Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

24 Nisan 2007 Salı

DTM

Muhabir OZY 'DTM' yarışlarından bildiriyor...
30 eylül, 1-2 Ekim tarihlerinde İstanbul Parkımız’da DTM yarışları vardı...Şimdi DTM nee? Eee Şöyle bişi; 1984 yılında start alan DTM yani, Daç amcaların Turing Motors yani, avrupanın en popüler Alaman binek Otoları yarış serisi oluyo...Almanya sınırları içinde koşulsada içinde ‘Türkiye’nin de bulunduğu 5 Avrupa ülkesi program dahilinde... Kuralları, Teknik özellikleri ve Felsefesiyle (evet felsefesi var) F1’den çoook farklı ve daha zevkli...‘Seyir zevki yüksek ama aynı zamanda da maliyet bilinci de taşıyan bir binek otomobilleri sporu izletmeyi amaçlayan’ bi felsefesi var. Bu yarışlarda tüm takımların her şeyi eşit. Eşit teknik şartlarda yarışılıyor.
Kurallar, kullanılan ürünler (lastik markası, vites kutusu, vs)... Mesela tüm takımların firen zımbırtıları, tek bir üretici tarafından sağlanıyor. Tüm elektronik zımbırtılar yine öyle, Bosch sağlıyor... Yani araçların teknik özellikleri değil pilotların yetenekleri yarışıyor. Bu yüksek sürat yapan ve bizlere müthiş bir izleme zevki veren ‘bu’ otomobiller yollarda veya show roomlarda gördüğümüz otoların sadece siluetini taşıyan, gövdeleri kompozit plastikten üretilmiş tak-çıkar araçlardır. Arabaların sökülüp takılmalarını izlemek çok zevkli... : )Evet bir car racing hastası olarak yine hafta sonumu İstanbul park’ta geçirdim! F1’den daha çok eğlendim.
Cumartesi günü yine klasik olarak ‘padok’taydım... Audi’nin misafiri olarak. Tam bir Alman olduklarını kanıtladılar ve ‘hediyeler’ konusunda çok cimri davrandılar. Eşe-dosta, heç bişi alamadım... : ( Bende açık büfedeki her şeyi silip süpürdüm! :) Almanların patates ve bira sevdiklerini zannederdim/dik. Ama adamlar ‘patlıcan’ hastasıymış meğersem... haa bide ırkçılık yaptılar, sadece Almanlara yağmurluk ve şemsiye verdiler biz gariban Türkler olarak ööylee baktık! Klasik olarak Pit walk yaptık, arabaları elledik, maalesef 1500 avromuz veya üst düzey bi tanışımız olmadığından ‘taxi drive’ yapamadık.
Bence DTM’in en önemli özelliği dünyaca ünlü pilotların yanına oturup piste keyif yapmanıza olanak veren Taxi drive... Cuma günü ücretsizmiş!!!! Ve adam bulamamışlar... Bir daha ki sene iş ekilecek ve Cuma’dan pistte kamp kurulacak!!!!
Eski dostları gördük. Güzeldi... Ex F1 pilotlarından, Hakkinen, Jean Alesi, Heinz- Harald Frentzen... Günün birinde Hakkinen’i tutacağımı ve dereceye girdiğinde alkışlayacağımı birileri söylese hayatta inanmazdım... Soğuk ve gıcık Finli yine risk almadan, zorlamadan 2. oldu...
Kısaca çok güzeldi. Yarış günü yağan yağmur yarışın heyecanını ve keyfini artırdı... Dönüş yolunda, sapıtık bi şekilde yağan yağmur, bitmek üzere olan debriyaj balatam, kabak lastiklerim ve sadece 1.6’lık golfçüğümle keşmekeş TEM trafiğinde ben çok ama çok farklı bi heyecan yaşadım! : )))))

Hiç yorum yok: