Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

4 Nisan 2012 Çarşamba

Mikrobun mikrobuma bulaştııııııııı !!!!!!!

Aaaaaa!!!
Benim gibi çocuk sevmeyen birisi 4 gün boyunca 5-6-10 yaş arasında kalırsa ne olur, pisi pisi pisikopat oluuuur !!!
:))))))

Şaka bi yana çok keyifli bir hafta sonu geçirdim...

Samsun'da ayrı liselerde okusak da ailelerimiz  tanıştığı için uzaktan da olsa tanıştığımız Ebuş'la Kıbrıs'da ilk sene yurt arkadaşı olmuştuk... 

Kıbrıs'da okumak- okul arkadaşı olmak asker arkadaşlığına benzer... 
1 veya 1.5 sene sonra Ebru'yla yollarımız ayrıldı, o eve geçti ben bir süre daha yurt da kaldım sonra ben de eve geçtim sonra Lefke'ye veda edip Girne Amerikan'a doğru yola koyuldum...

Senelerce birbirimizden haber almadık...
Annem Samsun'a gittiğinde karşılaşıyorsa bir şekilde Ebru hakkında haberler geliyordu...

Hep kısa süreliğine gittiğim için bi türlü ben de eski dostları bulim-görim diyemiyordum ta ki bu sene Lefke Üniversitesi Mezunlarının yemeğine kadar...

Bana sen de gel dediler... Bizi terk edip başka bir üniversiteye geçmiş, mezunumuz olmamış olsan da sende kadrodansın-bizdensin...

Kalktım gittim ve senelerdir yüz yüze görüşemediğim facebooktan görüştüğüm arkadaşları kanlı-canlı gördüm !

O gece Ebru bizi 40 yaş partisine çağırdı... Geliriz dedik... Ve 3 gece boyunca sürdürdüğümüz partiye gittik... 

Yıllar geçmişti...
Eskisi gibi tazecik değildik...
Artık bir birimize kaz ayağı kremleri tavsiye eder olmuştuk !!! :))))
2 evli 2 bekar çok güzel tencere kapak olduk...
Eskileri-yenileri konuş allah konuş, çekiştir allah çekiştir...
Allah nazardan saklasın dördümüz durmaksızın güldük... Gözlerimizden yaş gelene kadar... Hem kendimize, hem anılarımıza hem de çocuklarımıza...

40 yaş gerçekten de dönüm noktası...
Orta yaşa adım atıyorsunuz...
Artık ruhunuzda hala bir çocukluk olsa da olgunluğunuzun doruğundasınız...
İlk tanıştığınız yıllarda ki çocukluklar, kaprisler, kıskançlıklar, beaaaler, meaaaler yok...
Tercihlerinizle, başarı ve başarısızlıklarınızla, kariyerinizle, eşiniz-dostunuzla başka bambaşka bir noktada olduğunuz yerdesiniz...

Hasetlik, kıskançlık, çocukça kavgaların olmadığı, yaşanmışlıkların tecrübesiyle hayatı anladığınız bir noktada arkadaşlıkların-dostlukların keyfi başka bambaşka... Öyle tatlı bir yerde oluyorsunuz ki balından yenmiyor... 

40'a girmek korkutucu geliyor... Ama size kattıklarıyla öyle bir zenginleşiyor, öyle bir güzelleşiyorsunuz ki keşke 20'lerde bu olgunluk da, bu tecrübe de, bu hayata bakışa sahip olsaymışım diyorsunuz...

40'dan korkmayın... :)

Ebru tanrının özene bezene yarattığı kullarındandır... Nefis mavi gözler, dalgalı saçlar, orantılı burun ve dudaklar... 
Al karşına geç seyret!
Ulan bi insan azcık bi güzelliğinden bişi kaybetmez miiiii???? Yok...
Yıllar onu daha bi güzelleştirmiş... Yine al karşına seyret! 

Maşallah süpanallah! Tü tü tüüüüüüüüü !!!
Bir de güzel 2 çocuk yapmış... Oğlanı kendisine benzetmiş... Kızı babaya... Ama her ikisi de özene bezene maşallah... 

Üniversite yıllarında çoluk-çocuk muhabbeti yapıyormuyduk hatırlamıyorum... 
Nasıl anne oluruz- nasıl çocuklarımız olur... 
Yapmıyoduk her halde... Daha 1. sınıfta çocuklarımızın olacağı baba hayallerindeydik her halde... ;))

Ebru'yu çocuklarıyla görünce şaşırdım...
Nerdeyse 18 senedir görüşmüyoruz... Kanlı canlı  evli-barklı ve çocuklu görünce afallamam normal... Onu bıraktığımda benim gibi olmasa da deli dolu bi çocuktu... 

Ama maaşallah şimdi Ayşegül bozulacak ama o çocukları öyle bir yetiştirmiş ki... Çocuk sevmeyen bana 2 günlüğüne bi yere gidiyoruz bakarmısın deseler bakarım walla...

Ayşegül'ün oğlu da iyi çocuk-güzel çocuk ammaaa oğlan durduk yere arada arızaya geçiyoooo !!! Güzel güzel konuşurken bi anda bi şeye takılıp mızıyınca Ozy Oborn'un sigortaları attı !!! :)))))))))

Elbet çocuk çocukluğunu yapacak da, uzun zamandır yanda, arkada, önde çocuk olmayınca, bi de çocuklu arkadaşlara 'çocuklarınızı bırakın da görüşelim' diye ultimatonlar çeken bi yam yam olduğumdan... Bünyem çocuğa fazla alışık olmayınca... arada atıverdi sigortalar... :)))))))

Ebru hiç değişmemiş... Anneliğin verdiği kilolarla daha anaç olmuş... Hep öyleydi... Ona sarılma-dayanma arzusu duydururdu hep... Bu sefer de bir çok fotoğrafımızda belgelendiği üzere yine kafam kolunda, sarılmış, dayanmışım ona... O anaçlık sizi çekiyo ona! 

Gurur duyduğum arkadaşlarımdan oldu Ebru...
Bir yandan iş, bir yandan çocuklar, koca, ailelerin dertleri, tasaları, üzüntüleri... Ama her şeyin üstesinden gelebilen çağdaş nefis bir meslektaşım! 

Neşesiyle, konuşmasıyla, allah vergisi nur yüzüyle, içi ve dışıyla, dobralığıyla, mücadeleciliği ve başarılarıyla insana gurur duyduran dostlardan...

Yağ çekiyomuşum gibi oldu biraz ama... (öyle güzel ağırlandık ki bi daha gidelim hatta hep gidelim diye yazıyorum :ppppp) Aslanım benim yaaa oldum! 

Çevrenizde böyle insanlar varsa farkında olmadan size de güç-kuvvet ve pozitiflik veriyolar... 

Sadece 4 gün boyunca bize hiç hesap ödettirmeden yedirip içirdikleriyle full dönmedik, yaşam enerjisiyle, farkında olmadan insanlara verdikleriyle de full döndük...

Aslanım benim, helal olsun ona ve maşallah !!! 

Her neyse efendim... Şimdi kısaca yaşadığımız maceralardan bahsedim...

Samsun'a gidip kapalı kıymalı yenmeden dönülmeeeez! 
Ebrucum ve enişte saolsun bizi aldılar Bafra'ya götürdüler... Bafra eski bir rum kasabasıdır. Artık kalmadı da bi de, Osmanlı döneminde avrupa'ya havyar ithal eden bir yerdi... Elin Fransızı üzerinde Bafra yazan havyar kutularını kapış kapış stoklarmış zamanında... Bir de tütün cenneti... Hala tütün var zannedersem... 

Bafra'ya gidin gezin... Barajımızı görün, nefis pide ve balkaymak dondurma yemeden de sakın haaaa dönmeyin!!!! 

Böyle nefis bir ziyafet yapıp dönerken, bagaja attığımız çocuklardan vukaaat çıktı!

Ebru'nun kızı Yağmur, Ayşegül'ün oğlu Tuğra'nın suyundan alıp içmesin miiiiiiiiii !!!!!!!!!!!

Abbboooooow!!!!
Oğlan başladı mı, mikropların mikroplarıma bulaştı diye mızımaya!!!
Tamam diyoruz içme o sudan...
Yağmur'a bulaştı senin mikropların...
Annesi, sadece hastayken olur o, ikinizde hasta değilsiniz diyor...
Oğlan baaaaaaaaaa modunda, mikropların mikroplarıma bulaştı diyor başka bişi demiyor!!!!
Anaokulunda mikropları anlatan o hocaya gidip topluca mikrop bulaştırma fentezisiiiii kurarken, enişte en yakın büfenin önüne arabayı çekti ve herkese su alıp verdi!

Ses kesildi-tıs-pıs olduk!
Olduk amma olana kadar da...

Yoook yoook...  Çocuk almim, alana da mani olmim...
Yok anaaam yooook !!!
Walla ben bi anlık cinnet geçirip çocuğumu arabadan atar ve basar gidermişim gibime geliyor!!!! 

Ana-babalara sabır diliyorum...
Yani elimden geldiğince halden anlamayan arkadaş olmamaya çalıştım ancak Ayşegül'e karşı istemeden bi kusurum olmuşsa affola...  :))

2. günden sonra oğlan hafiften mızımaya başlayınca şşşşit! demeye başladım...
Son gün yemek yemeğe gittiğimiz yere ağlayarak bi çocuk içeri girince otomatiğe bağlanmış bir şekilde ona da şiiiit! yapınca grup koptu!!!! 
Allahtan çocuğun anası bişey demedi... Deseydi ne edecektim acep? Anayada mı şşşiiiit!????? :))))))

Hava alanına giderken Tuğra, kendi kendine şiiit, şiiit diyerek dolanıyordu evde... :)))))

Onlara bi şişşşt hediye ettim :))))

Döndüğümden beri nerde çıtır, nerde bekar arkadaş var onlarla takılıcam kararı almış bulunmaktayım! :ppppppp
Çocuksuz evlide istemiyom... Bekar, çöpsüz üzüm istiyom!!!! :ppp

Eski dostluklarınızı gençliğinizin kurbanı yapmayın efem...
40'na 6 ay kalmış hatun tecrübesi olarak, 20'lerdeki dostluklarınıza bi de 35'den sonra bi göz gezdirin derim...
Çocukça küslükler, yanlış anlamalar düzelebilir... Haaa hala aynı dangalaklıktaysa zaten insanlar hiç geri bakmayın o ayrı da, birlikte hayata atıldığınız, gözlerinizdeki ve yüreğinizdeki umutları bildiğiniz insanlarla bir de hayata 2. baharda birlikte bakınız...

Şiiiiiiiit ! ;))))))

Hiç yorum yok: