Nedensiz sebepsiz karışıyor bazen insan...
Her şey yolunda sanıyorsunuz oysa ki farkında olmadan içinizde büyüttükleriniz bir süre sonra, yüreğiniz bir mengeneyle sıkılıyormuş gibi hissetmenize neden oluyor.
Ve birden, birden bire çok anlamsız bir olay-söz fitili ateşleyiveriyor.
Sabaha-güne mutlu ve neşeli uyansanızda birden aklınıza üşüşüveriyorlar.
Ulan diyorsunuz yapma sabah sabah...
Ne güzel umutla uyanılmış bir sabahken...
Şimdi sırasımı anında çözülmeyecek, sadece beklemek çözümü olan şeylerin üşüşmesi aklına!
Beyin bu!
Ne zaman ne yapacağı belli olmuyor.
Önce mutlu mutlu umut dolu seni uyandırıyor, şöyle bi modunu yukarı çekip seni neşeye boğuyor ve ardından al sana yapıyor!
Al bana!!!
Ruhumu sakinleştiremiyorum.
İçimde, yüreğimde tusunamiler kopuyor...
Geminin kaptanı iyidir hoştur ama hava durumunda görünmeyen aniden ortaya çıkan bu doğa olayı karşısında şaşkın, ne yapacağını bilmez halde sadece ağlıyor, ağlıyor...
Ağlamak onu ne rahatlatıyor nede çözüme götürüyor ama sadece ağlamak istiyor ve ağlıyor!
Ortada bi dertte yok anasını satim!
Varda var olanlar...
Aylardır, günlerdir olan bildik durumlar aslında...
Ama şimdi sanki yeni yepiz yeni bir durum olmuş gibi bir durum içerisinde.
Rüzgarın kızı kendisini rüzgara bırakıp tusunamilere rağmen yolunu alamıyor.
Hava durumunun ne zaman sakinleşeceğini bilmek-öğrenmek istiyor.
Filmlerde görülen, hep gidilmek istenilen ama gidilmesi yüzde bilmem kaç bin ihtimal belli olamayan o tropik adaların huzurunu, keyfini istiyor.
Dibi görünen maviliklere demir atsın, arada küçük küçük dalgalar olsun onlarla oynasın, uğraşsın, boğuşsun ama aniden sebepsiz ortaya çıkan tusunamilerden uzak olsun istiyor.
Doğa bu... Elbet sonsuzda dek tusunami yapmayacak.
Doğanın bir parçası olarak rüzgara bırakıp sörfünü yapmalı... Dengesini, gücünü artırıp, aklını boşaltıp tusunamilere nanik yapıp yüzmeli...
Limanına varmak istiyor...
Ama yol doğa olayları ve korsanlarla dolu.
Bu yolculuğa çıkmak bile aslında büyük bir olay, zenginlik ve güzellik...
İlla limana varmak şart mı?
Gittim demir atamadım uzaktan gördüm döndüm demek yetmez mi?
Yetmicek galiba. Şu an hissettiği bu.
Dün tv'de duyduğu şeyi tekrarlayıp rüzgarla yelkenini şişirip tusunamiciklerinin üzerinden yoluna devam etmeye çalışma kararı aldı...
Mutluk, ona giden yoldur. Sonunda mutlu olmaz emeğinizin karşılığını alırsınız.
Limana varmak aslında emeğin karşılığını almak olacak...
Aslında o şu an aldığı yolda mutluluğunu yaşıyor...
Limana gidiş yolunun keyfini çıkar be kızıııım!
Bunca zaman sonra rüzgara bırakıp kendini, yelkenlerini açmışsın borumu?
Sen varmaktan çok yolculuğu sevmezmisin hep?
Uçmaktan çok kalkıştan önceki hızı ve kalkma anını seversin... Sonrası senin için bööööödür. Millet uçmayı sever sen hızlanmayı...
Eeeee?
Yolunun tadını çıkar.
Eski zamanların yelkenlilerinde, elinde kılıcın, milyon tane kollu deniz canavarlarıyla, dev dalgalarla savaşan cesur bir hikaye kahramanı olarak gör kendini.
Kendi hikayeni, öykünü yaşa...
Varmak değil, varmak için kat edilen yol asıl mutluluktur...
İçinden bi ses peeeh diyor biliyorum ama gözünü kapatıp kendini cesur bir savaşçı olarak dümen başında görmende hoşuna gidiyor... gitmiyor mu?
Heey Amazonların şehrinde doğdum ben amazonum derdin hep!
Al sana Amazonluğunu ıspatlayacak, doya doya yaşatacak durum!
Oklarını, yayalarını, kılıcını al geç dümenin başına. Toplarınıda doldur istersen, tusunamilere top atmak pek işe yaramaz ama en azından senin için saldırma keyfiyle boşalır, rahatlar...
Gölgelerin gücü adınaaaaaaaa, ruhumdaki doğa olayıda neymiiiiiiş!
Eeee biraz karakter karmaşası oldun ama neyse... Heman'le Amazon karışımı bi yafru oldun.
Hadin, kazaların mubarek olsun, maceran herkese anlatılıp takdir edilecek heyecanda, güzellikte olsun...
Limana giremeyip uzaktan baksan bile, yolda yaşadığın maceraları düşün.
Dönüş yolunda sıkılırım ben dersin sen şimdi ama denizler çoook, başka bir yoldan dönersin eski limanına belki dönüş yolunda başka bir rota çizersin kim bilir...
Sen şimdilik limana giden yoldan keyif almana bak!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder