Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

1 Haziran 2009 Pazartesi

İzmir, İzmir...

Ömrümde yemediğim kadar midye dolmayı buz gibi biralarla körfeze nazır mideme yuvarladığım nefis akşamın sabahında gazetemde; İzmirli olmak dedikleri işte bu diye haber çıktı.

İzmirli olmak yada İzmirde yaşamak bir gece öncesinden dolayı normal olarak benim için midye dolma yemekti.

İstanbul'da böyle bir keyif bilmiyorum ben.
Denize nazır birahanende oturacaksın, günün akşam, akşamın gece olmasını izleye izleye açık havada midyeleri elinle bir güzel mideye indirip aşkının-havanın-yaşamın tadını çıkaracaksın...
Wallah billah İstanbul'umda yaşamadım ben böyle bir keyif!

Yılmaz Özdil, Simite gevrek deriz biz... Çekirdeğe çiğdem. Kordon elektrik aleti değildir. Kumru da kuş değildir bizim için... Yengen’i yeriz. Sen sigorta dersin... Biz asfalya deriz. Uzatmayız... Gidiyom geliyom deriz. Evimiz isterse 800 metrekare olsun, balkonda otururuz. Hıdrellez filan gibi mazeretler uydurur, sabaha kadar sokaklarda içeriz... diyor yazısında...

Kızları güzeldir, erkekleri efedir ama erkekleri verdikleri sözü pek tutmazlar diyor... Bilmiyorum wallahi benimkisi tutmakta ama bilemedim şimdi :)))

İzmir çocukluğumdan beri hep hayatımda olan şehirlerdendi. Anne tarafından 1.derece akrabalar yaşardı İzmir'de. Hatta teyzem İzmir doğumludur. Dedem İzmir'i çok severdi. Anneannem için terk eylemek zorunda kaldığında çok ama çok üzülmüş... Anneannem tutturmuş ben annemi isterim diye... Dedemde kıyamamış almış 3 çocuğunu dönmüş Samsun'a...

Büyüdüğüm hikayelerle yıllar sonra karşılaştığım İzmir pek örtüşmesede İzmir Kıbrıstan sonra memlekete ilk döndüğüm yıllarda yaşanabilecek yerlerim arasında oldu. İstanbul'da da deniz vardır ama görmek-gitmek pek bir eziyettir. Ama İzmir'de hep yanınızdadır. Görürsünüz, görmeyi bırakın yaşarsınız onunla...

Benim denizi görmem ve yaşamam için Beşiktaş'a inmem ordan Ortaköye yol yapmam gerekir. Oooo Nişantaşında yaşayan bendeniz için yokuşu inecen, kalabalığa karışıcan, yüricen denize ulaşıcan, bide alkollü bi deniz keyfi yapim dediysem paraya para demicem sonra yokuşu tırmanıp boşalmış cüzdanla eve gelicem eziyeti durumudur!

Oysaki İzmir'de öyle değil... En ucuz biralar, en keyifli ve uygun deniz keyfi bu şehirde.

Ancak ve ancak İstanbul'un kültür hayatına alışık ve zaman zaman köküne kadar, dibine kadar bunu yaşayan bendeniz için İzmir pek bi kültürsüz.

Kültürsüz derken, Tiyatro salonları bir mimar, bir tiyatro sever olarak bendeniz tarafından sonbaharda denenmiş ve eksi ötesi puan almıştır. Büyük-önemli ve üniversiteleri olan, limanından dolayı Türkiye'nin dışa açılma kapısı olan bir şehrin ve Türkiye'nin en açık-aydın giyimli-tavırlı şehrinde ister istemez daha çok sosyallik-kültürel hareketlilik bekliyorsunuz.

İstanbul festivalinin bir küçüğü İzmirde'de var. Ama bence adı var.
Daha çok kültür binası ve etkinlik olmalı. Büyüklüğüne-önemine yakışır binalara sahip olmalı. Taşra sıcaklığında, metropol medeniyetinde bir yer denilmiş yazıda. Kültürel anlamda taşralığı hala devam ediyor bence.

Sıcak bir memlekette milleti kapalı bir mekana sokup kültürel faliyetleri izletmek elbet zordur ama şehrin gelişmesi, şanına şan katması için ısıtma-soğutma üniteleri adam gibi çözülmüş, şehrin kimliğine yakışır kültür binalarının ve etkinliklerinin olması gerekmekte bence. Yazıda İzmir; Taşra sıcaklığında, metropol medeniyetinde bir yerdir deniliyor. Metropol medeniyeti için biraz daha kültürel etkinlikler gerekiyor bence diyorum...

Herkezin İzmir'i aşkı kendine...
Benim İzmir'im; yapıyom, ediyom diye konuşan egeli aşkım, ıspanaklı boyozlar, Kırçiçeğinin ısırgan otlu pidesi ve yanında gelen rokalar, Barinak'ta oturup gün batımını izlemek, şans yaver giderse akşam yakamozları seyretmek...
Hayatta yemediğim kadar midye dolma yemek...
Foça'ya-Çeşme'ye gitmek...
Karşıyaka'dan İzmir'i seyretmek...
İmbatla serinlemek...
Bir türlü sloganlarını adam gibi öğrenemediğim bu gidişlede öğreneceğim kesin olan kaf kafı tutmak...
Daha çok şey var ama şu an aklıma sadece bunlar geliyor...

İki gönül bir olunca samanlık seyran olurmuş.
İzmir samanlığın hallicesi o kesin ama benim için İzmir aşkımın samanlığı!
Daha ötesi var mı yok!
:)

Bu arada gündemi takip edip bende İzmir yazanların arasına katıldım efeeem... Daha ne isterim?
Sevgiliyle gün batımından sabahın ilk ışıklarına kadar demlenip midye dolma yemek isterim!!!
;)

Hiç yorum yok: