Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

31 Ocak 2010 Pazar

Pasajtan haberler...

CRR'de nefis bir tango gösterisinden sonra mahallemin barına uğruyorum...
Geçen seneden beri görmediğim (1 aydır) dostlarım oradalar...
Randevulaşmadan hasret gidermeye bayılıyorum...
Ancak bir sigaracı olarak içerde çok uzun duramıyorum...
Kendimi dışarıya atıyorum ve onunla karşılaşıyorum...

Bir zamanlar beni tavlamak için binbir takla atmış şahsiyet...
En son numarası benim kankam olmaya çalışmaktı !
Adam hoş sohbet ama gel gör amaç beni avlamak olunca onca entellik çöp oldu :))

Heeey diye başlıyor muhabbet...
İzmir'de sevgili yapınca ortada görünmüyorum tabi ki...
Tüm samimiyetiyle nerdesin diyor...
Sevgili yaptım diyorum...
Hıım diyor...
İzmirli...
Nasıl yürüyor...
İki haftada bir uçuyorum...
Dırınınııııım... İzmirli sevgili yaptığımı öğrnen tüm bekar erkeklerin surat ifadesini takınıyor, bize gitmedin ele gittini...
Hatta olaya başbakanın bakış açısıyla yaklaşırsak gavura gittimi... :)))
Canım benim İzmir'e gitmeseydim de sen veya sizler beni avlayamayacaktınız... ah ah ne zaman öğreneceksiniz her kuşun eti yenilmezi... ;)))

Nasıl yürüyor diyor...
Güzel yürüyo diyorum...
Bir anda yüzü kıskançlığa dönüyor...
Süper bir ilişki diyor... İki haftadabir görüşme...
Yok diyorum o kadar süper diil, heyecan meyacan ölmüyo o ayrı ama özlemi feci kötü diyorum...
O sırada kendi evrenine geçiyor ve başlıyor kendi ilişkisinden dem vurmaya...

İki gündür sevgilisiyle ilgileniyomuş... Bu gün kaçmayı başarmış(!) yarın evinde kendi kendine kahvaltı yapmak istiyormuş... Kendi kendine pazar keyfi...

Tipik bi kadın olarak madem kaçıcan niye berabersin diye soruyorum, cevap muzip bi gülümseme... Ufaklık yeni yuvadan hoşnut anlaşılan... Üstelemenin alemi yok...

Bu akşam ne güzel evde keyif yapacaktım diyor aradı; nooooluuuuuuuuuuuur demiş... Tamam buluşalım ama bu akşam sende kalamam diyerek müthiş bi bahane uydurmuş...

Evde tek başına pazar kahvaltısı yapabilmek için bahane uyduran bi sevgili...
O noooo ve inkıridiiiipleeeeee...

Biramı birasına tokuştururken aman diyorum çok içip bahaneni unutma... sonra bu gece onda kalmak zorunda kalırsın sonra pazar keyfinden olursun...

Doğru söylüyosun diyip alkolünü kenara koyuyor...
Ona baş baş yapıp kankimin yanına gidiyorum...

Derin bi asker muhabbetinde kankim...
O noooo...
Yaş kaç olursa olsun erkekler bu muhabbeti şevkle yapıyor ve yapacaklar...
İkiside doğuda savaşmışlar...
Leş muhabbeti var...
Geyikim ya, benim reasüranstaki leşlerimi saysam gece bitmez diye dalıyorum muhabbete...
Çalan müzikle leş konusu bırakılıyor konu Jim Morrison'a geliyor...
İki leşi olan topçu arkadaş bu güne kadar kimsenin mezarına gitmemiş ama Jim'e gitmiş bide çiçek götürmüş bide hiiiç dua bilmemesine rağmen dua okumuşmuş...

Oooo konu konuyu açıyor... Benim nikime geliyor konu...
Civciv öldürdünmü diyor...
Benim kanki, arkadaşının saf salaklığından pek bi keyifleniyor...
Yok diyorum, bir proje teslimi öncesi T cetveli parçalamışlığım var... Ordan geliyor nikim...
Civ civ katletmesemde arkadaş etkileniyor rockçuluğumdan...
Eyvallah abi oluyorum...

Geyikler sürerken dünya meseleleride araya giriyor...
Neredeyse bir yaşıma daha gireceğim gerçekler öğreniyorum kankimin hayatından...
Nedim... İnsanlara güven olmuyor...
Ya da şöyle demek lazım, bizim yaşlarımızda insanlara bazen geliyorlar...
O gelişlerde ister istemez sadece kendi çıkarlarını düşünüyorlar ve bilerek bilmeyerek kırıp incitiyorlar...

İnsan sadece kendine güvenmeli...
Bizim yaşlar biraz tehlikeli yaşlar...
Yaşanmışlıklar-başarısızlıklar-üzüntüler yoruyor ve bir anda insan sadece kendini düşünüveriyor...
Dostlarını üzmüşmü-kırmışmı umru olmuyor...
Her koyun kendi bacağından asılır misali, denizdeki yılana sarılınır misali kendi derdine düşüyor...

Dedemin ben çocukken anlattığı masallardaki kuş gibi insan küllerinin arasından doğmayı bilmeli...
Dostlar-arkadaşlar-sevgililer-eş-dost-aile mühim ve olmalı ancak her ne olursa olsun hep yanlız olduğu bilincinde olmalı...

Sırtı çok dayamamalı...
Bir gün lazım olur diyip tek başına yetebilmeyi öğrenmeli...

Zümrütü anka olmak gerek bu devirde-bu yaşlarda...
Bu yaşlar pek bi kazık, pek bi kendinde halleri yaşları...

Tek biralık zamanda neler oldu... Yaaa reasürans kısaca hayat böyle işte... :)

Tikkatli olunuz, sevgilileriniz pazar pazar sıcacık yatağınızdan kalkıp tek başına yağda yumurta keyfi yapmak isteyebilir...

İçinizde bir zümrütü anka büyütünüz...
Gün gelir tek başınıza sırtlamak zorunda kalabilirsiniz herşeyi...
Bir kuş doğabiliyorsa küllerinden siz hayli hayli doğarsınız...

İyi geceler efem... bu kuş geçmişte çok doğdu küllerinden, biraz yaşın verdiği yorgunlukta gitsin uyusun, yeni günde yeni maceralar yaşayıp yazacak yeni hikayeler toplasın... ;)

Hiç yorum yok: