Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

4 Eylül 2007 Salı

Lazanya

Kocamaaan iki tane lazanya geliyor...
Keşke bir tane söyleseymişiz oluyoruz...
Bu Makedonlarında porsiyon anlayışları Amerikaları geçer...
Eee artık yediğimiz kadarını yicez diyorum...
Memleket havasımıdır, o güzelim buz gibi sularından mıdır nedir ben utanmasam tabağı yalayacağım günlerdir...
Başlıyoruz kocaman güveçteki lazanyaları üfleye üflemeye yemeğe...
Yerken aklıma ilk lazanya deneyimim geliyor...
Evlere şenlik, sonu hastanede biten, aile kavgasına sebebiyet veren...

Sene bilmem kaç…Lefkoşa’da Gönyeli’de şehir merkezinden uzak bahçe içinde bir evde köpeğimle yaşıyorum. İki ev ötemde büyük aşkımdan önceki erkek arkadaşım köpeğiyle…İkimizin de arabası yok o yıllarda. ZZ’likten yani zengin züppelikten uzak olduğumuz ilk öğrenci yıllarımız...
Kıbrısta türüne göre plaka verirler... ZZ demek Zorunlu Ziyaretçi... Öğrenciyiz, eğitim bilmem nerede olsada alınmalı fikri dolayısıyla gelmişiz... O yüzden arabalı öğrencilerin plakaları zorunlu ziyaretçi... Amma velakin Kıprıslılar sanki kendi evlatları çok usluymuş gibi bize zararlı ziyaretçi adını takmışlar...
Şayet ticaret yapılıyosa da Zorunlu Ticaretten ZT oluyor plakalar...
Ay yeter bu kadar genel kültür bilgisi, konum neydi... hım

Neyse Yılbaşı gelmiş…Kıprıs gibi bi yerde yapılacak en iyi kutlama bi yerde yemek yemek sonra istenirse kumarhane ardından sabaha kadar içip dans etmece…
Plan belli eximin Mağusa’da okuyan arabalı kuzeni bizi alacak, hep birlikte Girne’de yemek yiyip dağıtacağız…Giyindik kuşandık bekliyoruz…saat 8 oldu gelen giden yok…O yılarda daha cep telefonu yok…(Benim evimde telefonda yok. İnşaat yeni bitmiş taşınmışım hat çekilmemiş daha. Eximde var telefon…
Ama o yıllar 00 90’la Türkiye aranıyor… önce 00’ı çevirip hat versin diye bekliyosuuuuun sonra 90… aradıkların evde yoksa boştan yere 1 saat tel başında geçirdin demek… Hele askeriye kendi iç görüşmelerini yapmak için hattı kestiyse sen unuuuut dünyayı yılları yani...

Bekle bekle acıktık…Evde yemek yok.Köşedeki markete gittim, ne yesek ne yesek derken, rafta lazanya gördüm…‘aaa lazanya yapması da ne kolaymış’ diyip aldım. Büyük bir keyifle paket üzerinde yazılanları tatbik ederek hıııım bi lazanya yaptım…Yanına da şarap…İlk deneme için nefis…Yedik, doyduk, içtik, köpecikleri çişe çıkardık gezdirdik sonra ikisini de exe bırakıp bana geldik…Hala gelen giden yok. Şömineyi yaktık, elimizde şaraplar hıım bak çok romantik baş başa yeni yılı kutluyoruz çok güzel diye birbirimize sırıtırken içimizden alçak kuzen sattı bizi diye düşünerek yeni yılımıza girdiiiik…

Ben koltukta, ex yerde minderlerde uyumuşuz…Sabah gözlerimi açtım…kalkıcam kalkamıyorum…bir ağırlık bir acı…Biri eline çekici almış kemiklerime vuruyor da vuruyor…Iııııııhh….!
Yerde uyuyan exe sesleniyorum…Iıııııııhhhhh…!
O cevap veriyor:Iıııııııııhhhhhhhh…!
Ihlaşıp duruyoruz…
Noldu len bize?….
Aha…Bulduuuuuum !!! Lazanyaaaaa ! Bizi zehirledim !!!Iıııııııııhhhhh…!
Yemeği sen yapsaydın bu başımıza gelmezdi ! diyerek acılar içerisinde başlıyorum exle kavga etmeye...
Oda bana aynı şekilde acıdan kıvranarak cevap veriyor : Sen yapmak istedin… ııııııııııhhhhhh…! Güzel de olmuştu…Iıııııııııhhhh…
Güzel olmasada sıkıyosa bi kötü de bakim bak gör o zaman zehirlenmeyi sen diye düşünürken, kemiklerimdeki acı dayanılmazlaştı ve doğal olarak ağlamaya başladım...
Ühhhhüüüü hüüü…
Kolumuzu bacağımızı hareket ettiremiyoruz… hareket etmek hem iyi geliyor hem can acıtıyor… Kıvranıyoruz… Kıvranırkende bir yandan kavga ediyorum ben:
Iıııııııııh…Iııııhhhhhh… ühüüüüüü… Yemeği sen yapsaydın zehirlenmicektik ! ühüüüü…

Biz evde kıvranırken eximin komşusu, köpeklerin sesini duyup meraklanıyor…Önce eximin evinin kapısını yıkıyor tık yok…Bana geliyor…
Kapı çalıyor ama ikimizinde kalıp kapıya gidecek hali yok. Sadece yattığımız yerden acı içinde kıvranıp ıhlıyor ve ağlıyoruz...
Tak taaaak tak…
Iıııııııhhhhh…
Tak taaaak...
Iııııııııııhhhhhhhhh ühüüüüüüü…
Taaak taaaak…
Komşuuuuuuuuuuu… açın kapıyı !
Iııhhhhhhh…
Abartmıyorum... gerçekten kımıldayamıyoruz yerimizden... Ve başlıyoruz o kapı arkasında biz yattığımız yerden konuşmaya...
Ben bizi zehirledim diyorum, kıpırdayamıyoruz gir pencereden içeri ve bize yardım et !

Şincik efendim kıprıs’ta evlerin pencereleri sürmedir ve hepsinde ahşap panjur vardır. Çok kolay dışardan tık diye çıkarılıp açılabilirler… Bilmeyen için zordur da… öğrenciler için bilmemek ayıptır…
Sevgili komşumuz yani kurtarıcımız önce panjuru çıkardı, sonra itinayla sürme pencerenin kilidini tıklattı veee hooop camdan içeri…
Bizim halimiz komedi ötesi; biryandan ıhlayıp biryandan gülüyoruz bu arada ben salya sümük ağlıyorum...
Komşum soruyor noldu size?
Lazanya yaptım zehirlendik…Iıııııhhhhhh… ühüüüüüü...
İkimiiznde alnını kontrol ediyor ve ateşiniz var sizin, hemen hastaneye…diyor... Şimdi hastaneye’de adamın kıpkırmızı arka koltuğu var mı yok mu belli olmayan bi camarosu ve iki baygın halde inleyen hasta arkadaşları var… Nasıl gideceğiz hastaneye... Taksi çağrılsa merkezden gelmesi yarım saati bulur... Gönyeli o zamanlarda öyle ucra bir yer... Ucra olduğundan kiralar sterlinde olsa ucuz...
Yapıcak bir şey yok, komşu Herkül oldu ve beni kucakladı, eximi sürükleyerek sığmak diye bişi
imkanlı olmayan arabaya bizi sığıştırdı…
Gittik hastaneye…Doktor hem muayene ediyor hem soruyor…
Lazanya yaptım Dr. Bey… ıııhhhh zehirledim bizi…
Adamda tepki yok, tansiyona bakılıyor, ateş ölçülüyor, sırt dinleniyor...
Yaw doktor bey zehirlendik diyorum… Midemizi yıkamanız gerekmiyo muuuu??? Her zman yemekleri yapan sevgilim dün gece yemek işini bana bıraktı ve bu hale geldik !
Ben doktoru hemşireleri umursamadan eximle kavgaya devam ediyorum:
Yemeği sen yapsaydın…

Dr. Güldü… Popolarımızdan kocaman 2 iğne yedik ve teşhisini açıkladı:‘Tavuk karası’’dedi...
Ne karası ne ne karası?
Tavuk…Kıbrıs’ın kendine has bir hastalığı…Üşütmenin Kıbrıs türü…
Hıııı…
Bize reçetemizi yazdı iki güne kadar bişeyimizin kalmayacağını söyleyip dışardan şahane içerden konserve kutusuna benzeyen camaroya postaladı...
Biizm kavgamız sürmeye devam etti ama... Sonunda her zaman olduğu gibi yemek işi exin oldu ! Aaa ben erkeğe erkek, sevgiliye sevgili demem yemeği o yapmayınca...

Bu arada bizi satan alçak kuzende efendim; yeni yılı hasta yatağından geçirmiş…O yılbaşı bi çok ZZ tavuk karası oldu… Daha sonra birkaç defada tavuk karası oldum ama ilki gibi hastanelik olmadım hiç…

Vardar kıyısında kocaman lazanyayı silip süpürürken bu anım geldi aklıma... Hey gidi hey oldum...
Yaşadığımız şeyler iyide olsalar kötü de olsalar, zamanında yüzümüzü düşürselerde sonradan hatırladığımızda gülümsediğimizde bizi biz yapanlar oluyorlar...
İnsanların bizi sevmesini, arkadaşımız, dostlarımız olmasını sağlayan geçmişimizdeki izlerimiz bence...

Lazanyamı tatmak istermisiniz?
Bencede...
:)))

Hiç yorum yok: