Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

6 Temmuz 2011 Çarşamba

Havana’nın gece hayatı : Tropicana Show


Samba ve rom cennetine gidilince elbet samba yapmadan, rom içilmeden dönülemezdi...


Gece hayatını deneyimlemeden dönülmez diyip bizde bir kaç deneyim yaşadık...


İlk önce Havana'nın olmazsa olmazlarından, 1939 yılında açılmış olan Tropicana Show'a gittik.


Az çok herkesin Paris'e ilk gittiğinde izlediği kaberenin (Paris Lido show vs.) Kuba versiyonudur bu canııım edasıyla gittiğimiz show bizi dumura uğrattı. Paris'teki showları unutun ahaliiiii... Dans, müzik, ritm, estetik, ışıltılı kıyafetler içinde kıvrak dans-mans ne ararsanız hatta aramadığınız-aklınıza gelmeyen güzellikler Tropicana'da gizleniyormuş meğersem... :)


Tropicana eskiden çoook eskiden casinoymuş... Zenginlerin, ünlülerin hatta gangasterlerin uğrak yeriymiş... Şşşşş... ;)


İngiliz yazar Graham Greene 'Our man in Havana' adlı romanında Tropicana'dan bahsetmişmiş...


'Dünyanın en çekici ve görkemli gece kulübü' diye bahsedilirmiş bir zamanlar Tropicanadan...


Hani bilmem ne gitmiş mihrap yerinde kalmış diye bi söz vardır ya bence Tropicana için de söylenebilir...Eski hali daha görkemlidir eminim ama şu haliyle bile bizi etkiledi... ki o la laaaa... Bene bene moltooo beneee muah! :))


50'li-60'lı yılların mimari izlerini taşıyan açık hava gösteri salonu, size eskimiş-zamanını doldurmuş gibi gelmiyor. 2000 yılların mimari kimliğiyle Tropicana show bu kadar etkileyici olamaz bence.


Mekan ve show sizleri siyah-beyaz filmlerden tanıdığınız-bildiğiniz bir dünyaya götürüyor ve zaman yolculuğunun mümkün olduğunu düşündürüyor...


Andy Garcia'nın çok sevdiğim Kuba'da geçen 'The Lost City' filminin kareleri usumda bir gece geçirdim Tropicana Show'da...

Girişte sizleri revü kızları karşılıyor... Erkeklere puro veren bu kızların aslında eskiden birer abi olduklarını düşündük... Bilemiyorum çok fazla detaylı bir gözlem yapamadım... Ancak grubumuzdaki bekar grup onlar abiydiler dediler... Mukadderaaaat !!! :)))


Yarım daire formundaki oturma bölümünün ortasına kadar uzanan geniş U sahne, sahnenin sağ tarafında orkestra bölümü, sahnenin karşısında yer alan şarkıcıların kullandığı küçük sahne ve sahnenin sol arkasında kalan duvar boyunca dansçıların endam ettiği, başınızı hangi tarafa çevireceğinizi şaşırdığınız bir mekan tasarımı...


Bütün bunlar yetmiyormuş gibi belirli amaçlarla kullanılan binaların duvarları ayna kaplı... Her yerden, her açıdan show'un bir parçasını izlemeniz mümkün...


200'den fazla dansçının sahne aldığı show'un kareografisi ve kostümleri muhteşem. Rio karnavalına gitmeden gitmiş kadar olduk ! :)


Sülüüüün gibi hatunların şahane çıkık popolorunda ışıltılı tangalar, göğüslerinde yıldızlar, başlarında kocaman gerçek olduklarına yemin edeceğiniz sahilikte meyve sepeti formunda başlıklar, omuzlarından aşşağıya salınan tüylü-ışıltılı pelerinler... Yüzlerde şahene sahne makyajları...


Yine sülüüüün gibi çıplak erkekler...


İnsan vücudunun esnekliğine, dayanıklığına, zerafetine şahitlik ederek 32 kişilik orkestranın estrümanalrından dökülen kıvrak ritimlerle romantizm, egzotizm, erotizm, Afro-Küban folklörü izliyorsunuz...

Nefesinizi tutarak izlediğiniz bölümlerde ne başarı diyorsunuz...

Tanrım bu nasıl bir sosyalizm böyleeee? Karayiplerde sosyalizm böyle oluyor demek ki...


Neyse ne, böyle müzik kültürüne sahip insanları hücreye koysanızda demir parmaklıklara vurarak bile kıvırırlar... :)

10 şarkılık nefis bir gösteri izliyoruz... Canlı orkestranın ritimleri bizleri yerimizden çağırıyor...


Birbirinden harika dansçıları önce servis edilen şampanya sonra rom servisiyle keyifle-hasetle izliyoruz...

Geçmiş yıllarla şimdiyi harmanlayarak müthiş bir sahne disipliniyle bize bu keyfi yaşatanları alkışlıyoruz...


Ve gösteri bittiğinde zaman; sizin 60'lı yıllarda bir hanımefendi olduğunuz zaman... Dışarda şahane bir siyah kuyruklu 1958 Chevrolet impala sizi bekliyor diye düşlüyorsunuz... Gösteriden sonra uçuşan kokteyl elbisenizle Hilton'un roofunda Andy'le buluşmaya gideceksiniz... Zamanımızda olman zerafeti, şaşayı ve keyfi yaşamaya

Hiç yorum yok: