Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

29 Ekim 2007 Pazartesi

Meleklerin diyarından....

Ne zamandır beni çağırıyor...
Her seferinde tamam geleceğim diyorum... sonra alıyorum başımı ya londra ya paris yada daha önce gitmediğim bir avrupa ya da balkan ülkesi başkentine gidiyorum...

Perşembe akşamı saat 20 sularında onu aradım:
29 ekimde müsaitsen geleceğim dedim...
Bekle bekle tık yok...
Tam bal kabağı olmama saniyeler kala telefonum çaldı: müsaitim gel...

Uçağa atladım ve geldim karadenizime... Ona... O ki beni herkesten iyi tanıyan... Birbirimizi olduğumuz gibi kabul eden... İyi ve kötü hastalıkta ve sağlıkta kabul eden, üniversite arkadaşı, arkadaş ne kelime dostuyuz... 7 sene önce onun koca memleketine oğlu 6 aylıkken gelmişim... 7 sene boyunca o sadece İstanbul'a geldikçe görüşmüşüm onunla...
Her sene, her konuştuğumuzda gel der bana... Ama bana ecnebi diyarlar cazip gelir...Perşembe akşamı hayat ağır gelmiş bana... gitme duygum tavanda... gideceğim gelmiş... Her halimle konuşşamda konuşmasamda kabullenecek o ve ötekisi... Ötekisi şu anda ikimizi kabullenecek halde değil... Ben onu ramışım... geleceğim diye oda gel demiş... durulurmu...

Geliyorum dedim...
Gel dedi... Müsaitim...
Namussuz... atladım uçağa geldim... 7 yaşında hayatta çocuuk sevmeyen benim sevdiğim tek çocuk oğluyla karşıladı beni... Melek... hemde ne melek... velete dokundukça arınıyorum... sevdiğim tek çocuk... sebep ? bilmem... en az ağlayan gürültü yapan çocuk belkide...

Öyle kederli öyle karışık geldim ki karadenizin bu şirin şehrine... Utanarak çekinerek... senelerce arkadaşını ziyaret etme... kaçacağın gel ve kaç... O yadırgamaz ama belki kocası diyerekten...
Ama öyle olmadı...

Geçmişe gittik, ben dışardan kendime baktım... ehlendim, kaderlendim, sonra ana döndüm... güldük eğlendik...
Oğlu Ozy diyip sarılıp öptükçe beni ben meleklerin seviyesine erdim...
Sabahın köründe kedi misali başımın üstüne kıvrılıp uyandırmasını, beni öpüp sevmesini saçlarımı çekiştirrip sana masaj yapıyorum demesini...
O küçük melek tarafından yaşadığım tadı nasıl anlatırım tarif ederim bilemiyorum...

Asıl annesinin tek kelime etmeden benim hayatıma ettiklerini...
1 sene sonra 2. birisinden duymak sen kendi değerini bilmiyorsunu... Nasıl hoşuma gitti ondan onu duymak... İnsanız... bilsekte kendimizi duymak bilmek öğrenmek istiyoruz başkalarının gözünde nasılızı...
Onun gözünde ben oooo oooyum... Nasıl bir keyif bu anlatamam... Benim her halimi bilen kadının bana olan inancı...

Dede memleketi olmasada doğduğum memleket ve toprakları özlemişim... Karadenizin dalgasını, yağmurunu, havasını bilmeyen beilemz anlayamaz beni...
Balığını lezzeti yok hiç bir şeyde...
Havası kafasına göredir karadenizin...
Denizi hele... O dalgaların güzelliğini, o gri mavilği bilmeyene anlatmak ordur bence...
Dede memleketim olmasada memleketim işte bu topraklar...
Yeni sahil yolu ise, lisede pisi pisine trafik kazasında ölen sarışın kız arkadaşımı anımsattı bana... ruhu şad olsun... olmasınada... yeni yol bana bu memlekete her ne olursa olsun pişman olmadan hizmet etmeyide anımsattı... Edeyim etrmesinede... benim derdim başka be milletten...


Herşeyi geçtim... sabahın 2 si... Dostum ötesi insanın evindeyim... yedi i,çtim, yundum yıkandım, güldüm eğlendim anladım ki ben zamanında bilmeden yapmışım iyi dostlar canlar...
Varmıdır derdini diyemeden, derman aramadan kapı çalıp her halimle ben size geldim diyecek ve kabullenecek...

Ne yazdığımıda bilmiyorumda namussuz içirtti bana şarap koleksiyonundan 6 şişe... hepsi farklı kav kırmızı... damrlardaki kan arttı yaradı ama parmak uçlarından dökülen allah kerim...

Sadece özetle şu: Ben çok şanslı bir insanım... ne olursa olsun çalacağım ve gideceğim bir kapım var...
Üniversite yıllarımız bu gece çok anıldı... geçmiş geçmiştir ama bilmeden güzel temeller atmışım... ah bide eniştenin dediği gibi zayıfçık kalsaymışım ya...

Ase ve Nazo sevgiyle kalın... Ayık kafa daha biş güzel yazı yazarım size...
:)

Yine neyi anladım

1 yorum:

Unknown dedi ki...

yazını sevdim ama biraz imla hataları var bilmeyen zor anlar, ayrıca 6 şişe şaraptan sonra yazılabilecek çok iyi bir yazı seni kutluyorum. keşke selim'in süt espirisine de yer verseydin. seni seviyorum aşkım.....