Ozborn'dan Merhaba...

Ortaya karışık, akla, yüreğe ne düşerse buraçta...

Etiketler

23 Temmuz 2011 Cumartesi

Benden haberler... ;)

Oh gel keyfim gel...
Pek ekmek elden su gölden değil malesef... Ama ona yakın...
Üst komşudan kalma alışkanlık mı yoksa, nerden geldiğini bi türlü tespit edemediğim bangır bangır pavyon vari sabahın 4.30'daTürkçe müzik yapan yerden dolayımıdır bilinmez ilk göz açmam 5 civarı oluyor... Sonra hadi uyu, uyu yapıyorum... Yeniden uyandığımda saat 6.30 olmuş oluyor ve eee hadi çok uyudun diyorum, kalk...

Çok uyumak mıııı? Beni tanıyan tanımayan herkescikler benim uykuyu ne çok sevdiğimi bilir... Haftasonları 12'den önce hafta içleri ise 10'dan önce naazik popomu yataktan kaldırmadığımı bilirler...

Bi şey oldu bilmiyorum... Zınkdanak erkenden uyanıyorum... İnşallah maşallah İstanbul'a döndüğümde de devam eder bu durum... :)

Kalkıyorum yürüyorum, moduma göre havuza giriyorum, sonra kahvaltı yapıyorum... Yine moduma göre Migros'a yürüyorum... Amca uyanmadan gazetelerini hazır ediyorum...

Yemek varsa doğru Ilıca plajına... Yoksa mutfağa... Öğleden sonra plaja...

Ay bana bi haller oldu... Adam aç kalacak diye hamaratlık geldi !!!
Eee tabi bütün kış Moldovyalı bakıcının yemeklerine alıştık... Düzenli ve sağlıklı yemeğe... Buraçlarda da devam etsin düzeni istiyorum...

Az yağlı ve nasıl beceriyosam annemdende daha tuzsuz yemekler yapıyorum ona.

Kilo verdi... Şekeride düşük... Ala ala...

Yaşlanıyorlar... Bu senenin ikinci yarısı itibariyle ailemle daha fazla vakit geçirme psikosuna girdim.

Daha çok kaliteli vakit, bir sürü güzel anı... Sonrasında ahlar ve keşkelerin sayısını azaltmak... :)

Bahçeylede ilgileniyorum...
Ooo busene tam bahçevanım.
Geçen gün kazmayı elime alıp bi giriştim ki... Of of... Birikmiş bütün ayrık otları ve içimdeki stres çıktı gitti...

Geç gelmemden dolayı geç ektiğim tohumlarım büyüyor. Dün kaktüs manyağı olarak, kaktüs koleksiyonerlerin deli olduğu bir karışımı ektim. Gözüm gibi bakıyorum... 2 sene sonra çiçek verecekler. Kaktüs severler alışıktır sabra... beklicez... Önce bi filizlensinler gerisi kolay... :)))

2 senedir 15 günlükçü Çeşmeliydim. Bu sene neredeyse Eylül sonuna dek buraçta olacağım için pek bi ağır çekim yaşıyorum. Daha önce aman denizi kaçırmayayım, aman bilmem nereye gitmeden olmaz telaşı yok bu sene... Heee giderim bir ara şeklinde yavaş şehirler-salyangoz kıvamında yaşıyorum...

Alaçatının pazarını çok sevdim. Ah nasıl pişirildiğini bilmediğim binbir çeşit otta aklım kalıyor... :( Neyse bir ara Alaçatı'da sırf ot yemekleri ziyafeti çekeceğim kendime...

Sevgili anacığımın çabalarıyla Yunan vizeside aldım. Ben burda yan gelip yatarken annem vize kuyruklarına girdi... İlk başta namussuzluk yaptılar. Bırak 1 seneliği 6 aylık vize bile alamayacağım her halde derken bana 1 senelik annem ve amcama 6 aylık vermişler... Ne dim, şu vize eziyeti bitsin bi gün...

Ağustos'ta başlıyor vizem. Sakıza gidip sakız çiğnemek niyetindeyim. İğreeenç bi espirik ama yapmak hoşuma gidiyo... :))))

Bu akşam evim evim, canım terasım modundan çıkarsam Alaçatı'ya arkadaşımın mekanına gideceğim. Bi görelim bakalım çakma İstanbul'u/Nişantaş'ı.

Eee yani Alaçatı İstanbullular için oluşturulmuş yapay bi yer. Yani bence öyle...

Hııım hıım... Yarın üniversiteden beri yapmadığım zeytin yağlı pırasa pişireceğim... Geçen hafta pazarda yavru enginarlar vardı, amcam aşçılığımdan gaza gelip alsana yaptı ama yok amcacım dedim o kadar da değiiiiil... O anacığımın şaheseri... Günahtır ziyan etmeyelim... :p :))))))

Böyle bi ev ev hali içindeyim... Ütü yap, evi temizle, yemek yap. Ama plajından da geri kalma...

Bi haller geldi banaya hadi hayırlısı...
Gerçek yaşam alanıma dönünce geçer diyorum ya... Mukadderaaaat !

;)

Hiç yorum yok: