Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

18 Ocak 2008 Cuma

City's Nişantaşı

Tüm mahalleli, hatta İstanbul'lu ne İstanbulu tüm Türkiye çok mesut ve bahtiyarız !
Bu gün şehrimizin bilmem kaçıncı mahallemizinse ilk alışveriş merkezi açılıyor !!!
Tabir tam yerinde alış ve veriş !

Bu kadar sık alışveriş merkezi olayını anlamıyorum. Metro hattında birer durak arayla 4 alışveriş merkezi var...

Milletimiz alışveriş yapma zorluğu çektiğinden her adım başına bir tane dikilmekte...

Kendimi bildim bileli İstanbulun alışveriş mahallesi olan bir semtte yaşıyorum.
Rumeli, Valikonağı ve Abdi İpekçi Caddeleri birer açık hava alışveriş merkeziyken, zaman içerisindeki gelişmelerle Rumeli Caddesi azalan alt kullanımlarla, Valilonağı ve Abdi İpekçi ise artan alt kullanımlar yüzünden ruhlarını teslim etme aşamasına geldiler.

Toplum olarak atalarımızın geçer-göçerliğini yerleşik düzende olsakta yaşatmaktayız. Yurtdışında 20 sene önce gittiğiniz mağaza veya cafe hala aynı yerinde durur. Ama bizde durmadan bir devingenlik söz konusudur.

Canım Rumeli caddesi saat 20'den sonra inler ve cinlerin caddesi oluyor. Tüm önemli markalar diğer iki caddeye taşındığından cadde değer kaybetti.

Belediyeye bu konuda ciddi görev düşmekte. İlçedeki değer kaybını önlemek, var olan değerleri korumak ve artırmak amacıyla ruhsat izinlerine bir sınırlama getirmek zorunda. Hem ilçe hem büyükşehir belediyesi ortak bir çalışma yürütmeli ancak... ancak...

Biz devingen bir toplumuz. Bizde değer çok, biri gelir biri gider diyerek mahallemdeki alışveriş merkezi için eleştirilerime geçiyorum.

Sayesinde kaldırımlarımızın yenilendiği ; artık sokak sokak dolaşmadan alışveriş imkanı sunan ve dünyanın seçkin mağazalarının bulunduğu mahallemizin biricik alışveriş merkezi herşeyiyle çok ama çok iddalı.

Artık uçağa binmeden, kilometrelerce yol yapmadan uzakta değil yakında alışveriş yapma keyfini tadacaksınız diyorlar...

Ünlü şeflerin yarattığı lezzetleri yiceksiniz...
Huzur içinde, grültü kirliliği olmaksızın ünlü müzisyenlerin yaptığı müzik eşliğinde gezineceksiniz...
Otopark sorunu yaşamayacaksınız... Bunda şüpheliyim. Akşam üstleri dört yol ağızı öyle bir tıkanır ki... Normal tıkanıklığa birde otoparktan çıkanlar eklenince... Oooo Teşvikiye Ihlamur mahvolmuş durumda...

“Yabancı turist için de İstanbul’u bir çekim merkezi haline getireceğiz, İstanbul’un tanıtımında etkili olcağız. Paris’e yılda 45 milyon turist geliyor. İstanbul’da bir Paris, Roma olabilir. Alışveriş merkezleri, otelleri, eğlence yaşamı ile birlikte İstanbul, dünyanın geç farkına vardığı nadide bir elmas, Nişantaşı da modanın merkezi olacak” şeklinde konuşmuş sahipleri.

Bence İstanbul'un moda merkezi olması ünlü moda markalarının şubelerinin açılmasıyla değil, kendi modacılarımızın başarılarıyla olabilir. Yakın komşularımız Avrupa'ya gitmek yerine alışveriş için İstanbul'u tercih edebilirler ama hangi avrupalı veya amerikalı du bi İstanbul'a gidimde Dior'dan alış veriş yapayım der?

Arap gelir, Bulgar gelir, Yunanlı gelir, İranlı gelir ama Paris'in göbeğindeki alışveriş yapmak için gelmeeeeez ! Gelirken yanına almayı unuttuğu birşey varsa yapar.

Metrekaresi 200 euroya ulaşan fiyatlarıyla Türkiye’nin en pahalı alışveriş merkezi unvanını kazanan City’s Nişantaşı için sadece dünyanın seçkin markaları yarışmıyor, semtteki mal sahipleride kiralarını arttırmak için yarışıyor.

Kiralar dehşet arttı. Yakın zamanda ev almış bir şahsiyet olarak şunu söyleyebilirim, merkezde oturma arzusu nedeniyle kazığın allahını yemiş durumdayız !

City’s 400 bin elit insanın yürüme mesafesinde. İstanbul’da bu lokasyonun bir benzeri daha yok deniliyor... Bu durumda bende bir elit oluyorum. Ve elit bir insan olarak Ferrari'nin dericisi tarafından kaplanmış koltukları ve boğaz manzarasıyla semtin hatta İstanbul'un en lüks sinemasında film izliciiiim !

Tanrım, burnumun dibine böyle bir imkan getiren şahısları koru, şükürlerimi kabul et !

Kanyon'un açılmasıyla %20-30 arası kan kaybettiği söylenen Nişantaşı, City'sle yeniden eski haline dönecek deniliyor.

Hayır dönmicek. Nasıl Rumeli Caddesi karanlığa gömüldüyse, yakında Abdi İpekçi ve Valikonağı Caddesi üzerindekilerde pes etmeye başlayacak. Kazancımız olmasada bu caddeler üzerinde yer almamız reklamdır denilsede, taşıma suyla değirmen dönmeyeceğinden...

Semt sakini, mimar ve kentsel tasarımcı olarak derim ki; alışveriş merkezi yapılacağına kültür ve sanat merkezi yapılsaydı.
Semtin gündüz ortopark ihtiyacını karşılayan, İstanbul'a ve çevreye sanat ve kültür sunan, özel bir tasarımcının elinden çıkma, yapı olarak da başlı başına sanat olarak kabul edilebilecek bir bina...
İstanbul'un merkezinde, Taksime, Levent'e her yere yakın bir mesafede, sanat ve kültür üreten bir mekan... Kapıcısından, elitine sanatla buluştuğu, eğitimler aldığı...

Dünyaca ünlü modacılardan giyinmek isteyenler azcık daha ödeyerek İstinye'ye yada başka bir yerde yapılacak alışveriş merkezine gidebilirler değil mi?

Bizler, zengin olmasakta zengin sıfatına sokuluyoruz...
Bizler artan gündüz talebi yüzünden 2 liraya alacağımız şeyi 4 liraya alıyoruz...
Patronumun dediği şey gerçek olacak galiba; Kaç nesildir bu semtte yaşadığının önemi yok, paran yoksa terk edeceksin bu semti !

Üzülüyorum, semtimin caddeleri birar birer ölüyor...
Son derece rahat yürünen, dolaşılan, doğal bir açık alışveriş merkezi iken semtimiz lüks adı altında kapalı alanlar üretilerek yok ediliyor...

Zamanında ev aldık mutluyum.
Lüks mağazalar burnumun dibinde... evde çıkıcam köşeyi dönücem, düz gidicem ve City's !
Tanrım semtimdeki alışveriş merkezinin en pahallı kıyafetlerini alabilecek para ihsan eyleeeee...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Sayın Ozyozborn,
Yazınızı ilgi ile okudum. Etkileyici vurgularınızı göz ardı etmiyorum. Rumeli Caddesinin parıldadığı dönemlerde ithal ürünler vitrinlerde boy göstermez ancak Fitaş , Pilavcı ve Kent sineması pasajlarından ve Tophanedeki Amerikan pazarından kısıtlı olarak temin edilebilirdi . 70 cent’e muhtaç olduğumuz ve karne ile benzin alındığı dönemlerden geçerek bugünlere gelindi. O dönemde tüketim mallarının ithalat serbestisi olmadığı gibi buna döviz ayırma lüksü de bulunmuyordu.
Biliyorsunuz City’s Nişantaşı‘nın arsası bir vakfa ait ve bu inşaatı yapan firmaya 30 yıllığına toplam 90 miyon dolara kiralandı. İnşaatın maliyetinin 120 milyon dolar olduğunu basında hepimiz okuduk. Toplam yatırım bedelini 210 milyon dolar olarak hesap ederesek ; bunun amortismanı , finansman maliyet gideri hariç her yıl için 7 milyon dolar eder. Hangi kültür merkezi bunu amorti edebilir? İstanbul’da AVM bolluğu içinde risk alıp bu çapta bir işe kalkışan yatırımcıların tebrik edilmesi gerektiğini düşünüyorum.