Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

19 Nisan 2007 Perşembe

18 ağustos 2006

Zor bir gündü…
Sevdiğim/sevdiğimiz birisini toprağa verdik…
Zordu…
Yatağıma uzanmış Daniel Barenboim yönetiminde ki ‘Doğu-Batı Divanı’nın konserini izliyorum… Belki yüreğimdeki o bildik tarifi imkansız acıyı- sıkıntıyı biraz olsun hafifletir diye…
İsrailli ve Ortadoğulu genç müzisyenler aynı sahnedeler… yaşadıkları topraklarda bırak aynı sahneyi aynı havayı bile solumaları imkansız…
Onlar barışa çalarken birileri canları çalıyor…


Hayat işte…


Beethoven’ın Leonore Uvertürü… Gözlerimi kapıyorum…
PAAT PAAAT…
Açık balkon kapısından içeriye patlayan havai fişeklerin sesi geliyor…
Birileri mutlu…
Birileri yeni kurulan yuvasına gülüyor…
Birileri mutluluğunu tüm İstanbul’a haykırıyor…
Birileri mutsuz…
Birileri dağılan yuvasına ağlıyor…
Birileri yüreğindeki acıyı İstanbul’a haykırmak istiyor…


Hayat işte…


Babamın öldüğü gün teyzemin doğum günü…
Eniştesini sabah Londra’ya uğurlayıp, uzun hafta sonu partisine gidecekken…
Arkada sessizce yatan eniştesiyle yol yapıyor…
Teyzemin doğum günü, komşumuzun oğullarının sünneti…
Tüm gün nedenini bilmeden evden uzaklaştırılmış, akşam üstü eve getirilen ben, bahçede neşeyle koşuşturan, eğlenen arkadaşlarımı görüyorum…
Onlarla oynamama izin vermiyorlar…
Nasılsa akşam azacağız diyorum…
Apartmandan içeri girdiğimizde tuhaf bir uğultu var…
Ev kalabalık… Sünnet bizde mi olacak acaba?
Annem beni odama götürüyor…
Aşağıdan gelen eğlenen mutlu çocuk seslerine hıçkırıklarım karışıyor…


Hayat işte…


18 sene sonra
Babamın öldüğü gün, teyzemin doğum günü…
Teyzemi senelerdir kutlamadığı doğum gününü kutlamak için ikna etmişim…
Kutlanırken…
İkiz kuleler yerle bir oluyor…

Hayat işte…

Schubert’in alabalık beşlisini çalıyorlar… gevşemeye başladım, yüreğimdeki sıkıntı hafiflemeye, kalp atışlarım düzene girmeye başladı…


PAAAT PAAAT
Birilerinin fişekleri boğazın sularında
Birilerinin ki yüreklerinde patlıyor…

Hayat işte…


Ateş düştüğü yeri yakıyor…
Ama basit bir sigara yanığı gibi geçici, iyileşir olamıyor…
Ateş düştüğü yeri yakıyor…


Biri gülerken diğeri ağlıyor…
Gülen ve ağlayan mask gibi…
Hayat bir sahne…
Rolü biten gidiyor…
Hayat sahnesine çıkarken, hiç birimizin aklına uzuuun bir kontrat yapmak gelmiyor. Sadece hayat sahnesine çıkmak o kadar çok istiyoruz ki…

(Altın saçlı sony'ye)

Hiç yorum yok: