Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

27 Eylül 2007 Perşembe

Teşekkürler sayın ve sevgili okuyuculaaaaaaar !

Blogçu olmaya takıldığım mekanın sitesinde yazdıklarımı üstlerine alınan eş dost sayesinde karar verdim...
Okuyan okur... Okumayan okumaz...
Alınan, kırılan hiiiç olmaz diyerekten oldum blogçu...

Daha önceden böyle bir yazma merakım yoktu...
İlk okuldayken mektup yazmayı çok severdim... Aile büyükleri bayılırlardı yazdıklarıma...
Sonra, kompozisyon dersinin illettiği beni illet etti...
Üniversiteye kadar yazmadım bişey gerekmedikçe...
Ha arada sevgililerime hınzır munzır yazıyodum bişiler... eee koca yaz tatili boyunca adamların gözünden ırakken gönlünden de olmayım diye... ama genelde onlar benim gönlümden ırak olurlardı ve sonbahar başı karışık trafiği ayıklamak zorunda kalırdım...

Üniversitede, professional practice diye bir ders vardı. Hoca meslekte karşılaşacakalrımızı anlatır sonra o konu hakkında yazmamızı isterdi... Sınav filan yok... Konuyu araştırıyorsun, kendi fikirlerinide katıp harmanlıyorsun sayfa kısıtlamasıda yok... Oh kebap !

Ve ben yazmaya böyle başladım. Aramızda felsefeci bir mimar var diyerek A+ ları toplarken, neden mimarlık dergilerinede yazmıyorum oldum ve...

İlk başlarda sadece mesleki yazılar yazarken, bir gün mekanımın internet sayfasına üye olunca gördüm ki süper geyik yazılar yazabiliyorum... Hayatla, kendimle herşeyle dalga geçebiliyorum. Ne söyleyeceksem güldürerek söylemeyi seviyorum...

Sitede benden önce yazan, yazıları beğenilen erkek hegemonyasınına bir anda sızdım... Hayran kitlem oluştu...
Bazen güldürdüm, bazen anlattım...
Bazen en yazılmaması gereken şeyleri benden çıksınlar, ruhum ve kafam huzura ersin diyerek yazdım...
Samimi bulundum...
Hiç olmayacak derece doğal ve dürüst bulundum...

Aynı şekilde bloğumdada devam ediyorum...
her yazdığım benim fikrim değil... Hepsi gerçekte değil... Okuduklarımdan, dinlediklerimden, gezdiklerimden kısaca hemen hemen herşeyden ilham alıyor hafifçe öyküleştirip yazıyorum...
Yazmak iyi mi geliyor bilmiyorum...
Arada hayatımı kendi elelrimle röntletiyormuşum gibi geliyor ama burdaki birçok yazının hepsi ben değilim...

Edebi bir kaygımda yok. İmla sıfır ! Konuşulduğu gibi birde o anda ne hissediyorsam olduğu gibi yazıyorum...
Benim bir tazımın olduğu söyleniyor...
Bilmem vardır belki...
Tek bildiğim yazma arzum geldiğinde olduğu gibi klavyeden ekrana döküldüğü...

Bloğumun yavaş yavaş oluşan takipçileri var.
Kimi sabah okuyup neşesini buluyor, kimi bize tercüman oldun diyor, kimi yazmaya devam kitap yapacaksın günün birinde diyor...

Walla yazmayı seviyorum... Bu işten para kazanmayı isterim... Amma velakin kıstlandığımda, o öyle bu böyle olsun denildiğinde ben ben olmaktan çıkıyorum... Rahat bir ortam olursa olur abi bu iş !!!

Son zamanlarda, yorumcularım var... İyi kötü yazıyorlar fikirlerini...
Bu güzel birşey, bir şekilde okunuyorum demek bu !
Zamanla blogum dilden dile yayılıp süper takip edilen bir yer oluyor...

Bir şekilde zaman ayırıp, beni okuyan, takip eden, yorum yazan, tavsiye eden okuyucularıma teşekkür ederim...

Türk filmelerindeki artistlerin dediği gibi beni sizler var ettiniz, siz de çok varolun...
:p
:))

Hiç yorum yok: