Hafta sonu Twinings Tea kasırgası yaşandı...
Efenim ben çok çay tiryakisi bir hatun değilimdir... Sabahları 1 bardak öğleden sonrada bir bardak şeklinde çaycıyımdır...
Çay tiryakisi değil marka tiryakisiyimdir ammaaa...
Kıbrıs'da okuduğum, İngiltere'de kaldığım dönemlerden kalmadır Twinings bağımlılığım...
Twinings'inde her türü sevmem... sadece English Breakfast'ını severim.
Makro'da satılmakta galiba 3M'lerdede... Ancak Türkiye'de satılanlar benim hastası olduğum değil... Bu bakımdan her yurt dışı seyahatimde Freeshop'a adım attığımda sigaramdan önce çayımı alırım...
Londra'ya gittiğimde de Fleet Street'teki ilk binasından alışveriş yaparım... Aynı zamanda müzedir orası... Aynı zamanda çeşit çeşit çayların tadımını yapabileceğiniz tadım evi...
Twinings yoksa çay içmem abi gibi bi ukalalığım yoktur... Early Grey gibi çayları içemem sadece... Yok manolyalı yok limonlu yok bilmemneli çaylar bana uymaz...
Çalışma hayatımda arada keyif yapmak için çayım benimle ofise gelir...
Mutfağa koymam bu çayı... Çalışma odamda durur... Güzel keyif yapmak istediğimde, değer verdiğim bir misafirim geldiğinde ortaya çıkartırım...
Memlekette birebir aynısını bulsam, yurt dışından taşımak zorunda kalmasam mutfağa koyup herkesin kullanımına sunarım da... Böyle olmayınca özel muamele görüyor çay!
Bizim Moldova'lı Elizabeth torununu görmeye ülkesine gitti... O yokken kızı geliyor...
Hanfendüüü Lipton içmeyi sevmiyormuş diye benim çayıma dadanmış!!!
Hayatım boyunca kimsenin özel eşyasına parmak atmadım...
Sormadan almadım-ellemedim...
Ortada durmayan bir şey özeldiri düşünememeye tepki verdim diye arkadaşlarım beni esefle kınadılar...
Alt tarafı bir çaymış!
Evet alt tarafı bir çay...
Kimsenin kalbini kırmaya değecek bir şey değil ancak özel bir alanda duran bir çay!
Bu çay meselesi pimlerini çektiren son oldu!
Anne geldiğinde yollanacaklar...
Küçük küçük aşırmalara göz yumuyorduk... Ama bu bardağı taşıran son damla oldu...
Bütün yaz amcama yemek yaptım... 1.5 ayda 1 litrelik zeytinyağını bitirdik!
Burda 1 hafta dayanmıyor...
Her gün amcama 2 zeytinyağlı pişirmeme, akşam balıkta kullanmamıza rağmen 1.5 ayda biten yağ nasıl oluyorda burda 1 haftada bitiyor...
Yağdan alıp evlerine götürüyorlar çünkü!
Hadi bi defa iki defa yaptın da her sefer yapmak !!!
Amcamın kendisi için aldığı peynirlerde bitiyor!
Adam kendisine özel tuzsuz peynir alıyor... Hiç birimiz kullanmıyoruz onu... Akşam üstleri acıktığında atıştırmalık peyniri hafta olmadan bitiyor!
Arada börek yapılıyor, koca tepsi börekten 4 dilim yiyebiliyoruz... Tepsinin geri kalanı eve gidiyor...
Her şeye sabrettik-görmemezlikten geldik... Annesine-oğluna para gönderiyor dedik...
Ama ortak kullanım dışında olan ürünlerin tüketilmesi işte bu fazla geldi...
Hele çekmecemde duran çayın içilmesi bana çok ama çok fazla geldi ve patladım!
Biz verici bir aileyizdir...
Bu güne kadar yanımızda çalışan hiç kimse küçük görülmemiştir... Yediğimizden içtiğimizden ayrı yedirilip içirilmemiştir...
Ancak bi sınırda olmalı!
Hanfendü Lipton içemiyo diye ben onunla kendi çayımı paylaşacak değilim...
İzin isteyip alsa yine bir nebze...
Çay manyağı ilan etti beni herkes...
Evet manyak olabilirim... İzinsiz kullanıma çıldıran bir manyak!!!
7 sene belediyede çalıştım... Durmadan odacım değişti... 1 kere bile hiç birşeyim ellenmedi!!! Ki belediyenin ortamı ellemeye çok müsaittir...
Hiç bir zaman ona dokunma-bunu yeme demedik... Ama çekmecelerdeki şeylere dokunma demek gerekiyormuş galiba !!!
Bu anne-kız çok ilginç bir tecrübe oldu bize...
Elemanlarının çantalarını kontrol eden iş yerleri vardır ya yakında biz de öyle olucaz!
Cumartesi günü bulaşıkları makineye koyarken Fatih, allahtan evlerinde bulaşık makinesi yok, olsa dedertjanda dayanmazdı dedi ve kahkahayı patlattık!
Yupppiiii şanslıyız diyip!
İyi niyetin suistimal edilmesi kadar kötü bir şey yok!
Demek ki bazı insanlara eşit muamele yapmamak gerekiyor... Manyak patron olmak gerekiyor!!!
Neyse, çay isteyen? ;)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder