Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

6 Temmuz 2011 Çarşamba

Amcamla londra

Yapmadan ölmek istemeyeceğiniz şeyler varmıdır bilmem, benim en en büyük arzum amcam namı diyar daddy'mle İngiltere'ye gitmekti...


Seneler geçiyordu, ben büyüyor o yaşlanıyordu ama bir türlü ikna edemiyordum...


19 yaşımda beni İngiltere'ye gönderip dünyayı bana sunan amcamla İngiltere'ye gitmek en büyük arzumdu... Bu arzumu gerçek kılamadan ona bir şey olursa çok ama çok üzülecektim...


Amcam babamdan sonra İngiltere'ye gitmek pek istemiyordu... 


Babam erkeklerde çok nadir görünen meme kanserinden öldü. Tedavisi o dönemde imkansızdı... Hala %100 bir tedavisi yok ancak 70-80'li yıllarda ki tıp'ı düşünün... Amcam o tarihlerde memelekette bu konuda bayağı ünlü olan babamın doktorunu dinlemeyip babamı aldığı gibi İngiltere'ye götürdü...Babasına bağımlı bir çocuk olarak benim için bu gidişler ızdıraptı... 1-1.5 ay orada kalıyorlardı... Döndükten sonra babam tedavinin etkisinden dolayı 1 hafta kadar kendinde olmuyordu... Çocukluğum hasretle geçti... 


Her dönüşte bana çektiğim özlemi unutturmak için valizler dolusu oyuncak ve giysi getiriyorlardı. O yıllar Türkiye'de yokluk yıllarıydı... Kokulu silgiler, kokulu kalemler, uzaktan kumandaki arabalar, Sindy'ler... Barbie yerine Sindy getirdiler diye bozulduğumu hatırlıyorum !!! Çocukluk işte :) 


Ama hepsi boştu... En güzeli okuldan eve geldiğimde babamı evde bulmaktı ve tüm rahatsızlığına rağmen yattığı yerden, doğrularak, acısını belli etmemeye çalışarak  'kııçııım' (bizim ailede sevgi sözcüklerini 'ç' ile söyleme adeti vardır nedense...) diyerek bana sarılması en en güzel şeydi... 


Yazarken gözlerim doldu. Uzun zamandır bu kadar eskiyi bu kadar detayıyla düşünmemiştim... Eheee :)


Babama Türkiye'de 5 senelik bir ömür biçilmişti...İngiltere'deki tedavi babamın ömrünü 2 sene daha uzattı sadece... 


Teşhisten 7 sene sonra babamı kaybettik...


Amcam bir daha İngiltere'ye gitmek istemedi... Babamın İngiltere yaşamı beni hiç olumsuz etkilemedi... Mesela annemle her gidişimizde annem kocasının anılarıyla dolanır Londra'da... Benim Londra'mda babamın hayaleti yoktur... Sadece bir zamanlar babamında yürüdüğü kaldırımlarda yürümenin keyfi vardır... :)


Her sene muhakkak 1 defa amcama hadi Londra diyordum ama ikna edemiyordum...


Bu sefer bir mucize oldu ve hadi gidelim dedi !!! İnanamadım !!!


Amcam farkında olmadan beni çok ama çok mutlu etti !

4 gün Londra için çok az birde 27 sene sonra gidiyorsanız hiç mi hiiiiiç yeterli değil bu süre...


Elimden geldiğimce onu yormamaya çalışarak onu gezdirdim. Muhakkak görmesini istediğim yerlere götürdüm... Muhakkak yemesi gereken şeyleri yedirdim... Çin mahallesinde nefis balık ziyafetleri, en sevdiğim pub'larda fish&chips keyfi yanında nefiiiis aleler...


Thames kıyısındaki mutluluk köşelerimi gösterdim, Gel-git sayesinde ortaya çıkan kumsalları, Shouthwark'taki keyifli yürüyüş parkurlarımı...


Norman Foster'ın şahane binalarını... O2, Yeni belediye binası, finans merkezindeki nefis mimari çeşitlilik...


Bir mühendis olarak çok beğeneceği bir kaç sene evvel yapılan Jubilee line'nın istasyonlarında dolaştırdım onu... brüt beton ve çeliğin zerafetiyle güçlü mühendisliği görmesi için...


Daha ilk okul 1. sınıftayken onun sayesinde tanıyıp sevdiğim Van Gogh'un ayçiçekleri tablosunu onunla dakikalarca seyretmek için The National Gallery'ye gittim... Bana tanıtıp sevdirdiği ressamları onunla birlikte yeniden görmek dünyanın en paha biçilemez mutluluğuydu...


Ve bir Tiyatro kitapları yayınevi sahibi olarak Shakespeare's Globe Theatre'da bir oyun izlemeden dönmek olmazdı ! Senelerdir amcamın Globe'u görmesini istiyordum... O görmeden eksik kalıyordu keyif...

Shakespeare'in Türkiye'de hiç basılmamış oyunu As you like it'i birebir orjinaline sadık kakınarak inşa edilmiş Globe'da izlemek başka bambaşka bir keyifti !!! Shakespeare'in zamanına gittik... Büyülü nefis bir tiyatro deneyimi yaşadık...  Globe sahnesinde Shakespear oynayacak bir oyuncumuz olmadığını düşündük... Yooo sıkar... Gerçek Shakespear oyuncusu sadece rol yapan oyuncu değil... Aynı zamanda enstrüman çalıp şarkı söyleceksiniz birde rol yapacaksınız !!!


Bir baba ve kızın birlikte yaptığı keyif gezilerinden biriydi...


Benim için paha biçilemez bir deneyim oldu...


Londra'da amcama göstermek istediğim, tattırmak istediğim ne varsa 4 güne sığdırabildiğim kadarını gerçek kıldım.


Çok mutluyum... Hep yapmak istediğim bir şeyi yapmanın mutluluğu, keyfi var...


Artık Londra seyahatlerimden sonra amcama gelip deneyimlerimi anlattığımda bir takım şeyler havada kalmayacak... Bilecek... Ve ben ahhh keşke gelseydi, görseydi demeyeceğim!


Abidin, yap resmimi ! ;)

Hiç yorum yok: