalandırıp yeniden döndüğünde gözlerinde hüzün varla yok arası oluyor
De desem der mi derdini?

Başını geriye savurarak beyaz dişlerini ortaya çıkaran bir kahkaha savuruyor.
Masadakiler gülüyor...
O gülüyor...
Kahkahalarıyla saçlarını savurdukça gözlerindeki hüzün içine sel olup akıyor...
De desem der mi derdini?

Saçlarını savurarak kalkıyor
Gecenin karanlığında giderken sarı kedisini elinde sımsıkı tutmuş küçük kızı görüyorum
Küçük kız sessiz hıçkırıklarla geleceğine ağlıyor...
Kadın geçmişine...

Ben ikisinin ardından da ağlıyorum...

1 yorum:

engintdk dedi ki...

Odası çok karanlıkdı, yürürken tahtalar gıcırdıyordu, pencereye yaklaştı, minik bir ışıktı gördüğü önce, sonra birde baktı ki minik bir melekdi camın pervazından ona bakan... Şaşırdı küçük kız, sordu sen bir melekmisin? diye... Melek cevap verdi evet ben bir meleğim küçük kız. Sen çokmu yalnızsın burda? dedi; küçük kız ewet, herkes nereye gitti bilmiyorum dedi, yalnızım ve çok soğuk dedi. Melek sen artık büyüdün, seni çok seven yeni arkadaşların var, seni bekliyorlar dedi. Küçük kız, dudağını büktü, iri ela gözleri buğulandı, dudakları titriyerek orası sıcakmı dedi; melek evet hemde çok sıcak dedi. Küçük kız kendisine uzanan küçük ele kendi minik elini uzattı, meleğin elini tuttu; titreyen dudaklarından korkmuyorum merak etme dedi, iki kez ölemem nasılsa değilmi?...