Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

29 Mart 2012 Perşembe

Dökülemeyen pırlantalara...

Zaman geçiyo ve geçip gidenlerin farkına varılmıyo...
Varıldığında ne pişmanlık ne de göz yaşı fayda etmiyor...
Sadece yüzde buruk bir tebessüm...
Gözlerde yaşanmışlıkların ve yitirilenlerin, elden kayıp gidenlerin, bir daha yakalanamayacakların pırıltıları... 
Ne yazar o pırıltılar göz yaşına dönüşse...
Ne yazar o pırıltılar elmasa dönüşse...
Zaman geçse... Yapacak tek şey derin nefes alıp ana-geleceğe bakmak...
En çok insanın canını pişmanlıklar, yitirilip gidenler acıtıyor galiba...
Yerine konamayan geçmiş, güzel günler, aşklar,işler, vs...


Her şeye rağmen kendini affedebilmek, sevmek başarı bence...
Eski senlerle kavgayı bırakıp kabullenmek gerek...
Onu başardığında hiç bir şeyin önemi kalmıyor da, o Nirvana'ya ermek kolay zanaat değil işte...


Buruk ve hüzünlü tebessümler...
Gözlerde dökülemediğinden sertleşip elmas olmuş yaşlar...
Onlar umutlar, sevdalar, acılar, pişmanlıklar, bekleyişler...


İçte bir yerler de bi şeyler pır pır olsa da eskisi gibi olmayacağını daha yaşamadan bilen tat duyusu...


Yine de geleceğe umutla çok inançlı olmasa da olsa bakabilmek...
Hayat bu galiba? Hıım...

Hiç yorum yok: